Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Nazım Hikmet'in öğrencisi ressam İbrahim Balaban'dan acı haber

Türkiye’nin en önemli ressamlarından olan İbrahim Balaban 97 yaşında yaşamını yitirdi.

Nazım Hikmet'in öğrencisi ressam İbrahim Balaban hayatını kaybetti. Türkiye’nin en önemli ressamlarından olan İbrahim Balaban 97 yaşında yaşamını yitirdi. Balaban bir süredir hastanede tedavi görüyordu.

Gazeteci ve yazar Nazım Alpman, İbrahim Balaban’ın tedavi gördüğü Güngören Hastanesi’nde yaşamını yitirdiğini duyurdu.

Alpman, “Yaşayan En Büyük Ressam Balaban bu sabah veda etti. Resim yapmaya 16 yaşında Bursa Cezaevinde Nazım Hikmet'in öğrencisi olarak başladı. Hapisaneden usta bir ressam olarak mezun oldu. Bu sabah Güngören Hastanesinde 97 yaşında gozlerini yumdu” mesajını paylaştı.

İbrahim Balaban kimdir?

Ressam, yazar. 1921, Seçköy / Bursa doğumlu. Ressam Hasan Nazım Balaban’ın babasıdır. İlkokulu bitirdikten sonra öğrenimine devam etmeyip çobanlık, ekin biçme, taş kırma gibi çeşitli işlerde çalıştı.

1937-50 arasında adam öldürme suçundan Bursa cezaevinde yattı. Burada tanıştığı Nazım Hikmet’in teşvikiyle resim yapmaya başladı. Aftan yararlanıp cezaevinden çıktıktan sonra 1953'te Fransız Kültür Merkezi'nde ilk resim sergisini açtı. Sonraki yıllarda hem Türkiye'de, hem de yurtdışında pek çok sergi açtı.

1961'de “Yeni Dal Grubu” sergisindeki bir tablosundan dolayı, 1968'de ise Gazi dergisinde basılan bir tablosundan dolayı yargılandı; iki davadan da aklandı. 1969’da Adana’da sergilediği resimleri saldırıya uğradı.

Edebiyat çalışmaları Forum ve İmece dergilerinde yayımlandı. Kitaplarında hayat hikâyesi ile sanat anlayışını yansıttı. Ayrıca Nâzım Hikmet'in hayatının bir dönemine ışık tutacak bazı gerçekleri içten ve sıcak bir anlatımla dile getirdi. Resim eleştirmenleri kendisini, "Anadolu insanının yaşamından ve halk efsanelerinden yola çıkarak toplumsal gerçekçi yapıtlar üreten ressam" olarak tanımlar.

Resimlerinde Anadolu köylüsünün yaşam ve uğraş biçimlerini, naif bir yaklaşımla ve düşsel bir boyut içinde işledi. Köyden kente göç sorunlarını, kendine özgü resim diliyle yansıttı.

Anadolu halk masallarındaki tipleri anımsatan figürlerden, Türk halk nakışlarından yararlandı. Geometrik bir düzen ve istif görülen resimlerinde, grafik kurgulu yüzeyler ön planda yer alır.

Canlı renkler egemendir. 1980'lerin başlarında açtığı Erenler ve Evliyalar ile Bereket Anaları adlı sergilerinde halk resim geleneğinden esinlenerek Anadolu kadınını günlük yaşamı içinde betimledi. Bu yapıtlarında, bir önceki düzenli istifleme anlayışından uzaklaşarak dağınık bir düzenleme uyguladı.

Nazım Hikmet’le geçirdiği yıllarda resmin yanı sıra edebiyat, felsefe, sosyoloji, ekonomi-politik konularında pratik bilgiler edindi. Edebiyat çalışmaları Forum ve İmece dergilerinde yayımlandı. Balaban, 1990 İnsan Hakları Onur Ödülü’nü, 1998 Truva Sanat Ödülü’nü 1999 GESAM Ödülü’nü aldı.

“Balaban'ın kitabı bir borç ödeme gibi görünüyor; resme ve şiire olan ilgisini destekleyen Nâzım Hikmet'i, ustası olarak nitelendiren Balaban, bir yandan kişisel bir hikâye anlatırken, diğer bir yandan da, Hikmet'in hapishane yıllarına ait, bir anlamda tarihsel bir belge sunuyor.” (Nâzım Hikmet ve Biz adlı kitabın Virgül dergisindeki tanıtımından)

“Adanmış bir yaşamın belgesi gibi duran Balaban’ın desenleri pek çoğu tuval resmi zenginliğinde. 50’lilerden 2000’e doğru köy yaşamının dramını, yoksulluğunu ve köylünün üretim araçlarının yanı sıra baharı, çiçekleri ve özellikle çocukları resimleyen sanatçı, daha küçükken birtakım çizgiler karaladığını, ama aklı kestikten sonra nedense hep öküz resmi yaptığını söylüyor.” (Turgay Keser)

ESERLERİ:

Balaban (1962), İz (1965), Şair Baba ve Damdakiler (Bursa Cezaevi anıları, 1968), İzdüşümü (1969), Dağda Duruşma (Gezi Notları, 1990), Kalıba Sığmayanlar (roman, 1994), Nâzım Hikmet ve Biz (1998), Avrupa'da Dolaşanlar (1999), Tahliyeci Yusuf (Hikâye, 2000), Tek Bıyık (Hikâye, 2002), Nazım Hikmet'le Yedi Yıl (2003).

KAYNAKÇA: Hüseyin Gezer - Nurullah Berk / Elli Yılın Türk Resim ve Heykeli (1973), Yurt Ansiklopedisi I (1982), Türkiye Ansiklopedisi (c. 4, s. 1382, 1974), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (c. 1, s. 185, 1982), Adnan Turanî / Batı Anlayışına Dönük Türk Resim Sanatı (1984), Büyük Larousse (c.2, s. 1241, 1986), Ana Britannica (c. 3, s. 222-223, 1987), Vitrindekiler / Nâzım Hikmet ve Biz (Cumhuriyet Kitap, 10 Eylül 1998), Virgül (Ekim 1998), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Sezer Tansuğ / Resim Sanatının Tarihi (1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Sefa Kaplan / Nazım Hikmetle Yedi Yıl - Hareketin Bereketi (Hürriyet Keyif Eki, 22.6.2003), Turgay Keser (Evrensel, 22.3.2005), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006).

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER