Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Sabah yazarı alkol yasağına sert çıktı

AKP'ye yakında Sabah yazarı Mehmet Barlas içki yasağı ile ilgili, "Bu Fetullah Gülen ülkede yönetimi eline geçirip, İran benzeri bir Humeyni modeli darbeyle işbaşına gelseydi, herhalde ilk iş olarak alkollü içkileri yasaklardı. Dilerim kaçak içkiden ötürü can kaybı pek olmaz" diye yazdı. Ahmet Hakan ve Ahmet Takan'dan da içki yasağı ile ilgili çarpıcı yazılar geldi.

Sabah gazetesi Başyazarı Mehmet Barlas, bu akşam başlayacak olan “tam kapanma” sürecinde uygulanacak alkol yasağını sert sözlerle eleştirdi. Barlas, “İçki yasağı ve kaçak içki sorunu” başlıklı bugünkü yazısında, alkol yasağı getiren AKP iktidarının bu uygulamasını FETÖ’ye benzetti.

Barlas’ın şu ifadeleri dikkat çekti:

“İnançlar nedeniyle alkollü içkilerin yasaklanması meselesine gelince... Bu Fetullah Gülen ülkede yönetimi eline geçirip, İran benzeri bir Humeyni modeli darbeyle işbaşına gelseydi, herhalde ilk iş olarak alkollü içkileri yasaklardı. Yani bazıları için darbe yapıp kendi halkına ateş açmak mübahtır ama alkollü içki de yasak olmalıdır.”

İşte o yazı…

Tam kapanmayla birlikte alkollü içkilerin satılmasının yasaklanması, çok doğal olarak endişeli yorumları da beraberinde getirdi. Çünkü bu ülkede kaçak içki yapımından insanların kitle halinde öldüklerini defalarca gördük. Alkollü içkilerin satışı yasaklanınca herhalde bazı bağımlılar kaçak içkilere yönelecektir.

LİBYA ÖRNEĞİ

Aslında bu alkollü içkilerin yasaklanmasının geçmişteki en çarpıcı örneği Kaddafi Libya'sıdır... 1969'da Kaddafi darbe yapıp Sünusileri devirdiği zaman, bir günlüğüne içki yasağı da gelmişti. Ben Libya'ya iki kez Kaddafi ile söyleşi yapmak için gittiğimde, garip sahnelere tanık olmuştum. Örneğin, Trablus gümrüğünde bir İngiliz'in bavulunu açtılar ve bavuldaki bir şişe viskiyi taşa vurup kırdılar.

İKİ ÜLKE

Ertesi sefer Libya'ya gittiğimde evlerde alkollü içki üretiliyordu. Bu arada Malta'dan, İtalya'dan gelen uçaklardaki Libyalılar zom sarhoştular. Bu arada Suudi Arabistan'daki alkollü içki yasağının, bu ülkenin çok varlıklı azınlığı için bir sorun olmadığını da biliyoruz.

Yıllar önce Hindistan'a gittiğimde Bombay'ın bulunduğu Maharashtra Eyaleti'nde Başbakan olan Morarji Desai fanatik bir Hindu olduğu için içkiyi yasaklamıştı. Ama biz gazetecilere hükümet her gün bir şişe viski tahsis ederdi.

FETÖ'YÜ UNUTMAYIN

İnançlar nedeniyle alkollü içkilerin yasaklanması meselesine gelince... Bu Fetullah Gülen ülkede yönetimi eline geçirip, İran benzeri bir Humeyni modeli darbeyle işbaşına gelseydi, herhalde ilk iş olarak alkollü içkileri yasaklardı. Yani bazıları için darbe yapıp kendi halkına ateş açmak mübahtır ama alkollü içki de yasak olmalıdır.

ARTIK YETER

Bu tam kapanma dilerim son olur. Özgürce evlerimizden çıkıp dolaşabiliriz ve canı isteyen de gidip özgürce alkollü içkileri satın alabilir. Ve dilerim bu geçici yasak süresince kaçak içkiden ötürü can kaybı pek olmaz.

