John Grisham'in, ABD'de iki yüksek yargıcın öldürülmesi üzerine hükümete uzanan sırların ortaya çıkarılmasını ele alan ve beyaz perdeye de aktarılan kitabına atıfla, Mayıs 2016'da Wordpress'te açılan bir blogdan adını alan "Pelikan doyası/çetesi" uzun süredir gündemdeki yerini koruyor.
Davutoğlu'nu iktidardan indiren bildiri olarak anılan, AKP içindeki bazı isimlere yönelik operasyonel içerik üretip bunu sosyal medyadan yayan oluşum olarak da bilinen "Pelikan", bu kez Adalet Bakanı Gül'ün adının yer aldığı bir olayla konuşulmaya başlandı.
Bugün (18 Eylül 2019) sabah saatlerinde Ankara'da bir konuşma yapan Adalet Bakanı Gül, "Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye, asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın" dedi.
Gül'ün bu sözleri akıllara Sabah yazarı Dilek Güngör'ün önceki gün kaleme aldığı "Yargıda tehlikenin farkında mısınız!" yazısını getirdi. Güngör o yazıda birkaç gündür yargıda tuhaf işler olduğunu bazı 'FETÖ'cülerin de kritik noktalara getirildiğini iddia etmişti.
"Şu anda yargıyı ele geçiren bu grupların içine sızan FETÖ'cüler eliyle 17-25'teki gibi yeni bir kumpas davası hazırlansa o zaman kim, ne diyebilecek?" diye soran Güngör, "Tarih tekerrür ediyor ama kimse yargıdaki tehlikenin büyüklüğünü fark edemiyor" ifadesini kullanmıştı.
AHMET ŞIK: İŞLER İYİCE KARIŞTI
Yaşananlara dair Twitter'dan geniş bir açıklamada bulunan HDP'li Ahmet Şık, "hanedanlık mafyası" olarak tanımladığı oluşum ve Abdülhamit Gül çatışmasını "işler iyice karıştı" sözleriyle değerlendirdi.
Şık Twitter'dan paylaştığı ifadelerin bir bölümünde şunları kaydetti:
Hanedanlık mafyasında işler iyice karıştı. Ahmet Davutoğlu'na darbe yapan Pelikan çetesinin hedefinde şimdi de Adalet Bakanı Abdülhamit Gül var.
Fitili ateşleyen, Pelikan çetesinin merkez üssü olan Albayrak Grubuna ait Sabah gazetesinden Dilek Güngör oldu.
Güngör, “FETÖ”yle mücadele eden hakim ve savcılar kızağa çekilirken, onların yerine telefonunda ByLock çıkanlar, ByLock listelerinden isimlerini sildirenler, darbeci akrabaları olanlar ve benzerlerinin getiriliyor” iddialarında bulundu.
Güngör’ün iddialarını, geçmişte yaşanan kimi olaylara atıfla somutlaştıran ise Müyesser Yıldız oldu.
Cem Küçük şu yazısıyla, konuya dahil olurken, kankası Fuat Uğur ve Hilal Kaplan’ın kayınbiraderi Selman Öğüt de sosyal medya desteği sağlıyordu.
Abdülhamit Gül ve çevresindekiler ise dün gece Twitter üzerinden karşı hamleye girişti. #AbdulhamitiYedirmeyiz hashtagi ile yürütülen kampanya ile AKP içinde Pelikan Çetesi hedef alındı. Ancak kimse eşyayı adıyla çağırmadığı için 'Pelikan çetesi’nin adı dillendirilmedi.
Olası kabine değişikliğinde üzeri çizilmeye çalışılan Bakan Gül ekibinin Twitter kampanyasında yazılanlar komplo kurulduğu iddialarını anlatıyordu. Kimse adlarını anmadı ama kastedilen “hainler” Pelikan Çetesi idi.
Parti içindeki çatlakları görem, Pelikancılara karşı yükselen öfkeyi arkasına alan Abdulhamit Gül, “Aynı maklubeye kaşık sallayanlar" diye tarif ettiği Pelikan Çetesi ile savaşın sertleşeceğinin mesajını verdi:
Bir bakıma, AKP-cemaat iktidar ortaklığının sonunu getiren mal paylaşımı kaynaklı savaşın benzeri yaşanıyor. Parti içi çatlakları ve krizi daha da derinleşecek olan AKP kaçınılmaz sonuna hızla yaklaşıyor.
Pelikan Dosyası nedir?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu arasında yaşanan anlaşmazlıklara dair iddialar içeren ve Davutoğlu'nun istifasına da neden olduğu öne sürülen “Pelikan dosyası” 2016’da yayınlanmıştı.
"Pelikan Dosyası" adıyla Wordpress'te açılan bir blogda Erdoğan ve Davutoğlu arasında yaşanan anlaşmazlıklara dair iddialar, medyada geniş yer bulmuştu. Yazıda, Erdoğan "Reis", Davutoğlu "Hoca" olarak tanımlanıyordu. Pelikan dosyasının Cem Küçük, Cemil Barlas, Hilal Kaplan, Haşmet Babaoğlu ve Melih Altınok tarafından hazırlandığı iddia ediliyordu.
İslamcı yazarlar arasında başlayan tartışmada Kaplan’a Akit yazar Kenan Alpay tarafından, “Pelikan Şebekesi namıyla maruf ateş topu gibi bir komitacılık türü doğdu. Hayır, E Tipi veya F Tipi komitacılık gibi yaygın ve köklü değil, onlar gibi tecrübe ve görgü sahibi değiller. Ama onlardan daha büyük ihtirasları, onları geride bırakmaya azmetmiş ‘acilci’ bir tarzları var” bile denmişti.