BIST 100 10.058 DOLAR 34,87 EURO 36,74 ALTIN 3.045,83
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kafein, ilaçların etkilerini ve yan etkilerini artırabiliyor

Kafein, ilaçların etkilerini ve yan etkilerini artırabiliyor

Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal, kafeinin, ilaçların etkilerini şiddetlendirerek yan etkilerin ve toksisitenin artmasına yol açabilen bir uyarıcı olduğunu bildirdi.

Üniversiteden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Zeynep Güneş Özünal, 5 Aralık Türk Kahvesi Günü dolayısıyla, kafein tüketiminde dikkat edilmesi gerekenlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Özünal, kafeinin dünyanın en popüler stimulant maddelerinden biri olduğunu belirterek "Kakao çekirdekleri ve çay yaprakları da dahil olmak üzere 60'tan fazla farklı bitki türü doğal olarak değişen derecelerde kafein içerir. Kafein, yapraklar, çekirdekler ve meyveler de dahil olmak üzere çeşitli bitki kısımlarında bulunabilir. Kafein bulunduğu yere bağlı olarak farklı isimler alabilir. Örneğin çay bitkilerindeki tein, mate bitkilerindeki matein gibi. Doğal olarak oluşan kafeinin yanı sıra laboratuvarlarda yapay olarak da üretilebilir." ifadelerini kullandı.

Kafein tüketiminin vücuttaki etkilerini anlatan Özünal, kafeinin vücutta ilgili reseptör denilen almaçlara bağlanması, uyuşukluğun geçici olarak giderilmesine neden olduğunu ve bu nedenle kafein tüketildiğinde kişinin kendisini geçici olarak daha uyanık hissettiğini kaydetti.

Özünal, "Akciğerde düz kasların gevşemesiyle solunum yollarında hava yolları açılır, bağırsak hareketlerini artırabilir, mide asidi salgılanmasını arttırır. Fazla miktarda alındığında uykusuzluğa, kalpte çarpıntıya ve kan basıncında yüksekliğe neden olabilir. Kalsiyum emilimini azaltır. Kronik alımda kemik yoğunluğunu azaltıcı yönde etki gösterebilir. Kafein tüketimi bazı kişilerde olumsuz etkilere yol açabiliyor. Ülseri olan hastalarda şikayetlerin artmasına neden olabilir. Osteoporoz hastalarında özellikle de kalsiyum alımı düşükse kemik yoğunluğunu olumsuz etkileyebilir. Kan basıncında artışa, kalp hızında artışa neden olabilir." uyarısında bulundu.

Çocuklar tüketmemeli, hamilelerde kafein alımı 300 miligram altında olmalı

Özünal, genel olarak herhangi bir olumsuz sağlık etkisinden kaçınmak için sağlıklı bir yetişkinin günlük kafein alımının 400 miligramla sınırlandırmasının önerildiğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Bir fincan Türk kahvesinde 60-65 miligram kafein bulunmaktadır. Çocukların kafeinin etkilerine karşı yetişkinlerden daha hassas olabileceğine dair bazı çalışmalar bulunmaktadır. Güvenli bir doz belirlenmemiş olmasına rağmen, çocuklar kilogram vücut ağırlığı başına 2,5 miligramdan fazla kafein almamalıdır. Yani 20-25 kilogramdan hafif bir çocuk için bir fincan Türk kahvesi fazla olabilir. Gebelerde Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, alınan kafein miktarı günde 300 miligramın altında olmalıdır."

Potansiyel olarak tehlikeli etkileşimler nedeniyle kafein tüketimiyle birleştirilmemesi gereken ilaçlar bulunduğunu vurgulayan Özünal, kafeinin, bu ilaçların etkilerini şiddetlendirerek ilacın etkilerin ve toksisitenin artmasına yol açabilen bir uyarıcı olduğunu bildirdi.

Özünal, "Kafeinle alkol, kalp damar hastalıklarında, nöropsikiyatrik hastalıklarda kullanılan bazı ilaçlar potansiyel olarak etkileşime girebilir. Bu ilaçları kullanan hastalar, etkinliğin azalmasını veya tehlikeli sağlık sonuçlarını önlemek için kafein alımını sınırlamalı veya kesmelidir. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunda (DEHB) kullanılan ilaçlar ile birlikte kullanıldığında kaygıya ve kalp hızında artışa neden olabilir. Bu ilaç gruplarını kullanan bireylerin hekimlerine danışarak ilaç etkisinin kafein yan etkilerinin değerlendirilmesi uygun olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Kafeinin çok sayıda hastalıkta etkisine dair araştırmalar yapıldığını belirten Özünal, diyabet hastalarında glukoz metabolizmasına olumlu etkisini destekleyen çalışmalar olduğunu aktardı.

Özünal, kahvenin mide bağırsak ve karaciğer kanserlerinden ve koruyucu etkisine ilişkin kanıtlar bulunduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Beyin ilişkili hastalıklarda da etkisi incelenmiştir. Parkinson hastalığının tedavisinde kafeinin mekanizmasına benzer etkisi olan bir ilaç ABD'de 5 yıl kadar önce onaylandı. Göz içi basıncı artışı, alzaymır, atopik dermatit, apne ve Tip II Diyabet gibi farklı hastalık risklerini hafifletebileceğine dair çalışma sonuçları bulunmaktadır."

Diğer farmakolojik etkisi olanlar gibi kafein için de dozun önemli olduğunu kaydeden Özünal, günde 1-2 kahvenin bir karaciğer kanseri türü olan hepatoselüler kanserden yüzde 35'e varan oranda koruyabileceğini gösteren çalışmalar olduğuna işaret etti.

Kaynak: AA