Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya üzerinde her 6 kişiden birinin infertilite olarak adlandırılan kısırlık sorunu yaşadığına dikkat çeken İSÜ Liv Hospital Bahçeşehir’den Uzm. Dyt. Edanur Usta, çocuk sahibi olmak isteyenler için önerilerde bulundu.
Doğurganlık üzerine yapılan birçok çalışmanın kadının yaşı, gebelik sayısı gibi faktörlerin yanı sıra beslenme, ağırlık, sigara/alkol kullanım durumu, egzersiz gibi yaşam tarzı faktörlerinin rolünün de oldukça önemli olduğunu işaret ettiğini belirten Uzm. Dyt. Edanur Usta, “Beslenme modeli, kadınlarda yumurta kalitesi üzerinde farklı etkiler yaratarak doğurganlığı etkileyebilir. Kişinin aldığı besin ögelerine bağlı olarak yumurta kalitesi artabilir ya da dengesiz bir beslenme modelinden kaynaklı ağırlık artışı meydana gelerek yumurta kalitesi azalabilir” ifadelerine yer verdi.
Akdeniz beslenme modelinin doğurganlığı artırıcı etkilerinin olduğunun altını çizen Uzm. Dyt. Usta, “Akdeniz beslenme modeli yüksek miktarda sebze, meyve, zeytinyağı, rafine edilmemiş karbonhidratlar, az yağlı süt ürünleri ve kümes hayvanları, balık ve düşük miktarda kırmızı et ve basit şeker alımıyla karakterizedir. Bu beslenme modelinde trans yağ alımının düşük olması, kan şekeri seviyesini az etkileyen düşük glisemik indeksli gıdaların ve yüksek lifli gıdaların bulunması doğurganlığı olumlu etkileyen yönleridir” diye konuştu.
Batı tarzı beslenme modelinin ise yüksek şeker, yağ ve basit karbonhidrat içermeleri sebebiyle insülin direncini, dislipidemiyi ve oksidatif stresi artırdığını, bunun da doğurganlığı ve yumurtalık fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceğini dile getiren Uzm. Dyt. Usta, dolayısıyla fast- food olarak adlandırılan gıdaların, abur cuburların, ilave şeker içeren ürünlerin azaltılmasının bu noktada önemli olduğunu söyledi.
Sebze ve meyvelerin antioksidan bakımından zengin besinler olduğunu vurgulayan Uzm. Dyt. Usta, “Bu besinler düşük glisemik indekse sahip gıdalar olduğundan ağırlık kontrolünün ve insülin duyarlılığının sağlanmasında, vücuttaki iltihabı (inflamasyonu) engellemede önemli rol oynayabilir ve doğurganlığı arttırabilir. Gebelik dönemindeki bir bireyin günlük ortalama 5-6 porsiyon sebze meyve tüketmesi gerekmektedir” dedi.
Buharda pişirme, fırında pişirme gibi yöntemlerin besinlerin içerisindeki vitamin-mineral kaybını en aza indirirken antioksidan maddelerin de korunmasını sağladığını işaret eden Uzm. Dyt. Usta, “Bu sebeple pişirme yöntemi olarak kızartma, közleme, mangalda pişirme gibi yöntemler yerine, besin ögesi kaybını en aza indiren bu yöntemlerin tercih edilmesi yumurta kalitesine olumlu katkıda bulunabilir” diye konuştu.
Gebelik döneminde bol su tüketmenin doğumun özellikle son aylarına doğru meydana gelebilecek olan kabızlığı ve hazımsızlığı önlemede, ödem oluşumunu azaltmada son derece önemli olduğunu belirten Uzm. Dyt. Usta, bu yüzden kişiye bağlı olarak değişmekle birlikte minimum 2.5-3 litre su tüketmekte fayda olduğunun altını çizdi.
Uzm. Dyt. Usta, folik asit ve vitamin kullanımı hakkında ise şu bilgileri paylaştı:
“Folik asit, B12 vitamini ve B6 vitamini, doğurganlık üzerinde etkili olan vitaminlerden birkaçıdır. Özellikle bu vitaminlerin yeterli düzeyde olmasının düşük riskini önleyebileceği düşünülmektedir. Demir, çinko, iyot ise doğurganlık üzerinde olumlu fonksiyonlar yaratırken gebelik sırasında bebeğin gelişimi için elzem olduğu bilinen minerallerden birkaçıdır. Bunların yanında balık, ceviz gibi gıdalarda bulunan omega-3 yağ asidinin de antiinflamatuar özellikte olduğu ve doğurganlığı olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmektedir. Doğurganlığı olumlu yönde etkileyen folik asitin en önemli kaynakları, koyu yeşil yapraklı sebzeler, et, yumurta, süt ve süt ürünleridir. B12 ve B6 vitamini kaynakları kırmızı et, kurubaklagiller, süt ve ürünleri, tahıllardır. Demir kaynakları et ve et ürünleri, yumurta, kurubaklagiller ve kuru meyvelerdir. Çinko kaynakları, et, deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta, kuruyemişlerdir. İyot ise en fazla deniz ürünlerinde, kök sebzelerde bulunur. Ayrıca, yeterli iyot alımı için iyot ile zenginleştirilmiş tuzların kullanılması önemlidir.”
Gebe kalmak amacıyla sık yapılan bazı hatalar olduğuna da dikkat çeken Uzm. Dyt. Usta, “Besinlerin gereğinden fazla tüketimi ağırlık artışını, insülin direncini, kan yağlarının artışını tetikleyebilir. Bu durumda daha fazla faydası olsun diye besin alımını arttırmak gebe kalmayı kolaylaştırmadığı gibi doğurganlığı olumsuz etkileyebilir. Burada önemli olan dengeli bir örüntü içerisinde yeterli besin alımını sağlamaktır. Bunun dışında, sosyal mecralarda önerilen, aktarlarda satılan veya tanıdığınız kişilerin sizlere önerdiği/sunduğu bitki karışımlarını kesinlikle hekime danışmadan kullanmamak gerekir. İçeriğini bilmediğiniz ürünlerin vücudunuzda ne tür bir etki yaratacağını bilemezsiniz” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.