Deutsche Welle'den Alican Uludağ'ın haberine göre; organize suç örgütü şüphelisi Sedat Peker'in iddialarında adı geçen ve bu nedenle istifa eden Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi Korkmaz Karaca ile görevden alınan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Serkan Taranoğlu'nun isimleri, Ankara'da süren "Milli Emlak dolandırıcılığı" davasında gündeme geldi. Milli Emlak'a ait bir arazinin satılacağı vaadiyle bir iş insanını 5 milyon 600 bin dolar dolandırmakla suçlanan sanık Yavuz Muratoğlu, yargılandığı davada parayı kendisinin almadığını, paranın tamamını Serkan Taranoğlu'na verdiğini söyledi. Arazi satışı için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin kütüphanesinde müşteki iş insanına sahte belge verilmesine olayına da değinen Muratoğlu, "Külliye'ye F.F.F.'i yönlendiren ben değilim. Müştekileri Külliye'ye yönlendiren Serkan Taranoğlu'dur" iddiasında bulundu. Muratoğlu, "bu olayda adı geçen diğer kişinin Korkmaz Karaca olduğunu" ileri sürdü.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında 11 kamu görevlisinin de olduğu 99 şüpheli hakkında Mili Emlak'a ait kupon arazileri satma vaadiyle 167 kişiyi dolandırmak suçlamasıyla dava açmıştı. Taranoğlu, Milli Emlak dolandırıcılığı iddiasına ilişkindavanın 7 Aralık'ta görülen 11'inci duruşmasında söz konusu iddiaları gündeme getirdi. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu 5 sanık ile diğer tutuksuz sanıklar katıldı.
40 MİLYON TL'LİK DANIŞMANLIK İDDİASI
Duruşmada örgüt üyeliği ve dolandırıcılıkla suçlanan sanıklardan Yavuz Muratoğlu, "iş insanı E.D.'yi Milli Emlak'a ait İzmir'in Urla ilçesinde bir araziyi satacağı vaadiyle dolandırdığı" iddiası üzerine ifade verdi. Savunmasında müştekilerin 5 milyon 600 bin doları kendilerine ödediklerini kabul eden Muratoğlu, şunları kaydetti:
"Belgeyi ben kendim vermedim. Külliye'ye F.F.F.'yi yönlendiren ben değilim. Müştekileri Külliye'ye yönlendiren Serkan Taranoğlu'dur, bu şahıs dinlendiğinde bu hususu doğrulayacaktır. Serkan benim beş yıllık arkadaşımdır. Serkan beni yönlendirdi, 'gelsinler' diyerek. Ben de bu şekilde F.F.F.'yi Külliye'ye Serkan'ın yanına gönderdim. F.F.F., Külliye'ye gitmeden evvel AK Parti genel merkezine gidip burada genel merkezde iki saat görüşme yapmıştır, görüşmenin konusu da bu olaydır. 5.600.000 Amerikan Dolarını Serkan Taranoğlu benim ofisime geldi bu parayı tamamını Serkan Taranoğlu'na verdim."
"RÜŞVETİ CUMHURBAŞKANI'NA BİZZAT ANLATTIM"
İddianamede yer alan bilgilere göre, sanık Muratoğlu ile müşteki E. D. Urla'da satılacağı iddia edilen arazi konusunda 85 milyon TL'ye anlaştı. Bunun 40 milyon TL'si Muratoğlu'na danışmanlık, 45 milyon TL ise resmi kurumlara verilecek ödeme olacaktı. Ancak müştekilerin daha sonra dolandırıldığını anlayıp kendisinden bu ödemeleri geri istediğine işaret eden sanık Yavuz Muratoğlu, olayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da anlattığını vurgulayarak ifadesini şöyle sürdürdü:
"Bu nedenle dolar kurundan o günkü değeri ile 40 milyon TL olan paranın 10 milyon TL'sini nakit ödedim, 3 milyon TL'sini daha sonra ödedim, 27 milyon için senet verdim. Bu paralar benim cebime girmemesine rağmen müştekiye bu paraları ödedim. Bana yapılan bir ödeme olmadı. Zaten istifa ettiler (Karaca ve Taranoğlu). Bu olaydaki diğer şahıs Korkmaz Karaca Amerika'ya gitti. Serkan Taranoğlu da istifa etti zaten. Serkan Bey de başdanışman. Allah kimsenin hakkını kimsede koymuyor Sayın Başkan. Serkan Taranoğlu da geziyor ortalıkta, buralarda. Beyefendi kovaladı zaten, Sayın Cumhurbaşkanı. Bu konuyu Sayın Cumhurbaşkanımıza da bizzat anlattım. Yılbaşına kadar E.D.'nin maddi zararı da karşılanacaktır. Serkan Taranoğlu ile İzmir'de de müşteki ile beraber olduk. Bu hususunda müştekiden sorulmasını istiyorum."
