BIST 100 8.885 DOLAR 34,31 EURO 37,19 ALTIN 3.018,55
15° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

"Polisi kaydetmenin yasaklanması hukuka aykırı ve talimatın hiçbir geçerliliği yok"

"Polisi kaydetmenin yasaklanması hukuka aykırı ve talimatın hiçbir geçerliliği yok"

Basın Konseyi, polislerin görüntülerinin alınmasını yasaklayan genelgenin hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak "Bu talimatların hiçbir geçerliliği yoktur" dedi.

Basın Konseyi, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne dair yaptığı açıklamada Türkiye’nin, Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 153’üncü sırada bulunmasının utanç verici olduğunu belirtti.

Emniyet Genel Müdürlüğünün polislerin görüntülerinin alınmasını yasaklayan genelgesinin hukuka aykırı olduğunu vurgulanan açıklamada "Bu talimatların hiçbir geçerliliği yoktur" denildi.

"RTÜK VE BASIN İLAN KURUMU İKTİDAR SOPASI OLARAK KULLANILIYOR"

Türkiye’de halkın haber alma hakkı ile ifade ve basın özgürlüğünün her zamankinden daha büyük tehdit altında olduğu ifade edilen açıklamada "Medyanın yüzde doksan beşi iktidarın tam kontrolünde. Bağımsız yayın yapan ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen gazete ve televizyonları işlevsiz bırakıp ‘tek sesli medya’ düzenine tam ulaşmak için RTÜK, Basın İlan Kurumu ve yargı ‘iktidar sopası’ olarak kullanılıyor" diye belirtildi.

"BU TALİMATLARIN HİÇBİR GEÇERLİLİĞİ YOKTUR"

Açıklamada Emniyet genelgesinde dair şu ifadelere yer verildi:

"Her an yazısından, attığı başlıklardan, kullandığı kelimelerden haklarında davalar açılan, gözaltıları işkenceye dönüştürülen, terörle bağlantı içine sokulan, hapse atılan, basın kartlarına el konulan yüzlerce gazeteci, 10 bini aşan işsiz medya mensubu, hâlâ özgürlüklerinin peşinde hak aramaya çalışırken, Emniyet Genel Müdürlüğünce yayınlanan bir genelge bahanesiyle, sansürün boyutu bu kez sokakta kaba tehditli, coplu engellemeye kadar uzatıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün olaylarda polisin görevini ifa ederken, gazeteci ve yurttaşlarca ses ve görüntü alınmasının engellenmesini içeren genelgesi, anayasaya, yasalarımıza, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmalara, mahkeme içtihatlarına aykırıdır.

Hukuka aykırı bu talimatların hiçbir geçerliliği yoktur.

Tam aksine, bu talimatı yerine getirmek üzere yurttaşlara karşı zorlamaya başvurmak hukuka aykırıdır ve çoğu adli suç oluşturacaktır.

Anayasamızın 137/2 maddesine göre 'Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir surette yerine getirilmez: yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz.'

1 Mayıs günü yaşananlarda olduğu gibi, gazetecilerin yasalara dayanan çalışma haklarını engelleyen, demokratik ülkelere hiç de yakışmayan örnekleri hatırlatarak, yetkilileri bu talihsiz genelgeyi geri çekmeye, hukuka aykırı talimatlarını ortadan kaldırmaya davet ediyoruz.

Ayrıca vatandaşların, kamu görevlilerinin eylem ve davranışlarını tespit etmeye çalışmalarını önlemek, temel hak ve özgürlüklere aykırı davranışların tespit edilmesini ve delillendirilmesini önlemek anlamına gelir. Kamuya açık alandaki hukuka aykırı eylem ve işlemlerin kayda alınıp tespitinin sağlanmasının, yasak olmanın dışında, bir hak olduğunu, dünya çapındaki örnekleri ile hatırlatmayı görev biliyoruz. Bu tür faaliyetler, ‘özel hayatın gizliliği’ ve ‘kişisel verinin gizliliği’ kapsamında değerlendirilemez. Özellikle de gazetecilerin ses ve görüntü almasını engelleyenlere mani olmak konusunda, devletin ‘pozitif yükümlülüğü’ olduğu da açıktır. Tüm bu hususlarda, Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM'in, ulusal ve uluslararası mahkeme kararlarının hemfikir olduğunu bir daha hatırlatmak isteriz."

Açıklamada son olarak "Tüm bu koşullara rağmen, demokrasiyi ve basın özgürlüğünü evrensel standartlara yükseltip, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü coşkuyla kutlayacağımız günlere kavuşma azim ve kararlığındayız" denildi.