Göller Yöresi'nin en önemli göllerinden Burdur Gölü'nün hızla su kaybetmesiyle birlikte, dünyada sadece bu gölde yaşayan tek balık türü olan Burdur yosun balığının nesli de tehdit altında.
1948 yılında 'Aphanius burduricus' adı verilen balık, 1982 yılında 'Aphanius burduricus anatoliae' ve son olarak 1993'te 'Aphanius sureyanus' olarak değiştirilen ismiyle biliniyor. Ancak Burdur'da halk arasında yaygın olarak 'Burduricus' adı kullanılıyor.
DÜNYADA SADECE BU GÖLDE
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı emekli akademisyen Dr. Erol Kesici, Burdur Gölü ve bu balığın geleceğinin büyük tehlike altında olduğuna dikkat çekti. Burdur Gölü'nün 1'inci Derece Doğal Sit Alanı, Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ve Ramsar Alanı içerisinde yer aldığını söyleyen Kesici, "Doğal göl olan Burdur Gölü'nün suyunun tuzluluk ve göle has iyonik bileşiklerinin özelliği nedeniyle göle uyum sağlayan sadece bir balık türü, Burdur yosun balığı dağılım göstermektedir. Gölle bağlantılı olan kaynak ve derelerde de etçil istilacı tür olan gümüşi havuz balığı (Carassius gibelio) ve sivrisinek (Gambusia holbrooki) yaşadığı bilinmektedir" dedi.
BU BALIK YENMİYOR
Dünyada sadece Burdur Gölü'nde yaşayan Burdur yosun balığının albenili, süslü görünümlü, boyunun da en fazla 5-6 cm kadar olduğunu belirten Kesici, "İnsanların besin olarak tüketememesi nedeniyle ekonomik değeri yok. Gölün biyolojik çeşitliliği, besin ağı ve temizliği bakımından büyük önem arz ediyor. Akvaryumlarda süs balığı olarak da bilinen tür, bir zamanlar akvaryumcular tarafından yoğun bir şekilde toplanıp üretimi yapılmak istenilmişse de Burdur Gölü gibi çok özel ortam ve çevre koşullarına karşı hassas olduğundan, akvaryum ortamlarında bırakınız çoğaltılmasını, yaşama süreleri bile çok kısa olmaktadır" dedi.
HAVZASINDA 19 BARAJ VE GÖLET
Havzada gölü besleyen akarsular üzerine 1970'li yılların başından bugüne kadar 17 gölet, birer rezervuar ve baraj olmak üzere 19 adet su tutma yapısı kurulduğuna dikkat çeken Kesici, "Göl çevresindeki yasal olmayan çok sayıdaki pompaj ve kuyu düzenlemeleri, gölün su seviyesinde ve yüzey alanında yüzde 40 oranında azalmaya neden olmuştur. Gölün kurumasına karşı önlem alınmaması, doğal özelliklerinin giderek yok olması, çevresindeki tarım alanları, sanayi kuruluşlarının etkisiyle birleşen su seviyesi azalmaları kirliliğin artmasına da neden olmuştur" dedi.
KİRLİLİK ALGLERE NEDEN OLUYOR
Suyunu dış akışa veremeyen bir göl olması nedeniyle kirliliği de dışa atamadığına değinen Kesici, "Kirliliğe karşı direnci oldukça az. Ayrıca göldeki su seviyesi, yüzey azalmaları, kirlilik, suyun bulanıklaşmasına, tuzluluk oranının giderek artmasına neden olmaktadır. Bu dış etkenler, göl suyunda her dönem azot ve fosfat yüklerinin giderek artışı nedeniyle de içinde mavi- yeşil ilkel su yosunları, alglerin çoğalması ve kıyılarının yeşile boyanmasına neden olmaktadır. Kirlilik nedeniyle göl içerisindeki canlı yaşamı da tehlike altındadır" diye konuştu.
KIRMIZI LİSTEDE
Burdur yosun balığının da yok olmak üzere olduğunu belirten Kesici, "Ayrıca birçok göçmen ve yerli kuşun beslenme, barınma, üreme yeri olan göldeki su kuşlarının sayısı, tuzluluk artışı ve besin ağı değişimi nedeniyle giderek azalıyor. Son 20 yıldır Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin (IUCN) nesli tehlikedeki türlerin, yok olma tehdidi altındaki hayvan türleri arasında gösteriliyor. Başka hiçbir yerde yaşama imkanı olmayan endemik türün sayıları yok denecek seviyeye düştü. IUCN kırmızı kitabında en tehlikede ve oldukça yüksek risk altında ve yakın gelecekte yok olma tehlikesi altında olan türler grubunda yer alıyor" dedi.
YÜZEY ALANI 73 KİLOMETREKARE AZALDI
Yüzey alanının 203 kilometrekareden 130 kilometrekareye kadar düşmesinin gölde habitat kaybına neden olduğunu açıklayan Kesici, su kalitesinin farklılaşmasının gölde az olan canlı yaşamını tehlikeye attığını kaydetti. Kesici, gölün doğal su akışı ve kalitesinin mutlaka korunması gerektiğini vurguladı. Kesici, şunları söyledi:
"Sanayi, tarım faaliyetleriyle oluşan kirlilikle, göl kıyısındaki çok yoğun hayvan beslemesi sonucu oluşan atıkların göle ulaşımına karşı önlemler alınmalı. Gölün ekosistem bütünlüğünü ve görünümünü tehdit eden çevresindeki dağlarda taş, maden, mermer ocakları gibi işletmelere göl havzasında izin verilmemeli ve eski ocak alanları gölün doğal bitki türleriyle iyileştirmeli. En önemli etken insan faktörüdür, geleceğe taşınması da yine insanların elindedir."