İstanbul Havalimanı, dün gece yarısı dünya rötar sıralamasında 1.sıraya yükseldi. İnişlerde ortalama 68 dakika, kalkışta 30 dakikayı bulan rötar verisi var.
Önceki gün geç saatlerde başlayan, sabah hızını artıran fırtına ve yağmur nedeniyle İstanbul Havalimanı'nda pek çok sefer iptal edilmişti.
Zonguldak uçuşu iptali tazminat getirdi. Zonguldak’dan İstanbul’a uçmak için THY’den bilet alan Bartınlı Avukat Münevver Özsoy, 8 Aralık'taki uçuşunun iptali nedeniyle SGHM'ye başvuru yaptı. SGHM,Özsoy'u haklı buldu ve THY tarafının 100 Euro tazminat ödemesine karar verdi.
İstanbul Havalimanı'nda gece boyunca rüzgar ve yağış etkisini gösterdi. Özellikle rüzgar, hem iniş hem de kalkışlarda rötarlara neden oldu. Rüzgarın bugün de etkili olmaya devam ediyor.
Uzmanlar İstanbul 3. Havalimanı yapılırken rüzgar, sis ve don uyarısı yapmıştı. İstanbul 3. Havalimanı'nın yapıldığı yerin de göçmen kuşların güzergahı olduğu belirtilmişti. İlk uçuşlarda uçaklar kuş sürülerine çarpmıştı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek Twitter hesabından şu açıklamaları yaptı:
12 yıl boyunca, yılda ortalama 68-87 milyon yolcu garantisinin verildiği,
- Otopark, Duty Free, ticari alan kiraları ve yönetim gelirlerinden devletin pay almadığı,
- İnşaat ve kira maliyetiyle 35.2 milyar Avroya mal olan
#İstanbulHavalimanı neredeyse kullanılamaz durumda.
İki havalimanı varken yenisi yapılması doğru muydu? Hadi bu tartışmayı kenara koyalım. Neden yıkılıyor #AtatürkHavalimanı? #İstanbul bir metropol değil mi? Dünya metropollerine bakalım: Londra ve New York'ta 6, Los Angeles ve Seattle'da 5, Paris Moskova, Tokyo'da 4, Osaka, Buenos Aires, Orlando, Kopenhag'ta 3 havalimanı var. Üstelik olası #İstanbul depreminde lojistik açısından çok iyi konumda olan #AtatürkHavalimanı'ndan kalkan uçakların 150 bin civarı göçmen kuşa çarpma riski varken, #İstanbulHavalimanı için bu rakam 550 bin civarı.
#AtatürkHavalimanı çevresindeki otel ve ticari işletmelerin kayıpları ise yıllık yaklaşık 580 milyon Avro ve kapatılmasaydı bu havalimanı yaklaşık 15 bin kişiye istihdam sağlayacaktı. Rüzgârın hesaba katılmadığını anlamış olduk da bunlar hiç mi hesaba katılmadı?
Peki, uçmasak da görmesek de her yurttaşımızın cebinden #İstanbulHavalimanı için ne çıkacak? Dış hat giden 20 Avro, dış hat aktarması 5 Avro, iç-dış hat aktarma 3 Avro yolcu başına garanti verilmiş. 12 yılın sonunda bu rakam 6 milyar 300 milyon Avroya denk geliyor.
"İsteseniz de istemesiniz de yapılacak", "bura benim hayalim" ya da "şahsım" gibi bir mantık 2 gündür rüzgâr nedeniyle #İstanbulHavalimanı'nda olanları yaşatır. Siz istersiniz, keyfiniz ve şahsınız ister de önemli olan bilimin, tekniğin ve doğanın ne diyeceğidir?
İki havalimanına dair veriler karşılaştırılacak olursa, "halk için mi yandaş için mi proje yapıyorsunuz" sorusu herkesin aklına geliyor. Sizin önceliğiniz halk değil, yandaşlar ve cepleriniz olabilir ama unutulmasın ki son sözü halk söyler! #İstanbulHavalimanı
SORU ÖNERGESİ
CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ise 3. Havalimanı'nda yaşananları Meclis gündemine taşıdı. Karabat, "Kış başlamadan 3. Havaalanı trafiğinde aksamalar başladı. Konuyu TBMM'de gündeme getirdik. Önlem almak için bir felaketin yaşanması mı bekleniyor? Akla ve bilime aykırı projelere imza atanlar yaşanabilecek tüm olumsuzlukların sorumlusudur" dedi.