"TOPTAN YASAKLAMAK, ALKOLLE İLGİSİ OLMAYAN İNSANLARDA BİLE 'HAYATIM SINIRLANDIRILIYOR' ETKİSİNE YOL AÇAR"

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan da içki yasağını köşesine taşıdı. Hakan, "Toptan yasaklamak, alkolle alakası olmayan insanlarda bile 'hayatım sınırlandırılıyor' etkisine yol açar; bunlar hiç mi hesaba katılmadı? “Bizim seçmenin nasıl olsa alkolle arası yok” diye düşünülüyorsa, bu büyük bir yanılgıdır" dedi.

Hakan, 'Doğruları ve yanlışlarıyla alkol tartışması' başlıklı bugünkü yazısında 17 günlük tam kapanma tedbirlerinde alkol satışının yasaklanmasını eleştirdi.

Hakan, "Alkol ve korona ilişkisi açısından şu üç doğruyu söylemem gerekir: Bir: Alkol, bağışıklık sistemini olumsuz etkiliyor. Doğrudur. İki: Dünya Sağlık Örgütü, korona açısından alkolden uzak durulması gerektiğini söylüyor. Doğrudur. Üç: Dünyanın birçok ülkesinde karantina süreçlerinde alkol satışına aşırı sınırlandırmalar getiriliyor. Doğrudur. Ama bütün bu doğrular, alkol satışlarının tüm yurtta 17 gün süreyle yasaklanmasını haklı çıkarmıyor. Eğer gerekçe, tamamen sağlık ise bakın Bilim Kurulu Üyesi olan Prof. Serap Şimşek Yavuz ne diyor? 'Çok yersiz bir yasak. Hayretler içerisindeyim'. Eğer gerekçe, tekel bayilerini kapatarak marketlerdeki alkol satışının doğurduğu haksız rekabeti gidermek ise marketlerde temel ihtiyaç maddelerinin dışında kalan bir sürü ürün satılıyor. Bunlar da haksız rekabete yol açıyor. Buna neden dur denmiyor?" dedi.

Hakan ayrıca şunları söyledi:

"(Bir ara not: Hadi diyelim ki... Alkol yasağı getirdiniz. Tekel bayilerini toptan kapatmak da neyin nesi? Birçok tekel bayisi, sadece alkol satmıyor ki. Gazete, kuruyemiş, gazlı içecekler, atıştırmalıklar da satıyor. Bırakın bari onları satsınlar).

Toptan yasaklamak, yaşam tarzı tartışmalarını alevlendirir. 'İsteyen istediğini yer ve içer, sana ne' çıkışlarına fırsat verir. Alkolle uzaktan yakından alakası olmayan insanlarda bile 'hayatım sınırlandırılıyor' etkisine yol açar. Bunlar hiç mi hesaba katılmadı? Hepsini geçtim. Eğer oy hesabıyla bunlar yapılıyorsa ve 'Bizim seçmenin nasıl olsa alkolle arası yok' diye düşünülüyorsa bu büyük bir yanılgıdır.
Unutulmasın: Millet İttifakı’nın karşı tarafı etkileme mecburiyeti varsa, Cumhur İttifakı’nın da karşı tarafı etkileme mecburiyeti vardır. 'Bu sistemde bir oy bile önemli' cümlesi, boşuna mı ezberletiliyor bize?

En başa dönüyorum. Tek dert sağlık ise toptan bir yasaklama yerine şu iki şeyi yapmak mümkün: Bir: Alkol satışına ekstra kısıtlamalar ve sınırlandırmalar getirilir. İki: Alkolün korona açısından zararları topluma anlatılır. Bundan sonrası ise... Aklı fikri yeten bireylerin tercihlerine bırakılır."

"ELEKTRONİK BİLEKLİK TAKILSIN"

Korkusuz yazarı Ahmet Takan, bir okurunun kendisine gönderdiği mektubunda anlattığı yaşanmış olaya dikkati çekerek ironik bir dille kaleme aldığı yazısında, “2009 yılında okurumun yaşadığı müthiş (!) uygulama hemen tüm Türkiye sathına yayılsın. Tüm T.C vatandaşlarına zorunlu olarak bir bileklik takın. Yasağı delmek isteyenler yamulsun. İleride uygulamaya geçeceğiniz, evde içki içme yasağının delinmemesi için de elektronik bileklik uygulamasına geçersiz. Ama sizden küçük bir ricam olacak; elektronik bilekliklerimizin uyarı alarmı eşek anırması olsun!. Bizleri kırmayacağınızdan eminim!..” diye yazdı.

Takan’ın köşesinde yer verdiği okur mektubu şöyle:

“Sayın Takan;

Alkol yasağını anlattığınız yazınız üzerine yaşadığım bir olayı anlatmak istedim.

Sosyal Hizmet Uzmanı ve Kamu görevlisiyim. 2009 yılında Kuşadası’nda bir eğitim toplantısına katılmıştım. Bilirsiniz bu tür otellere geldiğinizde bileğinize renkli bir bileklik takılır, bu bileklik sizin her şey dahil, tam pansiyon ya da oda kahvaltı gibi hangi sistemde otelde kaldığınızı gösterir.

5 gün sürecek toplantının ilk günü akşam yemeğinden sonra lobide otururken bir Alman aile ile tanıştım. Alman aile ‘Her Şey Dahil’ sistemde otele gelmiş tatil yapıyordu. Sohbet sırasında karşımdaki karı koca gidip kendilerine birer bira aldılar, ben de (yaz aylarında soğuk bir biraya asla hayır demem) onlara eşlik etmek için kendi paramla bira almak istedim (çünkü genel müdürlüğün anlaşmasında yemek dışında içilen her şey hariç tutulmuştu). Bara gidip bir bira istediğimde barmen bilekliğime bakıp bira veremeyeceğini söyledi, ben de parasını kendim ödeyeceğimi söyledim ama aldığım yanıt Genel Müdürlüğün ‘Bizim toplantılarımız için gelenlerin hiç birine hiçbir koşulda alkollü içki satışı yapılmayacak’ şeklinde talimat aldıkları oldu.

Bu durumu gören Alman aile gidip bana bira almak istedi ve onların aldıkları yanıt da aynısı oldu (ailenin nasıl şaşırdığını benim ise ülkem adına nasıl utandığımı anlatmam mümkün değil), meğer lobinin barındaki barmen bizi izliyormuş. Bunun üzerine ben de aileden yarım saatliğine izin isteyip dışarı çıktım, bulduğum ilk taksi ile en yakın tekel bayine gidip birkaç bira aldım ve geri dönüp Alman aile ile birlikte sahile indik (Alman aile benim başıma bir şey gelmesinden çekindiği için böyle bir öneride bulundu) ve deniz kenarında biralarımızı içtik.

O zaman da toplantıda bunu eleştirip insan haklarına ve hukuka aykırı olduğunu, akşam saatlerinde ne yapacağıma, ne içeceğime genel müdürlük de dahil olmak üzere kimsenin karışamayacağını dile getirdiğimde ‘genel müdürlüğümüzün politikası bu yönde, alkollü içki yasak’ demişlerdi ama ‘İçersem ne yaparsınız?’ sorusuna yanıt da verememişlerdi.

O nedenle bu son yasaklara hiç mi hiç şaşırmadım…”

Takan mektubun ardından şunları kaydetti:

Bileklik… Çok iyi fikir aslında!.. 17 gün sürecek kapanma döneminde ülkemizdeki yabancı turistler her türlü kısıtlamadan muaf tutuldu. Şimdi ben dahil bazı uyanıklar –özellikle yabancı dil bilenler- hafif bir makyajla ve tebdil-i kıyafet ile yabancı turistlere açık mekanlardan turist ayağına yatıp alkol stoku yapabiliriz. Yasağı delebiliriz… Yıllarca vatana, millete hizmet eden emekli amirallerin ayağına elektronik kelepçe takan saray iktidarına önerim olsun:

2009 yılında okurumun yaşadığı müthiş (!) uygulama hemen tüm Türkiye sathına yayılsın. Zaten teknik alt yapısının hazır olduğu da çok belli… Tüm T.C vatandaşlarına zorunlu olarak bir bileklik takın. Yasağı delmek isteyenler yamulsun. İleride uygulamaya geçeceğiniz, evde içki içme yasağının delinmemesi için de elektronik bileklik uygulamasına geçersiz. Ama sizden küçük bir ricam olacak; elektronik bilekliklerimizin uyarı alarmı eşek anırması olsun!. Bizleri kırmayacağınızdan eminim!..

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER