İki ayrı davasının duruşmaları görülen sanatçı Ferhat Tunç hakkında bir yakalama kararı daha çıkarıldı. Kararı değerlendiren Tunç, “Baskılar ancak sesimin daha gür duyulmasına yol açabilir” dedi.
"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamalarıyla yargılanan Sanatçı Ferhat Tunç'un duruşmları dün Büyükçekmece Adliyesinde görüldü.
Büyükçekmece 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" davasının beşinci duruşmasında mahkeme, yakalama kararının devamına ve Tunç'un yurt dışındaki adresine istinabe yazılarak savunmasının alınmasına karar verdi. Duruşma 14 Şubat 2020 tarihine ertelendi.
Tunç'un "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılandığı duruşmada ise yakalama kararı çıkarıldı. Büyükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada, "yurda dönmesi ihtimaline binaen hakkında yakalama emri düzenlenmesine" karar verildi. Duruşma 4 Aralık'a ertelendi.
Tunç karara ilişkin Evrensel gazetesinden Eylem Nazlıer'in sorularını yanıtladı.
İşte o röportaj:
"AÇILAN DAVALARIN SAYISINI TAKİP ETMEKTE ZORLANIYORUM"
-Hakkınızdaki soruşturma ve dava süreçleriyle ilgili son durum nedir?
Doğrusu, açılan davaların sayısını takip etmede zorlanıyorum. Toplamda 7 davam var. Son üç yıldır Twitter paylaşımlarımdan başını kaldırmayan bir ekip var! Zannedersiniz ki Türkiye’nin bütün sorunlarının çözümü, Twitter paylaşımlarından üretilen bu davalara kalmış. Dava üstüne dava eklemeyi sürdürüyorlar. Türk yargı tarihinde görülmemiş bir utanç vesilesi. Devam eden 5 ayrı davam var. Bunların üçü, "Cumhurbaşkanı ve Başbakana hakaret" iddiası taşıyor. İstinafta 2 yıl ceza aldığım propaganda davası var. Ayrıca Efrîn paylaşımlarımla ilgili yeni bir dava açıldı. Soruşturma süreci tamamlanmadan davaya dönüştürüldü ve ayrıca bu kapsamda yakalama kararı çıktı. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten iki. Ayrıca üyelikten Diyarbakır’da açılan dava devam ediyor. Hapiste olsaydım bu davaların sonuçlanmasıyla hepsinden ceza almam sağlanacaktı.
"AKP İKTİDARI KENDİ ZİHNİYETİNE BİAT ETMEYEN HERKESİ HEDEF ALMIŞ DURUMDA"
-Yakalama kararını nasıl yorumluyorsunuz?
AKP iktidarı kendi karanlık zihniyetinden olmayan veya bu zihniyete biat etmeyen herkesi hedef almış durumda. Neden yakalanmam gerekiyor mesela? Mesele ben değilim; AKP için sanatçılar, emriyle harekete geçen, kendisiyle uzlaşanlardan oluşmalı. Diyarbakır'da annelerin duygularını sömürenler gibi. Benim gibiler ise yakalanmalı! Çünkü AKP ve onun sopası haline gelen yargı özgürlüğü, adaleti; toplumun derdini tasasını ve direnişini duymak istemiyor ki ben de bunları seslendiriyorum.
-Bu davanın hem kültürel hem siyasi anlamı nedir?
Sanatçıdan, düşünenden bu denli korkan ve onların yakalanması, susturulması gerekenler olduğunu düşünen bir iktidar, kaybediyor demektir. Uzun bir konu ama AKP, kendi 'sanatçı'sını yaratmak istedi ve başaramadı. Çağdaş, topluma dayanan kültürün, sanatın önüne geçip kendi sözüm ona alternatifini yaratmak istedi fakat olmadığını gördü. Bu kez ya eskiden demokrat geçinenleri safına almaya çalıştı ya da safına geçmeyenleri hapse tıkmak istedi.
"BASKILAR ANCAK SESİMİN DAHA GÜR DUYULMASINA YOL AÇABİLİR"
-Bu durumun sanatınıza etkisi nasıl oluyor?
Sanatın baskı altında veya özgür şartlarda icra edilmesinin farkları oluyor tabii. Sesinizi ulaştırabildiğiniz oranda var oluyorsunuz. Baskıyı hafifletme anlamı çıkmasın tabii ama imkânlarınız kısıtlandığında yaratıcılığınızı güçlendirmek de sizin elinizde. Eğer toplum için sanat yapıyorsanız, bahane edinmemeniz gerekiyor. Daha özgür şartlarda sanat yapabilmek için de böyle dönemleri cesurca, durmadan, susmadan atlatmanız gerekiyor. Yurt dışındayım ve yeni çalışmalarımı yaparken yer yer kopukluk, aksaklık oluyor tabii ancak neden, nasıl sanat yaptığımın farkındayım ve aşmaya çalışıyorum. Baskılar ancak sesimin daha gür duyulmasına yol açabilir.
"DEMOKRASİ CEPHESİ KURULMALI"
-Kamuoyuna bir mesajınız var mı?
Kamuoyunun geniş kısmı artık hakikati daha belirgin görmeye başladı. AKP'nin Kürdü de emekçiyi de kadını da nasıl karşısına aldığını tüm partilerin seçmeni fark ediyor. Ancak fark etmek yetmiyor; bu gidişatı değiştirmek gerekiyor. Bunun da tıpkı son seçimlerdeki gibi birliktelikten geçtiğini kabul edip demokrasi cephesi kurmalıyız. Artık hepimizin ekmeği de özgürlüğü de böyle bir cepheden geçiyor. Savaş ve baskı politikaları, halkın iradesini de ekmeğini de gasbediyor. Dertlerimiz ya aynı ya da birbirini etkileyen dertler, demokratik kamuoyu da ortaklaşmalı.