CUMHURBAŞKANLIĞI KÜLLİYESİ'NDE BELGE VERİLDİĞİ İDDİASI
Dava tutanaklarına göre iş insanı E.D.'nin iş ortağı F.F.F. ise savcılık ifadesinde olayı şöyle anlaıyor:
"Tarihini hatırlamadığım süreçte E.D. 'yarın birlikte Ankara'ya gitmemiz lazım, arsanın satışa çıkarılması talebinde bulunmamız lazımmış' dedi. Bir gün sonra kendisi ile Ankara'da buluştuk. Birlikte Yavuz Muratoğlu isimli şahsın adresini bilmediğim ofisine gittik. Burada beni Yavuz Muratoğlu ile tanıştırdı ve arsanın benim üzerime satışının gerçekleşeceğini söyledi. Yavuz Muratoğlu arsanın satışa çıkartılabilmesi için talep formu doldurulması gerektiğini söyleyerek imzayı ilgili yerde atmamız gerektiğini belirtti. Biz de kabul ettik. Daha sonra şoför olduğunu tahmin ettiğim bir şahıs sadece beni alarak araç ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içerisinde bulunan kütüphaneye götürdü. Sonra içeride tanımadığım bir şahıs yanıma gelerek elinde bulunan pafta/Parsel numarası yazılı Milli Emlak veya Çevre Şehircilik Bakanlığı antetli olduğunu hatırladığım iki adet evrakı dosya içerisinden çıkardı. Şirketim Bertaş Bazalt Nak. Mad. İnş. İth. isminin yazılı olduğu bölüme imzamı attım. Yanımda bulunan şirketimin isminin bulunduğu kaşeyi de imzamın üzerine bastım. Daha sonra şoför beni Yavuz Muratoğlu'nun işyerine geri götürdü. E.D.'in şoförü çanta içerisinde miktarını sonradan öğrendiğim 5 milyon 600 bin ABD dolarını Yavuz Muratoğlu'na teslim etti. Benlik bir durum olursa haber verirsiniz gelirim diyerek oradan ayrıldım ve Sapanca'ya geri döndüm."
Dosyada ayrıca Muratoğlu'nun talebi üzerine E.D.'nin "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Muhasebe Müdürlüğü Banka Bilgeleri ve Tahsilat Bilgileri" antetli bir evrakla taşınmaz numarası belirtilen hesaba arazinin ilk taksiti olarak 991 bin 399 TL havale yaptığı belirtiliyor.
KÜLLİYE'DEKİ ŞÜPHELİ TESPİT EDİLEMEDİ
İş insanı F.F.Ç., daha sonra bir tuhaflık hissettiklerini, yaptıkları araştırmada Milli Emlak'tan böyle bir arsanın satışının olmadığını tespit ettiklerini kaydetti. Bunun üzerine görüştükleri Marutoğlu'ndan yalnızca 1 milyon 250 bin dolar alabildiklerini belirten F.F.Ç, Muratoğlu'nun geri kalan para için 28 milyon TL'lik senet imzaladığı ancak ödemenin kendilerine gerçekleşmediğini iddia etti. Muratoğlu ise savcılık ifadesinde aldığı parayı kabul etti.
İddianamede ise Külliye'deki şüphelinin teşhisinin yapılamadığı vurgulanarak şu değerlendirme yapıldı:
"Şüpheli Yavuz Muratoğlu, müştekilere özelleştirme idaresinden uygun fiyata arazi satışı ile ilgili Cumhurbaşkanılğı Külliyesi'nin halka açık kütüphanesinin kullanarak bu kütüphanede kendisi ile birlikte hareket eden ancak müştekinin teşhisi yapamadığı bir şahıs tarafından sahte belgeler imzalattığı, müştekinin bu imzalardan sonra 5.600.000 ABD Doları parayı ofiste ödediği müştekinin durumu anlaması ile bir miktar nakit ödeme ve senet vermek sureti ile müştekiyi oyaladığı, geriye kalan para ve senedi ödemediği, suç işleme kastı ile haraket ettiği haksız menfaat sağladığı değerlendirilmektedir."
PEKER'İN İDDİALARI NEYDİ?
