Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Nagehan Alçı'dan al haberi... 'Erdoğan ile Bülent Arınç görüştürdü'

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Abdullah Öcalan'ın mektubunu kamuoyuna açıklayan Ali Kemal Özcan'ın İmralı Adası'na gidişinin perde arkasını yazdı. Alçı, Rûdaw'a yaptığı açıklamalarda da flaş iddialarda bulundu. Rûdaw'a konuşan Nagehan Alçı, Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyareti için "zamanlamısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Dün akşam Abdullah Öcalan'ın bir mektup yazdığının açıklanmış olması da doğru zamanlama" dedi.

Nagehan Alçı'ya konuşan Abdullah Öcalan'ın mektubunu kamuoyuna açıklayan Ali Kemal Özcan, 10 gün önce Bülent Arınç aracılığı ile Erdoğan'la görüştüğünü açıklayarak, o görüşmede MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da olduğunu söyledi. İmralı'ya son 1 haftada 2 kez gittiğinin açıklayan Özcan, ikinci görüşmesinin kendi isteğiyle değil davetle olduğunu da açıkladı.

İşte Nagehan Alçı'nın köşe yazısındaki o bölüm:

Öncelikle Perşembe akşamı açıklanan mektup ve bu mektubu açıklayan, bu vesileyle de Türkiye kamuoyunun büyük çoğunluğunun adını ilk kez duyduğu Doç. Dr. Ali Kemal Özcan boyutunu sizlere aktaracağım. Hem Özcan ile hem de devletin içinden bu süreci bilen kaynaklarla konuştum.

Ali Kemal Özcan 25 yıldır özellikle Öcalan ve PKK üzerine çalışan bir akademisyen. Temel uzmanlık alanı bu. University of Kent’te Öcalan ile ilgili çok kapsamlı hazırlanmış tek doktora tezinin sahibi. PKK olayına dair başka akademik kitapları da var.

9 YILDIR GÖRÜŞMEYE ÇALIŞIYORDU

14 Temmuz 2010’dan beri Abdullah Öcalan’a ulaşmak için kendi başına inisiyatif almış ve çok uğraşmış bir akademisyen Özcan. Tayyip Erdoğan’a ve başka mevkideki kritik konumdaki kişilere mektuplar yazmış. Bu meselenin uzmanı olduğu için devreye girmek istemiş ancak bir sonuç alamamış bir akademisyen.

'ERDOĞAN'A GÖTÜRDÜ'

Bundan ancak sadece 1 ay önce Ali Kemal Özcan’ın kitaplarının Öcalan’a gittiği haberi gelmiş. Gerisini kendisi bana şöyle anlattı:

“Yıllardır derdimi anlatmaya çalışıyorum Nagehan Hanım. Ben bu örgütü ve Öcalan’ı çalışıyorum ve bu yapıyı çok iyi biliyorum. Başkan Erdoğan’a bir ulaşsam kendisini 15 dakikada ikna edeceğimi düşünüyordum hep. 10 gün kadar önce Bülent Arınç’a ulaştım, kendisine anlattım. Sayın Arınç beni aldı ve Başkan Erdoğan’ın yanına götürdü. O görüşmede Sayın Hakan Fidan da vardı.”

Başkan Erdoğan ile görüşme çok verimli geçmiş Özcan’ın anlattığına göre. Notlar alınmış ve Kürt meselesinin çözümü bağlamında yapıcı bir diyalog oluşmuş.

Özcan yaklaşık 1 hafta önce Öcalan ile görüşmek için ilk kez İmralı’ya gitmiş. “Nasıl geçti? Neler konuştunuz? Öcalan’ın ruh hali ve havası nasıldı?” diye sordum, şunları söyledi:

“Abdullah Öcalan şu an Türkiye’ye komplolar kurulduğuna inanıyor. 7 Şubat 2012 krizinden başlıyor. O hadiseye ‘Narkoz komplosu’ diyor. İkinci olarak 17-25 Aralık 2013 darbe teşebbüsünü sayıyor. Sonra 15 Temmuz’u uzun uzun anlatıyor. Dördüncü olarak da son dönemi alıyor.”

Son dönemden kastının ne olduğunu açmasını istedim. “FETÖ ve uluslararası güçlerin Erdoğan’ı mağlup etme girişimlerinin son yansımaları” olarak tanımlıyormuş Öcalan özellikle son 9 ay içinde olanları.

