Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine Serap Baypınar, babası Nevzat Küçük’ün yoğun bakımda geçirdiği 17 gün boyunca bilincinin açık olduğu sırada hastane personelinin şiddet uyguladığı gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusundu bulundu.
Baypınar dilekçesinde, “Babam yoğun bakımda kaldığı süre içinde bizimle, bazı hasta bakıcı ve sağlık görevlileri tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldığı yönünde bilgiler paylaştı. Konuyu yoğun bakım yetkililerine ilettiğimizde, odalarda ve ortak alanlarda kamera olduğu ve böyle bir durumun mümkün olmadığı söylendi” dedi.
‘KÖTÜ DAVRANABİLİYORUZ’
Baypınar, babasının yoğun bakımdayken özellikle boyun bölgesinde olmak üzere vücudunun değişik yerlerinde gördükleri morlukların nedenini sorduklarında “dolaşım bozukluğu” cevabı aldı. Babasının diz kapağında morluk gibi görülen deformasyonlar bulunduğunu dile getiren Baypınar, dilekçesinde şu iddiaları dile getirdi:
“Kamera kayıtları izlendiğinde bizim bu durumların hepsini ve çok daha fazlasını görüp personele sorduğumuz görülebilecektir. Hastane yetkilileri ve diğer yoğun bakım sağlık personeli, M.A ve başka sağlık çalışanlarının babama kötü davrandığını görmüş ama suçu bildirmeyerek ya da müdahale etmeyerek suça ortak olmuştur. M.A. babamın yanından ayrılırken koridorda bana ‘Biz de insanız arada bağırıp kötü davrandığımız olabiliyor’ dedi.”
BAKANLIKTAN İNCELEME
Baypınar, iddialarıyla ilgili olarak CİMER’e de başvurdu. Sağlık Bakanlığı’ndan da arandığını belirten Baypınar, “Yetkililer, ‘kamera kayıtlarını isteme hakkına sahip olmadıklarını onun ancak yargı kararıyla alınabileceğini ancak diğer konularla ilgili olarak hastane hakkında inceleme başlatılacağını ilettiler’” dedi.
‘ONLAR YOKKEN DAVRANDIĞINIZ GİBİ DAVRANIN’
Babasının ölümünün ardından Serap Baypınar, dilekçesinde şu iddiaları dile getirdi:
“Müteveffa babamın ziyaretlerimiz sırasında, yoğun bakım servisi hasta bakıcısı M.A. Furkan (soyadını bilmiyorum) ve ismini bilmediğim bazı yoğun bakım personeli ile ilgili şikâyetleri oldu. Ziyaretlerimizde entübe edilene kadar konuşarak, entübe edildiğinde de yazarak bu şikayetlerini dile getirdi. Kendisine ‘Geberemedin hâlâ’, ‘Az kaldı gebereceksin, hepimiz senden kurtulacağız’, ‘Seni yatağın arkasındaki kimyasallarla zehirliyoruz, geberteceğiz’ ve ‘Manyak herif, moruk’ gibi sözler söylendiğini, basınçlı oksijen verme işlemini yaparken kötü davranarak hunharca işlem yaptığını, hatta ‘Canımı sıkma bununla boğarım seni’, ‘Ailene söylersen delirium durumunda olduğunu, saçmaladığını söylerim seni ben gebertirim’ diyerek tehdit ettiklerini söyledi.
Hatta 08.01.2023 tarihinde ailemin ziyareti sırasında babam kendilerine ‘Hadi ailemin yanında da söyleyin bana söylediklerinizi, onların yanında da onlar yokken davrandığınız gibi davranın’ demesi üstüne babamın delirium durumunda olduğunu anlatmaya çalıştılar. Oysa babam ne dediğini çok iyi biliyordu.”