Gazeteci-yazar CHP eski Milletvekili Oktay Ekşi'nin Prof. Dr. Aysel Ekşi 14 Mayıs 2015'te hayatını kaybetti. Oktay Ekşi eşinin vefatından sonra her ölüm yıl dönümünde eşinin Ordu Mesudiye’deki mezarını ziyaret etti, çiçek bıraktı, bir senede kendisinin neler yaşadığını, Türkiye'de neler olduğunu anlattı.
5 sene boyunca ölüm yıldönümünde eşinin kabrini ziyaret eden Oktay Ekşi koronavirüs salgını nedeniyle ilk defa bu ziyaretini gerçekleştiremedi.
Eşinin kabrine gidemeyen Oktay Ekşi duygu yüklü bir mesaj yayınlayarak eşini andı. Oktay Ekşi mesajına 'Canım' diyerek başladı eşini ne kadar çok özlediğini dile getirdi.
Oktay Ekşi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) kurucusu olan eşi Aysel Ekşi'yi 30 yıl sonra ÇYDD'nin anımsadığını sitem ederek eşine aktardı.
İşte o mesaj:
Canım,
Sen gideli, bana beş asır gibi gelen beş yıl geçti. Bilki seni çok, ama çok özlüyorum. Ancak korona yasağı yüzünden sana gelemiyorum ve bugün çiçeğini sunamıyorum.
Bağışla lütfen.
Onun dışında hepimiz iyiyiz.
Sana bir de haberim var:
ÇYDD Yönetimi, senin bu derneğin Kurucusu ve Kurucu Başkanı olduğunu yeni Başkan Ayşe Yüksel döneminde 30 yıl sonra anımsadı. İnşallah hizmetlerini de anımsayacaklar.
Oktay Ekşi
Ayşe Ekşi kimdir?
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ile Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı'nın (ÇEKÜL) kurucu üyelerinden Prof. Dr. Aysel Ekşi, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin ardından başlattığı “İlkyardım Nasıl Yapılır” konulu kurslarla on binlerce çocuğa ilkyardım bilgisi verilmesini sağladı.
Prof. Dr. Ekşi'nin 8 yıl üzerinde çalıştığı “Türk Gençliği ve Beş Kıt'ada Gençler” isimli kitabı Mart 2015'te yayımlanmıştı. Prof. Dr. Ekşi, “İstanbul Üniversite’sinden emekli olduktan hemen sonra bu kitap üzerine çalışmaya başladım. Çalıştıkça yazacaklarım çoğalıyor, 41 yıllık birikimimi severek kitaba katıyordum ama beklenmedik bir anda ‘Lupus’ adı verilen bir bağışıklık sistemi yetersizliğine yakalandım. Yaşam süremi kimse ile konuşmak istemedim. Sadece bir doktora, 'Ben yaklaşık 3 yıldır dünya ve Türkiye gençliğiyle ilgili bir kitap yazıyorum, kitabın yarısındayım, ne dersiniz, Lupus bu kitabı getirecek kadar bir süre verir mi bana?' diye sordum” demişti.
Psikiyatrist Prof. Dr. Aysel Ekşi, Türkiye'deki irtica tehlikesini ve bu tehlikenin kadınlar üzerindeki etkilerini Nilgün Güresin'le paylaşmıştı.
Teksatır.com'a şu röportajı vermişti:
-Sayın Ekşi, 'türban' krizine nasıl geldik? Bu süreci siz nasıl yorumlarsınız?
AE: İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nde doktorluk yaptığım yıllardı... Rumeli Caddesindeki muayenehaneme 1985'de gelen bir İran'lı kadın hasta: 'Ben Türkiye'ye ülkemin kokusunu koklamak için geliyorum. Ama her gelişimde artan camileri, Kuran kurslarını ve türbanlı kadınları görüyorum. Bizler de Şah'a rağmen, sevgili vatanımız İran'a böyle geri bir rejim gelmez, gelemez diye olayları hafife aldık. Bugün Türk kadınları da aynı gaflet içinde...' demişti. Bu cümleyi duyunca, sanki tokat yemiş gibi kalakaldığımı, tüylerimin diken diken olduğunu hala hatırlıyorum...
Yaşamını artık vatanı İran'ın dışında sürdürmek zorunda olan bu aydın kadın; ülkemizde okula gönderilmeyen kız çocuklarının sayısındaki artışı... Kadınlara yönelik şiddet ve töre cinayetlerinin önlenemeyen yükselişini... İslami eğitimi ve yaşam biçimini öneren dini yayınların ve camilerin akıl almaz ölçülerde artmasını... Tıpkı Humeyni öncesi İran'daki hazırlık dönemine benzetmekte ve bizleri dostça uyarmaktaydı.
Aynı yıllarda, eşim, gazeteci Oktay Ekşi'ye de 'Siyasal İslam' konusunda duyarlı olan kadın ve erkeklerden sık sık uyarı telefonları ve mektupları gelmeye başlamıştı. Laikliğin ciddi bir tehlike altında olduğunu anlamaya başlamıştık. Bu duygu ve düşüncelerle; Türkan Saylan, Necla Arat ve Aysel Çelikel ile beraber, 1989'da 'Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'ni kurduk. ÇYDD olarak ilk çıkışımız, Türkiye'nin irtica tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, devletin en üst kademesine büyük bir imza kampanyasıyla duyurmak oldu. Bunu, akademik çevreden iş dünyasına, 10 bin kadar kadının katıldığı İstanbul Okmeydanı'ndaki 'laiklik yürüyüşü' izledi. Suna Koç ve Beyhan Eczacıbaşı gibi tanınmış kişiler de yürüyüşe katılarak destek verdiler.
ÇYDD'nin kuruluşunda Başkanlığını ben yaptım, daha sonra görevimi Sayın Türkan Saylan'a devrettim. Dernek, düzenlediği paneller, seminerler ve yayınlarla toplumda irtica tehlikesine karşı bilinç yükseltici çalışmalar yaptı. Önemli ve saygın bir sivil toplum kuruluşu olarak kendisini ispatladı. Ben de hekimliğimin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında aktif rol alarak, özellikle 'gençliğin sorunları' üzerine araştırmalar yaptım ve gençlerin 'Siyasi İslam' ile ilişkisini anlamaya çalıştım.