İşte Karabat'ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi şu şekilde:
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Aşağıdaki sorularımın TC. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat OKTAY tarafından Anayasa’nın 98. ve TBMM İçtüzüğünün 96. ve 99. Maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.
Özgür KARABAT
İstanbul Milletvekili
İstanbul’da hizmete giren yeni havalimanı birçok tartışmaları beraberinde getirmiştir. Açılmadan önce de açıldığı günden bu yana da sık sık sorunlarla gündeme gelen havalimanında ciddi sorunlarla karşılaşıldığı medyaya da yansımıştır.
Medyada İstanbul Havalimanı'nda 17 Mayıs’ta hava koşulları nedeniyle sorun yaşandığı, birçok uçağın uzun süre havada tur atmak zorunda kaldığı ve bazı uçakların da Çorlu Havalimanı'na yönlendirildiği bilgileri basına yansımıştır. Her geçen gün yeni bir sorunla gündeme gelen İstanbul'un üçüncü havalimanına 17 Mayıs’ta rüzgâr sebebiyle çok sayıda uçak iniş yapamadı. Uçaklar havada tur atmak zorunda kaldı. Bu durum ciddi bir külfete neden olurken öte yandan önemli bir hava kirliliği kaynağı da olmaktadır.
Bu hava limanı faaliyete girmeden önce hatta daha gündeme geldiği ilk zamanlardan itibaren uzmanlarca alanın uçuşa uygun olmayan bir bölgeye kurulduğu eleştirileri gündeme getirilmiş olsa da ne yazık ki sorumluluk makamında bulunanların bu uyarılara kulak tıkadığı görülmüştür.
2014 yılında TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, kendi bünyesinde oluşturduğu 3. Havalimanı Çalışma Grubunun yaptığı araştırmaların sonucunu bir rapor haline getirmiş ve kamuoyuyla paylaşmıştı. Raporda "Proje ekolojik ve jeolojik kriterler, zemin özellikleri, kazı ve dolgu alanları, kent bilimi ve uçuş güvenliği açısından kabul edilebilir değildir" demişti. Birçok sivil toplum hareketi ve ekolojik hareket de ortaya çıkacak yıkımlara ve zararlara dikkat çekmiş, iktidar sözcüleri ise öngörüsüz, hesapsız bir dayatmacı anlayışla bütün bu eleştirileri yok saymıştı.
İKK Raporu, proje alanının doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgârlara açık olduğu uyarısını yapmış, uçuş için uçağın gelen rüzgârı önden alması gerektiğini, yandan ya da arkadan almasının tehlikeli olduğuna dikkat çekmiştir..
Hatırlanırsa alanın uygun olamayışı nedeniyle Türk Hava Kurumu Teknik Birimi'nin de projeye onay veremediği ortadadır. Öte yandan ÇED Raporu'nda da iklim değişikliğinden kaynaklanan hortum, sağanak yağış ve fırtına risklerinin değerlendirilmediği de açıktır. Ayrıca, ÇED Raporu'nda yılın 107 günü kuvvetli rüzgâr, 65 günü ise yoğun bulutlu olan bu kıyı bölgesinde hava taşımacılığı ve piste iniş ve kalkışlar açısından ciddi sorunlar doğurabileceği de belirtilmiştir.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan hava muhalefetinin mayıs ayında yaşandığı dikkate alındığında sonbahar ve kış aylarında bu sıkıntıların büyüyeceğini öngörebiliriz. Kaldı ki bu havalimanının ilk yıl 90 milyon, ikinci yıl 120 milyon ve üçüncü yıl 150 milyon yolcu kapasitesine ulaşma hedefi söz konusudur. Kuşkusuz yaşanan aksilikler hedefleri tutturmada da ciddi bir engel teşkil edebilir. Dolayısıyla işletmeci firmaya verilen yolcu garantisi gerçekleşmeyebileceği için de ciddi bir kamu zararı oluşabilir.
Hava alanı aktif hale geldikten sonra yaşanan aksamalar ve sorunlar aslında STK’ların ne kadar haklı eleştiri ve uyarılar yaptığını teyit etmiştir. Ancak bütün bu yaşananlara ve gelecekte ciddi sorunlar yaşanma riskine rağmen sorumluluk makamında olanlardan ne kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapılmış ne de önlem alındığına dair bir bilgi paylaşılmıştır.
Buna Göre;