Avukat Tamer Yılmaz, polis tarafından hakaret ve tehdide maruz bırakıldı. Önceki gün saat 15.00 sularında Yılmaz’ın İstanbul Fatih’teki ofisinin önünde gerçekleşen olay, Şehit Tevfik Fikret Erciyes Polis Merkezi’nde son buldu.
Olay yerinde polisin hakaretlerine maruz kaldığını, polis merkezinde de ‘ikna odası’na alındığı söyleyen Av. Yılmaz, yaşadıklarını BirGün’den Dilan Esen'e anlattı.
Yılmaz’ın iddialarına göre olay şöyle gerçekleşti; Önceki gün saat 15.00 sularında Yılmaz’ın Fatih’teki ofisinin önüne 4 tane şahıs geldi. Şahısların tehdidine uğrayan Yılmaz, 155 Polis İmdat’tan yardım istedi. Yaklaşık yarım saat olay yerine gelen polisleri gören 2 şahıs o sırada kaçtı.
MÜŞTEKİYDİM BİRDEN ŞÜPHELİ OLDUM
Bir şüpheli daha kaçmak üzereyken Yılmaz polislere “Bakın kaçıyor, tutun onu” dedi. Bunun üzerine polis de avukata “Sana mı soracağız” cevabını verdi. Yaşadıklarını anlatan Yılmaz, “Polis resmen şahsın olay yerinden uzaklaşması için elinden geleni yaptı. O sırada ben de kaçmaya çalışan şahsı tuttum çünkü Ceza Muhakemesi Kanunu 90. Maddeye göre tüm vatandaşların bir suç anında şüpheliyi yakalama hakkı var. Bunun üzerine polis de bana ‘Biz buradayken sen adamı nasıl tutarsın? Herkes parktaki şahıstan şikâyetçi olsun. Herkesi parktan toplayalım’ diyerek o şahsa cesaret vermeye çalıştı. Ben tepki gösterince bana ‘Geç lan arabaya’ dedi ve polis otosuna bindirdiler. Ben müştekiyken birden şüpheli durumuna düştüm” dedi.
ŞİKÂYETÇİ OLMAYAYIM DİYE UĞRAŞTILAR
Daha sonra polisin olay yerindeki 2 şahsa “Siz de ondan şikâyetçi olun, paramızı aldı, vermedi deyin” diyerek akıl verdiğini belirten Yılmaz, polis merkezinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
“Sonra Fatih Şehit Tevfik Fikret Polis Merkezi’ne götürüldüm. Burada polis amirinin yerine vekaleten bakan bir polis memuru vardı. Olay yerine gelen polis memurlarını şikâyet edecekken arkadan olay yerine gelen polislerden biri geldi ve bana ‘Sen çok terbiyesizsin’ dedi. Ben de dayanamadım artık ve terbiyesizin kendisi olduğunu, benimle bu şekilde konuşamayacağını söyledim. O da ‘Seni burada parçalarım’ şeklinde beni tehdit etti. Sonra beni kapısında ‘Danışma’ yazan başka bir odaya götürdüler. Burada bir polis memuru vardı, daha sonra merkezin amirinin yerine vekaleten bakan kişi ile polis otolarının ekipler amiri geldi. Resmen orada bir ‘ikna odası’ kuruldu. Polisten şikâyetçi olmamam için böyle bir ortam yarattılar ve beni burada yaklaşık 1 buçuk saat tuttular. Polisleri tehdit ettiğimi iddia ettiler ben de onlara tehdit etmediğimi yalnızca yasal hakkımı kullanacağımı söylediğimi belirttim. Polisi şikâyet etmemem konusunda ikna etmeye çalıştılar. İfadem alınırken İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi ile irtibattaydım. Oradaki polis bana ‘Telefonla oynama’ dedi. Ben de ona telefonumla oynamama müdahale edemeyeceğini söyledim ve burada da ‘Sana mı soracağım lan’ cevabını aldım. Görgü tanıklarım vardı, isimlerini verdim. İfademi alan polis memuru bana ‘Ya şimdi gelip ifade verecekler ya da ifadelerini almayız’ dedi. Resmen yeniden kanun yazdılar. Orada ifade vermek ve tanıkların ismini ifade tutanağına geçirmek için çok uğraştım.”
OLAY YERİ TUTANAĞINI VERMEDİLER
Polisin tuttuğu olay yerini tutanağının ise baştan aşağı yalan dolu olduğunu iddia eden Yılmaz, “Olay yeri tutanağı da akıllara zarar. Tutanağı istedim, benim bunu alma hakkım var, dedim. Vermediler. Tutanağı şerh düşerek imzalayacağımı söylerken de kağıdı elimden aldılar. Bu arada polis merkezindeki hiçbir poliste maske de yoktu. Devamlı polisin tehdit ve hakaretlerine maruz kaldım. Olay yeri tutanağını vermediler. Suç duyurusunda bulunacağım” ifadelerini kullandı.