Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, bugün parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında seçim güvenliğine dair açıklama yaptı. Serdaroğlu’nun açıklaması şu şekilde:
“Türkiye’de tek bir partinin veya sadece millet ittifakının seçim ve sandık güvenliğini sağlanmasını mümkün görmüyoruz. Muhalefet partilerinin seçim ve sandık güvenliği konusunda güçlerini birleştirmeleri lazım. Cumhur İttifakı’nın gideceği yer bellidir. Gideceği yer hilafettir. Yeniden Refah’ın, HÜDA-PAR’ın talepleriyle bu bellidir. İnkar da etmiyorlar. Bu bir kader seçimidir. Hiçbir partinin ‘Biz seçim güvenliğini sağladık, sandıkların yüzde 101’ine sahibiz’ gibi söylemlerle Türk milletini aldatmaya hakkı yok.
“OY KALDIRILDIĞININ İSPATINI DAHA ÖNCE YAPTIK VE YAYINLADIK. FAKAT MUHALEFET PARTİLERİ DAHİL KİMSENİN DİKKATİNİ ÇEKMEDİ”
Bu seçimin en sakat tarafı Türkiye’de iki bakanın YSK yetkililerinden çok daha fazlasına sahip olmasıdır. Bunlardan birisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dur. Kendisi Türkiye’deki ve Balkanlar’daki organize suç örgütlerinin liderleriyle makamında fotoğraf vermekten çekinmeyen kriminal bir bakandır. Diğeri de TBMM kürsüsünden FETÖ’yü metheden, çocuk tecavüzcülerine sahip çıkan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dır. Bu ikisinin seçimler üzerindeki yetkisi YSK’dan fazladır. İçişleri Bakanı’nın etkili olduğu alanı söylüyorum. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, biliyorsunuz; adrese dayalı nüfus kayıt sistemini yapan devletin bir kurumu. Burası AKP’nin kurumu gibi çalışıyor. Göç İdaresi Başkanlığı, zaten Türkiye’de yaklaşık 10 milyonun üstünde sığınmacı var. Bunlar organize eden, her türlü seçime kanalize edebilecek yetkiye sahip bir kuruluş. Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Burada da herkesin her kurumun şahsi bilgilerini kullanabiliyorlar. EGM, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı bir de AFAD İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Seçimin baştan itibaren örülmesini ve oyların nasıl kaydırılacağı konusunda yetkili insanlardır. Adalet Bakanı’na gelince Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Adalet Bakanlığı’na bağlı. Bu niye önemli? Çünkü İlçe Seçim Kurulu Başkanları, eskiden en kıdemli üyelerden olurdu. Bunu da değiştirdiler. Kurayla kendi adamlarını getirdiler. Eskiden AKP’de il ve ilçe teşkilatlarında görev yapan avukatların yaklaşık 3 bin kadarını Adalet Bakanlığı kadrosuna aldılar. Bunları hakim ve savcı yaptılar. Bunlar hukuka, anayasaya göre değil Saray’ın talimatına göre hareket ediyor. Bu iki bakana asla güvenmiyoruz. Bunların oy kaydırması yapacaklarını düşünüyoruz. Oy kaldırıldığının ispatını daha önce yaptık ve yayınladık. Fakat muhalefet partileri dahil kimsenin dikkatini çekmedi.
“DEVLETE KARŞI SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI KORUYABİLMEK İÇİN VATANDAŞLARIN, PARTİLERİN BİRLEŞMESİ LAZIM. BİR PARTİNİN ÇÖZMESİ MÜMKÜN DEĞİL”
25'inci dönem milletvekilleri kesin sonuçları elimizde. Özellikle doğu ve güneydoğudaki 17 il ki depremi yaşayan 11 il dahil. 17 ilin, 4 Büyükşehir Belediyesi; Diyarbakır Mardin Şanlıurfa Van. İlçelerde de oy kaydırması yapıyorlar. Sistem kayyumlar kanalı ile çalıştırılıyor. Bunlar Bahçeli ve Soylu’nun atadığı kişiler. 104 ilçede bunlardan habersiz kuş uçması mümkün değil. HDP’li önderlerden iki, üç kişiyi her seçim öncesi gözaltına alıyorlar. Sonra kimse sandığa gidemiyor. Mesela Şanlıurfa Siverek Aşağıyalan Köyü KSS sayısı referandumda 136 evet diyor, hayır 0. Önceki seçimde CHP ve HDP oyları varmış. Nerede bu oylar? Temsilcisi de mi gidip AKP ile oy kullandı? Sandıklara kimse gidemedi çoğu yerde. Mehmet Ali Çelebi’yi hatırlayın. Urfa sorumlusu olarak gitti, dövdüler. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Uzun bir çalışma yaptık. İddialıyız. İki milyon oyu aktarmışlar. Nasıl engellenebilir bu? Bir defa sayın Kılıçdaroğlu’nun bir açıklaması oldu. Dedi ki ‘Evet, biz on bin sandığa temsilci veremedik’ Buralarda devlete karşı seçme ve seçilme hakkını koruyabilmek için vatandaşların, partilerin birleşmesi lazım. Bir partinin çözmesi mümkün değil.
