Uzmanlar, İstanbul’daki eski dere yatakları, Marmara Denizi’nin Zeytinburnu’ndan Silivri’ye uzanan kıyı bandı ile Büyük ve Küçükçekmece Gölleri’nin çevreleyen alanların gevşek alüvyon çökellerden oluştuğu uyarısında bulundu.
İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Cenk Yaltırak, İstanbul’da tepelere çıktıkça zemin riskinin azaldığına dikkat çekti.
RİSKLİ BÖLGELER
Prof. Dr. Cenk Yaltırak, “Aralarında Ayamama, Cendere, Ayazmadere, Kurbağalıdere, Kuşdili, Kağıthane, Göksu, Küçüksu, ve her iki Çekmece Gölleri’nin kıyı kesimleri taşıma gücü çok düşük, deprem yükleri altında yumuşama eğiliminde olan zemin yapısına sahip alanlar. Büyük depremde en riskli yerler alüvyon vadiler. Bu kuşaklarda yapılaşma olmaması veya çok sağlam yapı stoğunun olması gerekir. Büyükçekmece, Ataköy, Bakırköy ve Zeytinburnu sahili de zemin açısından en riskli bölgeler” dedi.
İSTANBUL'DA AYNI TEHLİKE VAR
Alüvyon zeminlere kurulu yapıların deprem sırasında zemin büyütmesine maruz kaldıklarını dile getiren Prof. Dr. Yaltırak, zeminin depreme etkisini de şu şekilde anlattı:
“Depremin şiddeti dediğimiz, ortaya çıkan sarsıntı veya titreşim gücü. Yüzey büyütmesi olan binalar daha uzun titreşip, sallanırken, yüzey büyütmesi olmayan veya en az olan sağlam zemindeki yapılarda sallanma daha kısa sürer. Bayraklı’da yıkılan Rıza Bey apartmanının video görüntülerinde deprem büyütmesi açıkça görülüyor. Depremin 40. saniyesinde kolon patlıyor. Belli ki yapının giriş katındaki kolon traşlanmış. Köşe kolon patlayınca bina olduğu gibi çöküyor. Normalde kaya zemin olsa salınım 15 saniye sürecek ancak lapa gibi zeminde 45 saniye salınım söz konusu. İstanbul’un Bayraklı’ya benzer zeminlerinde de olası depremde uzun sürecek salınım tehlikesi var.”
İNSAN ELİYLE YAPILAN DOLGULAR
Prof. Dr. Yaltırak’ın İstanbul’un zemin açısından riskli bölgelerine yönelik tespitleri de şöyle: “Vadi alüvyonlarında yumuşak kil dediğimiz katman egemendir. Silivri’den Beylikdüzü’ne uzanan kesimdeki zemin yumuşak dediğimiz deprem büyütmesine yol açacak özellikte. Bölgenin zemini, kil, kömür, kum ve çakıldan oluşuyor. Deprem dalgaları zeminde kayda değer büyütmeye neden olabilir. Bakırköy ve Ataköy sahil bandı da alüvyonlardan oluşan bir bölge olduğundan zemin riski taşıyan yerlerden. Kadıköy’deki Kurbağalıdere ve Kuşdili bölgesi de kil ve çamurdan oluşan riskli zemine sahip yerler. Bu yumuşak tabaka deprem büyütmesi yaratabilir. Çok konuşulmayan, dile getirilmeyen zemini riskli yerler arasında Kasımpaşa, Beşiktaş, Göktürk, Vatan Caddesi de yer alıyor. İstanbul’da insan eliyle yapılan dolgu alanlar da çok riskli.”
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan da İstanbul’un zemin açısından İzmir’e göre daha şanslı bir kent olduğunu belirterek, “Şehrin büyük kısmı kaya zemin üzerine oturuyor. Ancak Ataköy’den Florya’ya uzanan kıyı bandı ile her iki Çekmece Gölü’nün çevresi Bayraklı’daki gibi kıyı alüvyonlarından oluşuyor. Çırpıcı Deresi’nin olduğu hattın zemini de yumuşak. Anadolu Yakası’nda ise Kurbağalıdere ve çevresi zemin riskli alanlar” dedi.
‘Türkiye Diri Fay Haritası’nın mutlaka revize edilmesi gerektiğine değinen Alan, “8 yıl içerisinde birçok yeni deprem ve beraberinde bilgi gün yüzüne çıktı. Diri fay haritasına işlenmemiş ancak aktif olduğunu bildiğimiz faylar mevcut.
AFAD ve MTA’nın bu konuda çalışmalar yürütmesi gerekir. Diri Fay Haritası’nda 4 veya 5.derece deprem kuşağı olarak bilinen birçok bölgenin, aslında 1’inci veya 2’inci derece deprem kuşağında olduğunu öğrendik. İstanbul’un Marmara kıyıları 1. derece deprem kuşağı olarak kabul ediliyor. Ancak bugün itibarıyla İstanbul’un tümü 1. derece deprem riski altında” diye konuştu.
İSTANBUL JEOLOJİ HARİTASI
Megakentteki riskli haritada gri, açık sarı ve sarı renkteki alanlar zemin riskli yerlerin başında geliyor.
İstanbul Jeoloji Haritası’nda ‘Danişmen Formasyonu’ olarak tanımlanan ve Silivri’den Beylikdüzü’ne uzanan bölge yüksek riskli zemin sınıfında yer alıyor.
Bakırköy-Güngören hattı veya Bakırköy katmanı olarak tanımlanan bölge ise kireçtaşı ve zayıf kaya niteliğinde yer alıyor.
Bölge yatay tabakalı, tebeşirsi, killi kireçtaşından oluşurken, Merter ve Haznedar çevresindeki kireçtaşları için de erime boşluklarının olduğu vurgulanıyor.
Deprem dalgalarının Güngören ve Çukurçeşme semtlerinde önemli büyütmelere neden olacağı uzmanlar tarafından dile getirilirken Anadolu Yakası’nda ise Kuşdili ve Kurbağalıdere formasyonu yüksek riskli yerler olarak öne çıkıyor.