BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 36,01 ALTIN 3.005,46
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Resetizm

Sonunda, üstelik de kim bilir kaçıncı kez, baklayı ağzından “pıt” diye çıkardı.

Bundan daha güzel bir ifade ile tanımlanamazdı bu zihniyet:

“Kronometre sıfırlandı” dedi, Reis.

Yani, “Onların Reis’i..”

Siyasal İslam dediğimiz, her dönemin zararlısı ve dinle-imanla- inançla hiçbir alakası olmayan bu zehirli ideolojinin temelini çok açık ve net olarak itiraf, ikrar ve ifşa etmiş oldu.

Tam da budur işte.

Bunlar, cahil halka da “dini öğreti” adı altında bu safsatayı vaaz ederler hep. “Bu dünyada günahları işle, biriktir biriktir... Sonunda bir cuma namazı ya da hacc farizası ile “reset”lemek mümkündür” öğretisinden söz ediyorum.

Aslında, İslam’daki “tevbe” denen müessese bile, bir tür “özeleştiri – özür – af dileme - istiğfar vs.” İçermesine rağmen, bunlarınki, yani siyasal islamcılarınki, “tamamen uyanıklık temelinde” bir tür “Yaptım. Ettim. Oh, iyi ki yaptım! Ama bundan sonra değişiyorum” diye, bütün günahlarından bir anda “zekice(!)” bir sıyrılma çabasıdır.

Şark kurnazlığı yani.

Mesela, iktidara gelene kadar yaptıklarını ettiklerini, bu ülkeye kaç yıl, hatta kaç on yıl kaybettirmeye çalıştıklarını unutturmaya çalıştıkları o söylemleri hatırlayın. “Biz artık gömlek değiştirdik. O Milli Görüş yıllarındaki düşüncelerimizi revize ettik. Batı ile savaş etmiyoruz artık. Avrupa Birliği’ni beğeniyoruz. Onlara entegre olacağız. Maastricht – Kopenhag kriterlerini kabul edeceğiz. Amerika’yı şeytan olarak görmüyoruz artık. Dünyaya başka bir pencereden bakıyoruz. Özgürlüklerin önünü açacağız. Kürt sorununu çözeceğiz. Başka halklara, başta etnik kökenden insanlara ‘kötü – kafir – tukaka’ olarak bakmayacağız. Bizden farklı düşünenleri ‘cehennemlik’ gibi görmüyoruz. Bütün dünya buna inansaaa... Hayat bayram olsa... Gel kardeşiiim elinii ver bana...” sahtekârlığına başvurdular.

Bizim liboş ve YetmezAmaEvetçiYavşak taifesi de bunlara inandı. Kuşkularımızı, endişelerimizi, tespitlerimizi alaya aldı. Aşağıladı. “Öyle demeyin la. Bu adamlar değişti. Bak gömlek değiştirdiler. Niyet okumayın yahu. Bak, AB’ye gireceğiz bunların sayesinde. Siz Jakoben Kemalistler bunu okuyamıyorsunuz (bayılırlar bu okuma fiiline) ...” gibi propaganda ile bunların iktidara gelmesine ve iktidarda kök salmalarına yardımcı oldular. İçinde bolca “paradigma... konjonktür... tarihsel bağlam...” gibi hoş kokulu soslar bulunan söylemlerle değirmenlerine su taşıdılar.

Sonunda gördük ne olduğunu.

Mesela, FETÖ denilen Cumhuriyet düşmanı ve tüm özgürlükçü demokratik düşünce kaynaklı değerlerin, laikliğin, ATATÜRK devrimlerinin düşmanı hain teşkilatı yedeklerine alıp devlet aygıtını ele geçirerek, en başta da hukuku kendi tahakkümleri altına alarak ülkeyi bir harabeye çevirdiler. El ele, kol kola, koyun koyuna, Cumhuriyet Yıkımı denen projeyi hayata geçirdiler.

Sonra ne oldu? Kurtların “ganimet paylaşımı” sırasında yaptıkları gibİ birbirlerine girdiler. Önce 7 Şubat Hakan Fidan didişmesi, ardından 17 – 25 Aralık “pisliklerin saçılması” didişmesini yaşadılar. O “can yoldaşlarını” düşman ilan edip, süreci “sıfırladılar” yani “resetlediler.”

Hiç olmamış gibi havaya bakıp ıslık çalmaya, sanki onları hiç tanımamış gibi davranmaya, hiç birlikte yürümemiş gibi davranmaya, “Her istediklerini vermiş olmakla” övünmeye (vefa gösterisi) bile başladılar.

Resetizm.

Siyasal İslam’ın “uyanık ve oportünist” geçmişi silme – sıfırlama alışkanlığı.

Yap, et, sonra da ellerini yıka ve devam et.

Yesterday is yesterday. Today is today, yani...

Oh ne âlâ, Mualla!..

Mesela, yıllarca iktidarda bu ülkenin on milyonlarca insanın analarını ağlat. Yoksulu ölüm çizgisine kadar daha yoksul, bir avuç zengini, adeta kulaklarından dolar fışkıracak kadar daha zengin et. Cumhuriyet’in 80 yıllık tüm eserlerini ve kazanımlarını peşkeş çek. Haraç mezat sat. Özgürlükleri, dünya sıralamasında birkaç küme düşmemizi sağlayacak kadar ayaklar altına al... Hukuku iğdiş et, yandaş yargı ile herkesin elini, ağzını, kolunu bağla.

Sonra? “Yeniden başlıyoruz. Türkiye’nin Yeni Yüzyılı’nda, herşeyi düzelteceğiz” diye pişkinlik yap. Sanki bu hale getiren başkalarıymış gibi.

“Sıfırdan başlayacağız. Kronometre sıfırlanıyor”

Tek uyanık kendisini zanneden zihniyet işte bu.

Şimdi de kalkmış, hem Anayasaya, hem mevcut yasalara, hem de çekmecesindeki 2 adet (Yazı ile iki) mazbataya rağmen, “Üçüncü kez aday olacağını” gizlemeye kalkışarak. “Aslında 3 değil, 2” diye yalana başvur.

Bunu da, pişkin pişkin “Kronometre sıfırlandı” diye millete yedirmeye çalış.

Pes be birader!

“Resetizm” denen şeyin kitabını teorisini bu kadar yüzsüzce yapmak karşısında insanın dili tutuluyor neredeyse.

Ama, yağma yok. Bu pişkinliğe pabuç bırakmayacaktır bu millet.

Sandık önüne geldiğinde, “Biz de seni sıfırlıyoruz arkadaş!..” diyecektir, umarız.

O kadar da değil artık!.

Yeter.