Bu ürünlerin zararlı olmadığı ve her yerde kullanılabileceği algısıyla ebeveynlerin, çocuklarının yanında dahi kullandığına işaret eden Doç. Dr. Çetinkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yine ülkemizde yapılan bir çalışmada gördük ki yüzde 70'i evlerinde, yüzde 40'ı iş yerinde bu ürünleri kullanıyorlar. Adına istediğiniz kadar buhar deyin, bunlar da duman çıkarıyor. Eğitimcilerimizin farkına varamadığı durumlar da var. Çocuk okulda flash bellek şeklinde avucunun içerisinde saklıyor ve bunları soluyor. Ama ortama dumanı saldığında, sigaradaki gibi kötü bir koku olmuyor. Çünkü içinde aromalar var, çilek, meyve aroması gibi. Öğretmenler de bunun aslında bir tütün ürünü olduğunun farkına varmıyor. Ebeveynler bir ilaç kullanması gerektiğinde her şeyi sorgularken bunları koşulsuz şartsız sorgulamadan çocuklarının kullanmasına sesini çıkarmıyor. Gebeler bile kullanabiliyor. Bizim ülkemizde yapılmış çok merkezli bir çalışmada gebelerde elektronik sigara kullanımının yüzde 5’lerde olduğu ortaya çıkmıştı 5 yıl önce. Şu an bu oran eminim daha yüksektir."
Ortaokul ve lisede iki çocuğunun olduğunu ve her ikisinin okullarında yaygın bir şekilde bu ürünlerin kullanıldığını vurgulayan Doç. Dr. Çetinkaya, sözlerini şöyle noktaladı: “Bir de Puff Bar dedikleri tek kullanımlık ürünler var. Bir çocuk alıyor, 5-6 çocuk aynı ürünü aynı ağızlıkla kullanıyor. Zehirlenmelerden tutun, akciğer, kalp damar sistemi, kanserlerden tutun, bulaşıcı hastalıklara da zemin hazırlıyor. Sigara bırakma polikliniklerinde sadece 5 hekimden birisi elektronik sigara ve yeni nesil tütün ürünleri hakkında hastadan sorgu alıyor. Meslektaşlarımız da bunu bilmiyor. Örneğin son zamanlarda çocuk yaş hastalarda çok sık duyduğumuz pnömotoraks yani akciğer sönmesi tablosunda, altta yatan neden elektronik sigara ürünleri olabilir mi, bunun sorgulanması lazım. Evali denilen bir hastalık yapıyor bu ürünler ve bunda da akciğerde hava kistleri, pnömotoraks görülebiliyor."