Serkan Taranoğlu ve Korkmaz Karaca'nın isimleri Sedat Peker'in geçen Ağustos ayında "Deli Çavuş" adlı hesap üzerinden ortaya attığı iddialarda geçmişti. Peker, AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, kardeşi eski Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, dönemin Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu ve Türkiye Odalar Borsalar Birliği Deniz Meclisi üyesi Salih Orakçı ile ilgili "rüşvet" iddialarında bulunmuştu. Taşkesenlioğlu'nun, Marka Yatırım Holding'in sahibi Mine Tozlu Sineren'den sorunlarının çözümü için 12 milyon TL istediğini iddia eden Peker, daha sonra Sineren'in Serkan Taranoğlu'na yönlendirildiğini öne sürmüştü.
Peker, Taranoğlu'nun görüştüğü Mine Sineren'e "Korkmaz Karaca isimli Cumhurbaşkanı Danışmanı da sorununuzu halletmek için sizinle temas kurmak istiyor, sakın onunla temasa geçmeyin sizden çok para ister" dediğini iddia ederken başka bir paylaşımında ise Taranoğlu'nun 4 milyon TL istediğini iddia etti. Korkmaz Karaca'nın Sezgin Baran Korkmaz ile olan ilişkilerine yönelik paylaşımlarda da bulunan Peker, "Korkmaz Karaca, sen Maltepe'de sıradan bir evde otururken nasıl oldu 4-5 senede Çekmeköy'ün süper lüks villalarından birinin sahibi oldun?" diye sormuştu.
Peker'in bu iddialarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Serkan Taranoğlu'nu başdanışmanlık görevinden almıştı. AKP MKYK ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığı ve Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyeliği yapan Korkmaz Karaca ise sağlık sorunlarını gerekçe göstererek istifa etmişti.
PEKER, 'P.ZEVENK' DEMİŞTİ
PEKER NE DEMİŞTİ?
Peker, 2021 yılının Haziran ayında yaptığı paylaşımlarda Karaca'nın kendisi ile görüşmek istediğini belirterek ''Korkmaz karaca, sen Maltepe'de sıradan bir evde otururken nasıl oldu 4-5 senede Çekmeköy’ün süper lüks villalarından birinin sahibi oldun?'' demişti.
Peker ayrıca ''5-6 sene evvel Bakırköy eski belediye başkanı Ünal Erzek başta olmak üzere tüm CHP’li isimlerden sinyalcilik yaparken bu zenginliğe nasıl ulaştın (ben anlatacağım)? Kendi evinden daha çok Maxx Royallerde, Vogue otellerde kalabilecek hale nasıl geldin (o otellerin fiyatları belli)?'' ifadelerini de kullanmıştı.
KASET İDDİASI
Peker paylaşımlarının devamında Deniz Baykal'ın kaset skandalı iddialarına ilişkin de ifadeler kullanarak; ''Deniz Baykal’ın kaset olayından sonra eski p.zevenkleri geri çekilince görevi nasıl devraldın? Kardeşlerim, bunun benle görüşmek istemesinin sebebi, Deniz Baykal’a getirdiği kızlardan birinin ailesinin haberi olmuş. Bu konuda Antalya’daki bu aileyle görüşmem için en yakınlarımı araya koyup bana ulaşmak istedi (Kızın ve ailesinin adını vermemiz doğru olmaz). Tabi ki ben böyle bir namussuzluğun parçası olmadım'' diye yazmıştı.
Peker, Karaca'nın Erdoğan ve Baykal arasındaki görüşmeyi koordine ettiğini de öne sürerek; ''Deniz Baykal bu durumdan haberi olduğu için bunun eline düştü. Tabi ki Sayın Cumhurbaşkanı'yla Deniz Baykal’ın hastanedeki görüşmesini, Hasan Doğan üzerinden koordine eden Korkmaz Karaca'dır. Sonraki yükselişini zaten tüm Türkiye biliyor. Süslü sülü, bir gram namusun varsa bu adamı rüşvetten ve muhabbet tellallığından gözaltına alırsın. Korkmaz Karaca, bunu sana niye yaptım biliyor musun? Süslü sülünün benle olan davasında haksız olduğu halde onun lehine çalışmalar yaptın'' demişti.
'SEZGİN BARAN KORKMAZ'IN ARACINI KULLANDI'
Peker bir başka paylaşımında ise Karaca'nın kara para akladığı gerekçesiyle hakkında yakalama kararı bulunan ve geçtiğimiz aylarda yurt dışında tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz'ın aracını kullandığını iddia etmişti.
Peker, ''Sezgin Baran Korkmaz’ın kendisine hediye ettiği Audi A8 arabayı kullanıyordu. Bu olaylar karışınca arabayı Sezgin Baran Korkmaz’ın Sancaktepe’deki Biofarma isimli ilaç fabrikasına yollayıp bıraktı'' ifadelerini kullanmıştı.