ÖCALAN GÖRÜŞMEDE NE DEDİ?

Öcalan o görüşmede Özcan’a özellikle vurgulamış…

“Erdoğan’ın yenilmemesi ve yıkılmaması gerekiyor. Hem Türkiye’nin hem de Kürtlerin yararına olmaz bu durum.”

Bu görüşmeden sonra Özcan’ı önceki gün yeniden İmralı’ya davet etmişler. Öcalan’la ikinci görüşmesini yapmış. O görüşmede İstanbul seçimleri ile ilgili, avukatlarına verdiği mektuptan bahsetmiş. O mektubun kamuoyuna açıklandığını sanıyormuş.

Açıklanmadığını öğrenince çok kızmış, köpürmüş ve mektubu Ali Kemal Özcan’a da vermiş. Özcan iki görüşmenin de çok verimli geçtiğini, Öcalan’ın kendisinin kitaplarını dikkatle okuduğunu söylediğini aktardı.

Elbette avukatların bu mektubu vermemesi ile Özcan’ın oraya tam da dün gidişi arasında bir bağlantı var. Sonuçta mektup savcılık aracılığıyla teslim ediliyor ve devlet her şeyi biliyor. Mektubun kamuoyu ile paylaşılmaması ihtimaline karşı devlet Özcan’ı yeniden İmralı’ya göndermiş.

Asrın Hukuk Bürosu ise önce mektubunun bir kopyasını HDP yetkililerine iletiyor. Elbette bu mektup HDP camiasında soğuk duş etkisi yaratıyor. Çünkü Öcalan’ın tarafsızlık tavrı HDP’nin mevcut politikasına ters. Öyle olunca bu mektup kamuoyuna sızmıyor.

Asrın Hukuk Bürosu ise 21 Haziran günü bu mektubu deklare etmeyi planlıyor. Fakat dediğim gibi bu açıklamayı geciktirdikleri için de Ali Kemal Özcan’ın şahitliğine göre Öcalan kendilerine kızıyor.

O AJANSA KONUŞTU

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı’nda kabul edildi. Bir buçuk saatten fazla süren görüşme basına kapalı yapıldı.

“ÖCALAN’IN TÜRKİYE’DE YENİ BİR SÜREÇ BAŞLAYACAĞINI VE DEVREDE OLACAĞINI…”

Konuya ilişkin Barzani’nin yayın organı Rûdaw TV haber bültenine katılan hükümete yakın yazar Nagehan Alçı, Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyaretinin zamanlamasının çok önemli ve iyi düşünüldüğünü belirterek, “Dün akşam Abdullah Öcalan'ın bir mektup yazdığının açıklanmış olması da doğru zamanlamaya denk gelmiş gibi görünüyor. Abdullah Öcalan’ın Türkiye’de yeni bir süreç başlayacağını ve devrede olacağını, YSK’nın İstanbul’da yeniden bir seçim kararı aldığı, Öcalan’ın uzun süreden sonra avukatlarıyla görüşmesinin basına yansımasıyla birlikte aşağı yukarı tahmin edebiliyorduk” diye konuştu.

ALÇI: ÖCALAN’IN VE ERBİL’İN ROLÜ OLACAĞI YENİ BİR SÜREÇ

İmralı’da tutuklu bulunan terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı açıklamada HDP tabanına sandığa gitmeye çağrısı yaptığını belirten Alçı, sözlerine şunları ekledi:

“Tabii bu çağrının üzerinin örtülmeye çalışıldığını avukatların aracılığıyla akademisyen Ali Kemal Özcan’ın açıklamasıyla birlikte mecbur kalan HDP cephesi ve Öcalan’ın avukatlarının da mesajı biraz muğlaklaştırarak, kendi tabanlarına Ekrem İmamoğlu mesajı verdiğini görüyoruz. İlginç bir süreç. Bu seçimin iktidar açısında da elbette bir seçim dinamiği var ama Kürt meselesinin sadece İstanbul seçimlerine indirgemenin hem haksızlık olacağını, hem büyük resmi görmemiz açısından yanlış bir yere bizi sevk edeceğini düşünüyorum. PKK’nın yeniden bir süreçle ki bu yeni bir çözüm süreci olmayacak.


İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER