Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Savcıyı Cumhurbaşkanı'na şikayet ettiler

Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun apartman boşluğuna düşerek yaşamını kaybetmesine ilişkin davada, Paksoy kardeşlerin avukatları Dr. Köksal Bayraktar ve Dilek Helvacı, duruşma savcısını Cumhurbaşkanlığı'na da şikayet ettiler.

Beyoğlu'nda 2010 yılında Boston Üniversitesi mezunu 24 yaşındaki Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun apartman boşluğuna düşerek yaşamını kaybetmesine ilişkin davada geçen haftalarda yeni bir gelişme yaşanmıştı.

Duruşma savcısı Barış Kurt 6 Ocak 2020'de sunduğu mütalaasında, Can Paksoy için "Kasten öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep ederken, diğer sanık Mahmut Emre Paksoy'un ise delil yetersizliğinden beraatini istemişti.

PAKSOY KARDEŞLERİN AVUKATLARI SAVCIYI ŞİKAYET ETTİ

Bunun üzerine Paksoy kardeşlerin avukatları Dr. Köksal Bayraktar ve Dilek Helvacı, şikayet dilekçesi sunarak duruşma savcısı hakkında "tek yanlı, soyut iddialara dayanarak Can Paksoy'un mahkumiyetini talep edildiğini ileri sürerek görevini kötüye kullanmak suçundan soruşturma başlatılmasını" talep etmişti.

CUMHURBAŞKANLIĞI’NA DA ŞİKAYET ETTİLER

Mütalaadan sonra Nazlı Sinem Erköseoğlu’nun annesi Ferah Kural ve babası Ergun Erköseoğlu açıklamalarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'a teşekkür ettikleri için "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçunun işlenildiği de öne sürülmüştü.

Köksal Bayraktar ve Dilek Helvacı’nın şikayetlerinin önemli bir yanı daha var. Konuyla ilgili, Demirören Haber Ajansı’nın geçtiği haberde şikayet dilekçesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcı İrfan Fidan'a, Hakimler ve Savcılar Kurulu'na, Adalet Bakanı'na ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne de sunulduğu belirtildi.

Şikayetin Cumhurbaşkanlığı’na da sunulması dikkat çekiciydi. Çünkü, hakim ve savcılar hakkındaki şikayetleri değerlendiren makam Hakimler ve Savcılar Kurulu…

ERKÖSEOĞLU’NUN AİLESİNDEN KARŞI HAMLE

Paksoy kardeşlerin avukatları aracılığıyla duruşma savcısı hakkında suç duyurusunda bulunmasının ardından Nazlı Sinem'in babası Ergun Erköseoğlu’nun avukatı, Can Paksoy hakkında "İftira" ve "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarından savcılığa şikayet dilekçesi sundu.

“SAVCI HAKKINDAKİ ŞİKAYET BAŞVURUSU HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU'NA YAPILIR”

Ergun Erköseoğlu’nun avukatı Bahar Topsakal'ın verdiği dilekçede, şu ifadeler yer aldı:

"Şüpheli Can Paksoy tarafından duruşma savcısı Barış Kurt'un görevini yerine getirmiş olması suç unsuru gibi gösterilerek, daha önce Türk hukukunda görülmemiş bir usul ile şikayet ikame edilmiş, üstelik haksız ve hukuka aykırı işbu şikayet dilekçesi her nedense anlaşılamaz bir biçimde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İrfan Fidan'a, Adalet Bakanı'na ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne de sunulmuştur.

Sayın Başsavcılığınızca da bilindiği üzere bir hakim veya savcının görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırmak ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemlerini yürütmek görevi 6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Hakimler ve Savcılar Kurulu'na aittir. Yani bir hakimin ya da savcının görevinden dolayı ya da görevi sırasında bir suç işlediği iddia ediliyorsa bu iddia hakkındaki şikayet başvurusu Hakimler ve Savcılar Kurulu'na yapılır. Oysa şüpheli Can Paksoy tarafından duruşma savcısı Barış Kurt hakkında ikame edilen şikayet her nedense yalnızca Hakimler ve Savcılar Kurulu'na değil, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İrfan Fidan'a, Adalet Bakanı'na ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne de sunulmuştur.”