“YURTDIŞI SEÇMEN KÜTÜKLERİNİN SAĞLIKLI YAPILDIĞINA İNANMIYORUZ”
Yurt dışında Türkiye kimlik numarası olmadan oy kullanacaklar. Böyle bir adres, böyle bir isim yok. Rastgele isimler yazılmış. 30 Türk vatandaşı varsa seçmen, oraya 300 kişi yazılmış. Siyasi partilerin temsilcilerini de koymadılar. Zaten 75 ülkeye temsilci göndermek mümkün değil. Bunların kendi büyükelçileri kontrolünde olacak. Şimdi gelin Egemen Bağış’ın büyükelçi olduğu yerde sonuçlara güvenin. Yurtdışı seçmen kütüklerinin sağlıklı yapıldığına inanmıyoruz.
“ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI KONUSUNDA İTİRAZ YAPMIŞTIK. ONU AİHM’E GÖTÜRECEĞİZ”
Hangi seçim kanunun yürürlükte olacağını tartışıyoruz. YSK diyor ki; ‘Açıklanan nedenlerle seçim takviminin başlangıç takviminin 18 Mart 2023 olarak kabul edilmesine…’ Bu seçimi iptal ettiririz. Erdoğan’ın adaylığı konusunda itiraz yapmıştık. Onu AİHM götüreceğiz. Bunu da götüreceğiz. Bu kanunsuzluk halidir. Anayasayı ihlâldir. Yarın itirazını yapacağız. Ana muhalefet partisi Erdoğan’ın adaylığına itiraz etmiyor. Ben bunu anlamıyorum. Mantığım almıyor. Muhalefet partisi bir yanlışlık görürse itiraz etmelidir. Anayasa bu milletin namusu. Bunu çiğnemeye ne YSK’nın ne cumhurbaşkanının ne de siyasi partilerin gücü yetmez.
“DÜNYACA KABUL EDİLMİŞ VERİ GÜVENLİK STANDARTLARINDA BU LOG KAYITLARININ DEĞİŞTİRİLMESİ, SİLİNMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. ANCAK SEÇSİS'TE BU MÜMKÜNDÜR”
SEÇSİS, her kayıt sisteminde olduğu gibi besleme noktalarından veriler alır ve bir bütün olarak gösterir. Bu ver besleme noktalarında, sandık seçmen tutanaklarındaki verileri sisteme besleyen veri mühendisleri bulunur. Bu veri mühendislerinin sisteme yaptıkları girişler ve her girişte ne değişiklik yaptıkları ayrı bir kayıtta tutulur. Buna ‘Log’ kaydı denir. Log kayıtları, sistemde yapılan değişikliklerin ayak izleridir. Dolayısıyla bir kişinin sisteme hangi saatte girdiği, ne kadar kaldığı ve o sürede neleri değiştirdiği bu Log kayıtlarında bulunur. Dünyaca kabul edilmiş veri güvenlik standartlarında bu Log kayıtlarının değiştirilmesi, silinmesi mümkün değildir. Ancak SEÇSİS’te bu mümkündür. Bu da en büyük güvenlik açığıdır. Seçim günü sisteme giriş yapan veri mühendisi, SEÇSİS üzerindeki kayıtları dilediği gibi değiştirebilir, mevcut veya kullanılmadığı görülen oylan, dilediği parti hanesine kaydedebilir. Normal şartlar altında bu mühendisin hangi hareketleri yaptığı Log kayıtlarında sabittir. Ancak SEÇSİS, yapısı gereği o mühendisin geri dönüp bu Log kayıtlarını silmesine veya değiştirmesine de izin vermektedir.
“ANA MUHALEFET YERİNDE OLSAM SEÇİME KATILMAYI BOYKOT ETMEYİ İSTERDİM”
Bu konuda zamanında orada çalışmış çok insandan müracaat aldık. 16.00’a kadar beklendiğini sonrasında neler yapıldığını aktardılar. Birkaç dakikalık partilere akışı kesip bunu yapıyorlar. Nasıl partilerin temsilci hakkı varsa bir bilgisayar mühendisini de orada seçimler açıklanana kadar bulundurmalarını istiyoruz. Son referandumda yapılan oy kaydırma 1,5 milyon. Mühürsüz oylar dışında bunlar. Doğru Parti olarak bu işin sonunu bırakmayacağız. Seçim sadece oy verme günü yapılan iş değil. Cumhurbaşkanı, devletin tüm olanaklarını kullanıyor. Diğer aday kullanamıyor. Bakanlar istifa etmeden milletvekili adayı oluyor. Ömrüm sandıkların başında siyasi partilerde, seçimlerde geçti. Ben böyle bir seçim görmedim. Ben, ana muhalefet yerinde olsam seçime katılmayı boykot etmeyi isterdim. Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması da aykırıdır. Mazbatayı veren yüksek hakimler iki dönem olduğunu kabul ediyor da şimdikiler kendilerinden kıdemli meslektaşlarının kararlarını neden kabul etmiyor? Çocuk oyuncağı değil. Gün gelir bunların hesabı sorulur.
“17 İLDEKİ İKİ MİLYON OYU KAYDIRMAYI DENEYECEKLER”
Sandık seçmen listelerinde artış var. 17 ildeki iki milyon oyu kaydırmayı deneyecekler. Ona engel olursak partiler bir araya gelirse engelleriz. Türkiye’de 200 bine yakın sandık var. Hiçbir siyasi parti 200 bin tane imzalı tutanağı toplayamaz. CHP en organize parti yüzde 75 oranında sandıklara hakimler bunu biliyorum. Karşınızdaki normal bir siyasi parti değil. Organize suç örgütü gibi çalışan bir parti.”