Onur Öymen, Washington’un iki yüzlülüğünü "PYD, Kandil’de kuruldu bunu da bizzat ABD’nin eski Şam elçisi açıkladı" diyerek anlattı
Barış Pınarı Harekatı molada… Amerika ardından Rusya ile görüşen Türkiye, ulusal menfaatleri için bu görüşmelere devam ediyor. Sırada 13 Kasım'da gerçekleşecek Erdoğan-Trump buluşması var. Kritik tarih yaklaşırken, Sözcü gazetesinden Özlem Gürses konuyu Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli dış politika uzmanlardan olan Onur Öymen ile konuştu.
– Türkiye, harekatı “kazandık” düşüncesinde…
Bazı olumlu gelişmeler sağladığımız muhakkak. Orada sınır çizgisinin hemen dibinden teröristi uzaklaştırmak, bir güvenli bölge oluşturmak önemliydi. Türkiye'den oraya sığınmacıları gönderme hedefi, önemli bir hedefti.
– Peki eksiğimiz neydi?
Ne Amerika'ya ne Rusya'ya PYD'nin bir terör örgütü olduğunu kabul ettirebildik. Ama tek bir ülke kabul etti, Suriye! 16 Eylül'de bir mektup gönderdiler Birleşmiş Milletler'e ve bu PYD bölücü bir terör örgütüdür dediler, yaptıklarını anlattılar, şikayet ettiler. Fakat gene de Suriye'de çok kaypak bir zemin olduğunu görmek lazım. Bu kaypak zeminde yapılacak iş Suriye'de hem Amerika'yı hem Rusya'yı PYD'nin terör örgütü olduğuna ikna etmek.
“SAVAŞ SUÇLUSUDUR” DEDİ
– Nasıl ikna edilecek?
Evvelsi gün önemli bir Amerikan sivil toplum örgütünün başkanı ile görüştüm İstanbul'da. Adam dedi ki “Amerika'da hiç kimse PYD'nin terör örgütü olduğunu kabul etmiyor.” Ona da söyledim, Amerika'da bir Amerikalı var bunu kabul eden. O da sordu, “Kim?” dedi. Şam'daki eski büyükelçiniz (Robert Ford) dedim! Amerika'nın eski Şam büyükelçisi bu konuda bir makale yayınladı ve PYD'yi PKK'nın Kandil Dağı'nda kurduğunu, PYD'nin KCK'nın da üyesi olduğunu, PKK ile çok yoğun işbirliği içinde olduğunu yazdı. Makalede, “PKK'nın üst düzey yöneticileri Suriye'deki kamplarda eğitim görüyorlar” diyor. “PYD'liler Türkiye'de görev yapıyorlar” diyor. “Türkiye'de büyük terör eylemlerini gerçekleştirenler, Suriye'nin kuzeyinde PYD tarafından eğitildiler” diyor. Şimdi elinizde bunları söyleyen bir Amerikan Büyükelçisi var ve siz Amerikalılara bir türlü “bu büyükelçinin söylediği laflar doğrudur” diye anlatamıyorsunuz… Başka bir konu daha var, bu Amerika'nın göklere çıkardığı, müttefikimiz dediği PYD için Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) “Savaş suçlusudur” dedi, biliyor muydunuz?
TEK AMAÇLARI PETROL KAYNAĞI
– Hayır, bilmiyordum…
2015 yılında bir rapor yazdılar, özel bir heyet göndermişler Suriye'nin kuzeyine… PYD'yi incelemek için. Raporda deniyor ki “PYD'liler işgal ettikleri köyleri yıkıyorlar. Çünkü amaçları orada oturanların bir daha evlerine dönmemesini sağlamak. Bu bir savaş suçudur” diyor. Bunu da basında yazan olmadı! Tuhaftır.
– ABD, PYD'yi müttefik olarak görüyor…
Şu anda 61 bin PYD'li ve YPG'liyi eğitmek için Amerika, Meclis'ten 300 milyon dolarlık tahsilat aldı. PYD onlar için hazır paralı asker Suriye'de. PYD teröristmiş, müttefik ülkeye saldırıyormuş, masumların ölümüne sebep oluyormuş, bunları dert etmezler. Onların derdi, Suriye'yi petrol kaynağından mahrum etmek.
‘CUMHURİYET DEĞERLERİ BİZİ BÜYÜK ÜLKE YAPAR'
nur Öymen, Türkiye'nin hem kendi menfaatlerini koruyan hem de Amerika ve Rusya ile dengeli bir ilişkiyi getiren bir politika izlemesi gerektiğini söyledi. Önerisi ise şu oldu: “Cumhuriyet'in kuruluş değerlerine dönmemiz gerek. Bölgedeki tüm ülkelerle ilişki kuracaksınız, aralarında ihtilaflara karışmayacaksınız, iç çatışmalara da hiç karışmayacaksınız. O zaman büyük ülke oluruz…”
– Suriye'de diplomasi ile meseleleri çözmek mümkün müydü?
Suriye ile daha önce, Öcalan'ın orada bulunmasından kaynaklanan ve yıllarca devam ihtilafı, oradaki PKK kamplarının mevcudiyetini biz diplomasi ile önledik… Sayın Demirel Cumhurbaşkanı idi, ben o sırada Dışişleri Bakanlığı Müsteşarıydım. Mısır'a gittik, Sayın Demirel'le beraber Hüsnü Mübarek ile görüştük. Suriye her şeyi inkar edince, döndük ve çok sert bir nota verdik Suriye'ye. Sonra da Demirel Meclis'te çok ağır bir konuşma yaptı. Bunlar paniğe kapıldılar. Hüsnü Mübarek bir Şam'a gitti, bir Ankara'ya geldi, tekrar Şam'a gitti… “Bu Türkler ciddi, sen bırak bu adamı, kamplarını da kapat” mesajını verdi Suriye'ye. Ve biz bir mermi atmadan, bir şehit vermeden bu meseleyi diplomasi ile çözdük.
– Bugün de mümkün müydü bu?
Her devletin sınırında başka bir devlet vardır, bizim sınırımızda terör var. Suriye'de bizim bir avantajımız vardı, o da şuydu, biz Suriye'den Öcalan'ın çıkartılmasından sonra Adana Mutabakatı'nı imzaladık. 2011'de bir “Terörle Mücadele anlaşması” imzaladı. Suriye ile bu anlaşmayı işletseydiniz, sonuç alabilirdiniz. Ama Türkiye Esad'ı hedef gösterme politikasını seçti.