“TÜRK HUKUKUNDA EŞİNE VE BENZERİNE RASTLANMAYAN VE İYİ NİYETTEN YOKSUN OLDUĞU…”

Avukat Topsakal, Paksoy kardeşlerin avukatlarının Cumhurbaşkanlığına da şikayet dilekçesi sunmasını şöyle değerlendirdi:

“Daha önce Türk hukukunda eşine ve benzerine rastlanmayan ve iyi niyetten yoksun olduğu her hali ile açık olan böyle bir girişimin altında yatan temel saik, hiç şüphesizdir ki İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkan ve üyelerini baskı altına alarak lehinde karar verilmesini sağlamaktır. Şüpheli Can Paksoy duruşma savcısı Barış Kurt hakkında ikame ettiği işbu şikayet ile adeta İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkan ve üyelerine gözdağı vermekte ve Sayın mahkemeyi hukuki ve psikolojik bir baskı altına alarak, adil bir yargılamanın yapılmasını engellemektedir.

Kaldı ki şüpheli, haksız ve hukuka aykırı işbu şikayetini İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İrfan Fidan'a, Adalet Bakanı'na ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne de sunarak, Sayın heyet üzerindeki baskıyı arttırmaya ve kamuoyu nezdinde de duruşma savcısının görevini yerine getirmiş olmasını suç unsuru olarak göstermeye çalışmaktadır.”

“EMSAL MAHİYETTE CEZALANDIRILMASI GEREKMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanlığı'na dilekçe verilmesini "Türk hukukunda eşine ve benzerine rastlanmayan bir usul" olarak nitelendiren Topsakal dilekçesinde şunları kaydetti:

"Hal böyleyken Türk hukukunda eşine ve benzerine rastlanmayan bir usul ile duruşma savcısı hakkında şikayet ikame eden ve bu yolla yargılamayı yapan Sayın Heyet'in adil bir yargılama yapmasını engellemeye çalışan şüpheli Can Paksoy hakkında 'Adil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs' suçundan iddianame tanzim edilmesi ve şüphelinin müsnet suçtan emsal mahiyette cezalandırılması gerekmektedir."

“MEZKUR MÜTALAANIN ARDINDAN MÜVEKKİLİN ADALETE OLAN İNSANCININ ARTMASININ YANSIMASIDIR”

Nazlı Sinem Erköseoğlu'nun ailesinin Odatv'ye yaptığı açıklamada İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan'a teşekkür etmesinin, Paksoy kardeşler tarafından şikayet konusu haline getirilmesine de değinen Topsakal durumu şöyle anlattı:

"Müvekkilin söz konusu mütalaa sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sayın İrfan Fidan'a teşekkür etmesi suç unsuru olarak gösterilmişse de, tarafımızca şüpheli tarafça böyle bir teşekkürün nasıl suç unsuru olarak gösterilebildiği ve acılı bir babanın böyle bir teşekkürünün nasıl adil bir yargılamayı etkilediği tarafımızca anlaşılamamıştır. Zira bilindiği üzere cumhuriyet savcıları her türlü işlemlerini bağlı bulunduğu Başsavcılık makamı adına yaparlar. Dolayısıyla müvekkilin duruşma savcısı Barış Kurt tarafından dosyaya sunulan mütalaanın akabinde teşkilat olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na teşekkür etmiş olması hiçbir şekilde suç unsuru olarak değerlendirilemez. Müvekkilin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yöneltmiş olduğu teşekkür, hiçbir şekilde adil yargılamayı etkileyebilecek mahiyette olmayıp, olsa olsa mezkur mütalaanın ardından müvekkilin adalete olan inancının artmasının yansımasıdır.

Hal böyleyken müvekkil Ergun Erköseoğlu'nun işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için hukuka aykırı bir fiil isnat eden ve böylelikle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 267. maddesinde hüküm altına alınan iftira suçunu işlediği sabit olan şüpheli Can Paksoy hakkında Sayın Başsavcılığınız tarafından iddianame tanzim edilmesi ve şüphelinin emsal mahiyette cezalandırılması gerekmektedir.”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER