KRT TV yorumcusu, Sözcü yazarı İsmail Saymaz, Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın bakan olmasından 20 ay önce gerçekleştiği ortaya çıkan bu skandalı yazdı.
"Pekcan, görevini kötüye ve ticari amaçları için kullandığı ve kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da yargılanmalıdır." ifadelerini kullanan Saymaz'ın bugünkü yazısı şöyle:
Dün Sözcü yazarı Serpil Yılmaz, eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Yılmaz'ın aktardığına göre Ticaret Bakanlığı'na bağlı Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu, beş yıl önce gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine e-mail göndererek, o tarihte bir iş kadını olan Pekcan'a karşı müteyakkız olmaları konusunda uyardı.
Müteyakkız sözcüğü, ‘uyanık, tetikte ve dikkatli olmak' anlamında kullanılıyor.
Neden mi müdürlerin tetikte olması istendi?
Pekcan'ın “Emine Erdoğan'ın yakınıyım” diyerek, vergisiz bir şekilde eşya ithal etme girişiminden ötürü…
Birazdan okuyacaklarınıza inanmayacaksınız.
Pekcan adına siz utanacaksınız.
“EMİNE ERDOĞAN'IN YAKINIYIM” DİYEREK…
Sevgili Serpil Yılmaz'ın, içeriğine yer verdiği bu e-mail'i ve üst yazısını ele geçirdim.
Yazışmalara göre Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu'nun 4 Kasım 2016, saat 10.31'de gönderdiği e-mailin konu bölümünde şu ifade yer alıyor:
“Ruhsar Pekcan hakkında müteyakkız olunması.”
E-mailde şunlar yazıyor:
“Ruhsar Pekcan isimli şahıs tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Sayın Emine Erdoğan hanımefendinin yakını olduğunu söyleyerek, vergi ödenmeksizin eşya ithali teşebbüsünde bulunduğu/bulunulacağı bilgisi gelmiş olup bu duruma karşı tüm bölge müdürlükleri ve bağlantı gümrük müdürlüklerinde görevli personelin müteyakkız olması hususunda uyarılması gerekmektedir.”
ÜST YAZI: MÜTEYAKKIZ OLUN
E-mail, gümrük ve ticaret bölge müdürleri tarafından astlarına bir üst yazıyla iletildi.
Üst yazıda “Konu: Ruhsar Pekcan” diye yazıyor.
İçerikte şöyle deniyor:
“E-mail konusu olayla ilgili olarak tüm personelin müteyakkız olması hususunda uyarılmasını önemle rica ederim.”
İSTİSNAİ BİR UYARI
Görüştüğüm bir gümrük yetkilisi, bu uyarının istisnai nitelikte olduğunu vurguluyor. Genelde şirketlerle ilgili ihbar kayıtlarının iletildiğini vurgulayan yetkili, isim verilmek suretiyle uyarı yapılmasının pek görülmediğini belirtiyor.
Yetkili şöyle devam ediyor:
“Firmalarla ilgili kayda alınan ihbarlar olur ama bu kadar şahsi uyarı hatırlamıyorum. Hem isim veriliyor, hem ayrıntıya girilerek, gümrük vergisi ödemekten imtina edeceği belirtiliyor.”
20 AY SONRA BAKAN OLDU
Bu uyarı sonrasında Ruhsar Pekcan ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığı bilinmiyor.
Bilinen o ki…
Pekcan, devletin arşivlerine girmiş yazıdan 20 ay sonra, 8 Temmuz 2018 günü Ticaret Bakanı olarak atandı. Ki, görevlendirmeyi kendisi bile beklemiyordu.
Bakan olduktan sonra gümrüksüz şekilde ithal eşya sokmaya ihtiyacı kalmadı.
Eşi Hasan Pekcan ile birlikte sahibi olduğu Karon Mühendislik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 2019 yılında iki ortakla Nanoksia Biyoteknoloji Sanayii ve Ticaret Anonim Şirketi'ni kurdu. Bu şirket, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın KOBİ Teknoyatırım Destek Programı'ndan 1.4 milyon TL teşvik aldı.
Pekcanlar ürettikleri dezenfektanı Ticaret Bakanlığı ve THY'nin yüzde 50 ortak olduğu TGS Yer Hizmetleri Anonim Şirketi'ne de sattı.
Öyle kârlı bir alışverişti ki…
3 TL'ye mal ettikleri dezenfektanın litresini TGS'ye 14.35 TL'ye, bakanlığa 35 TL'ye sattılar.
Beş litrelik şişeyi aracı firmaya 100 TL'ye…
Bakanlığa 175 TL'ye verdiler!
KAMUYA SATIŞ İMTİYAZI
Bakan Pekcan'ın Ticaret Bakanlığı'na doğrudan ürün satması ortaklarında rahatsızlık yarattı. Üç ortaktan biri 5 Ekim 2020'de ayrıldı. Ortağın yüzde 33'lük hissesine karşılık iki yıllık sözleşme imzalandı.
Pekcanlar eski ortağa dezenfektanın bayilik satış imtiyazını verdi. Ancak Pekcanlar, Ticaret Bakanlığı başta olmak üzere kamu kurumlarına satış imtiyazını kendi üzerlerine aldı.
Sözleşmenin 14. maddesinde şöyle yazıyor:
“Kamu kurum, kuruluş ve bunların bağlı iştiraklerine, ortaklarına, bu ortakların ortak olduğu şirketlere, kanunla kurulan tüzel kişilere bayi satış yapamaz.
Bunlara üretici münhasıran ve doğrudan satış yapar.”
YÜCE DİVAN'DA YARGILANMALI
Pekcan, görevden alındığı günden beri dile getirilen belgeli iddialar karşısında hiçbir açıklama yapmıyor.
Eşi Hasan Pekcan'ın ağzını bıçak açmıyor.
İktidar susuyor.
Pekcan, görevini kötüye ve ticari amaçları için kullandığı ve kamuyu zarara uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da yargılanmalıdır.
Bu skandal, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yolsuzluklara kapı araladığını gösteriyor. Profesyonellik adı altında Sağlık Bakanlığı'na özel hastane sahibini, Milli Eğitim'e ‘özel okul'cuyu, Turizm'e otel işletmecisini, Tarım'a yabancı bir patates şirketinin eski danışmanını ve Ticaret Bakanlığı'na ‘girişken' bir iş kadını atamakla övünen iktidar, kamu hizmetlerini özel şirketlerin çıkarına teslim etti.