Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, “Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in 21 sayfalık FETÖ ifadesi” başlıklı yazısında Sadullah Ergin’in 21 sayfalık ifadesinin ayrıntılarını kaleme aldı.
Saygı Öztürk’ün yazısında göre; eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin, AKP’nin çözüm süreci dönemi, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanması, 17-25 Aralık sürecine ilişkin şunları anlattı:
“7 Şubat 2012'de kamuoyunun ‘MİT krizi' diye bildiği hadisede MİT yöneticilerinin ifadeye çağrılması olayında benimle birlikte İbrahim Okur da İstanbul'a geldi. O gece ve bu soruşturmanın bağlı olduğu Başsavcıvekili ile yapılan görüşmelerde soruşturma vavcılarının hukuka aykırı uygulamaları tek tek önlerine konuldu ve MİT Yasası ile Ceza Muhakemesi Kanununa uygun davranmalarını temin etmek için gayret sarf ettik. Bu çalışmaya rağmen soruşturma savcıları Ankara Başsavcılığı'na talimat yazarak ertesi gün sabah, MİT yöneticilerinin ifadesinin talimatla Ankara'da alınması girişiminde bulundu. Bunun üzerine tarafımızdan, MİT Kanunu'nu değiştiren kanun teklifini Meclis Başkanlığı'na ulaştırdık. Değişiklik Resmi Gazete'de yayımlanana kadar, savcılık talimatının işleme konulmaması için İbrahim Okur'un gayretleri oldu.
17-25 Aralık 2013 operasyonundan 6 ay önce, Yargıtay ve Danıştay'ın örgüt mensubu olmadığını düşündüğümüz, bu yapıya mensup olmadığını düşündüğümüz üyeleri ile Müsteşarımız Birol Erdem ve İbrahim Okur yemekli toplantılar yaparak bu örgüt mensuplarına karşı güç birliği oluşturma çalışmasını yaptılar. Bu toplantıların bir kısmına ben de katıldım.
Toplantıların tek gündemi bu yapının nasıl etkisiz hale getirileceği, gerekli olan yasal değişikliklerin neler olduğu ve mücadelenin hangi enstrümanlarla yapılması gerektiğiydi. 100'ün üzerinde yüksek yargıç bu toplantılara katıldı. Görüş alınan yüksek yargıçların bugün itibariyle tamamına yakını Yargıtay'da ve Danıştay'da üyeliğe devam ediyor.
SAPLA-SAMAN KARIŞTIRILDI
O zaman belli bir kesim o yapının tehlikeli olduğunu açıklıyordu. O gün bu yapıyı tehdit olarak ya da suç örgütü olarak tanımlayan kaç kişi vardı veya kaç tane kurum vardı? O gün bu tür şeyleri söyleyenlere baktığınız zaman Refah Partisi'ne de, Fazilet Partisi'ne de, hatta AK Parti'ye de suç örgütü muamelesi yapıyorlardı. Yani burada sapla sapan birbirine karıştırılıyor ve bunların hepsini beraber servis ettikleri zaman bu tür tespitlerinin bir kıymeti kalmıyordu. Onun için o günkü şartlara göre değerlendirme yapılırsa sağlıklı sonuca vardır diye düşünüyorum.
Adalet Bakanlığı'nda kişisel olarak yaptığım iki tasarruf vardır. Biri Enis Yavuz Yıldırım'ın Manisa Başsavcılığı'ndan bakanlığa getirilmesi, ikincisi de Aytekin beyin Ceza İşleri Genel Müdür yardımcılığına getirmemdir.
HSYK BİLDİRİSİ
17 Aralık günü ben Hatay'dayım ve büyükşehir belediye başkan adayı olarak seçim kampanyasındayım. Aynı gün Ankara'ya döndüm. İmzam olan Adli Kolluk Yönetmeliği yayınlandıktan sonra HSYK'dan beni aradılar ve bu yönetmeliğe karşı yargı camiasından bir tepki olduğunu, buna karşı bir açıklama yapmak istediklerini ifade ettiler. Açıklamayı bana gönderdiler. Ben inceledim ve ona ben böyle bir açıklamaya müsaade etmediğimi söyledim.
AHMET ŞIK VE NEDİM ŞENER
Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmasıyla ilgili olarak da benim de paylaşılmış görüşlerim vardır. Yani bir takım kitaplara da konu olmuştur ama İbrahim Okur, genel itibariyle tutuklu yargılamalara ve aşırı uygulamalara karşı çıkan hukukun kanırtıldığı işlerde pozisyon alıp tepki koyan bir yapıya sahipti. Bu manada biraz önce bahsettiğim Rixos Otel'de yapılan Özel Yetkili Savcı ve Hakimlerin toplantısı da bu hassasiyetin bir göstergesi olarak teklif edildi. Biz de iyi olacağını söyledik ve yapıldı.
NE ZAMAN İNANDI?
Doğrusu 17-25 Aralık sürecine kadar sağa sola bu kadar sirayet ettiklerini, bu kadar kök saldıklarını da bu hadiseler esnasında muttali olduk ama silahlı terör örgütü dediğiniz zaman ta 15 Temmuz 2016'ya gider. Öyle. Çünkü böyle bir şeyi Türkiye'de kaç kişi bekliyordu? Doğrusu bu soruyu sormak lazım.”