Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Müyesser Yıldız'a Ergenekon ve Balyoz davaları gibi kumpas...

Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, tutuklama kararının ardından yaptığı açıklamada, soruşturmanın imzasız bir ihbar mektubuyla başladığını söyledi. İmzasız ihbar mektupları, Balyoz, Ergenekon ve diğer kumpaslar döneminde sık sık gündeme gelmişti. Suçlamaya gerekçe olan Astsubay E.B.’nin bipolar bozukluğu olduğu ve bunun “cezasızlık” nedeni sayılacağı, avukatı Sahir Yılmaz tarafından duruşmada mahkemeye söylendi.

Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız dün gece saatlerinde tutuklandı. Yıldız, pazartesi günü hakkında başlatılan “askeri casusluk” soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı. Sabah gazetesi, Yıldız’ın edindiği bilgileri haber yapmayarak “askeri casusluk” suçu şüphesiyle gözaltına alındığını yazmıştı.

Tepki çeken suçlama, Yıldız’ın ifadesinin alınmasının ardından soruşturmayı yürüten savcı tarafından değiştirildi ve suçlama “gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” oldu.

Suçlamaya gerekçe olan Astsubay E.B.’nin bipolar bozukluğu olduğu ve bunun “cezasızlık” nedeni sayılacağı, avukatı Sahir Yılmaz tarafından duruşmada mahkemeye söylendi.

İMZASIZ İHBAR MEKTUBU İLE SORUŞTURMA BAŞLADI, HİÇBİR BELGE GELMEDİ

Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, tutuklama kararının ardından yaptığı açıklamada, soruşturmanın imzasız bir ihbar mektubuyla başladığını söyledi. İmzasız ihbar mektupları, Balyoz, Ergenekon ve diğer kumpaslar döneminde sık sık gündeme gelmişti.

Soruşturma kapsamında gözaltına alınan astsubay E.B.’nin, Müyesser Yıldız’a belge gönderdiği öne sürülmüştü. Ancak Yıldız’ın mahkemede verdiği ifadede, astsubaydan öyle bir belge istemediğini belirttiği öğrenildi. Yıldız, soruşturmaya konu olan yazılarını E.B. ile yaptığı görüşmelerden değil, açık kaynaklardan edindiğini belirtti. Yıldız, “E. isimli şahıs her görüşmemizde kendisini çok önemli bir şahıs ve önemli bilgilere sahipmiş izlemini yaratmaya çalışıyordu. Bende o yüzden anlattıklarının belgesi var mı diye birkaç kez sordum. Ancak herhangi bir belge göndermedi. Benim zaten belge istemekteki kastım şahsı test etmekti” dediği ve “E.B.’nin kendisinden bahsettiği belgeleri istemedim. Bu beyanlar doğru değildir” ifadelerini kullandığı öğrenildi.

AVUKATI AÇIKLADI: E.B.’NİN BİPOLAR BOZUKLUĞU VAR

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten (itirafçılık – TCK 221) E.B.'nin avukatı Sahir Yılmaz, mahkeme sorgusunda "Belirtmek isteriz ki müvekkil bipolar rahatsızlığından tedavi görmektedir. Bu rahatsızlığı yargılama aşamasında muhtemeldir ki cezasızlık sebebi olarak karşımıza çıkacaktır" şeklindeki sözleri dikkat çekti. Astsubay E.B.’nin psikolojik rahatsızlığı belirten Avukatı Yılmaz, “Müvekkil bilerek, isteyerek ya da kasten herhangi bir eylemde bulunmamıştır” ifadelerini kullandı.

YILDIZ’IN SUÇLANDIĞI YAZILAR

Müyesser Yıldız'a savcılık aşamasında iki tane yazısı suçlama olarak yöneltildi. Yazılardan birisi 24 Aralık 2019 tarihli "Kim bu Hafter'le görüşen Türk komutanlar" başlıklı yazı.

Yıldız, söz konusu yazısında yabancı basında yer alan haberleri derlediği ve açık kaynakları kullandığı görülüyor.

Müyesser Yıldız’ın suçlandığı diğer yazı ise 20 Ocak 2020 tarihli “Libya'ya hangi komutan gitti... Yerine kim geldi” başlıklı yazdı. Yıldız söz konusu yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5 Ocak'ta bir televizyon programında yaptığı Libya’da bir korgenaral görevlendirecek açıklamasına değindi.

Yıldız’ın mahkemede konuyla ilgili olarak “Köşe yazılarımda konu ettiğim bilgilerin tamamı açık kaynaklarda olan, referanslarını yazıma yazdığım bilgiler söz konusudur. Ben Ankara'da oturmakta olan bir gazeteciyim. Karargahtaki gelişmeleri takip eden bir gazeteciyim. Dolayısıyla bir kısım bilgileri öğrenip bunları haberleştirmemizde herhangi bir suç yoktur. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” dedi.

MÜYESSER YILDIZ’IN AVUKATI ERHAN TOKATLI KONUŞTU

Odatv’ye konuşan Müyesser Yıldız’ın avukatı Erhan Tokatlı, Yıldız’la ilgili şikayetin Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapıldığını bildiklerini, ancak soruşturmanın imzasız bir ihbar mektubu başladığını öğrendiklerini ifade etti.

Avukat Tokatlı, soruşturmanın başlangıcının TCK 328 olduğunu, savcılık ifadesinden sonra bunun TCK 329’a döndüğünü belirtti. TCK 328 “siyasal askeri casusluk” suçlarını kapsarken, TCK 329 ise “devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin bilgileri açıklama” suçunu kapsıyor.

Avukat Tokatlı TCK 329 kapsamında Müyesser Yıldız’ın iki yazısına dikkat çekti. Avukat Tokatlı, “Müyesser hanım yazısında Hafter’in yanındakilerin firari FETÖ generalleri olup olmadığını soruyor. Burada bir ifşa yok. Velev ki öyle olmuş olsa bile FETÖ’cü generallerin ifşası suç mu?” dedi. Yıldız’ın diğer yazısına da dikkat çeken Avukat Tokatlı, “Müyesser Hanım, birçok devletin Ortadoğu ve Afrika’da vekalet savaşı yürüttüğünü ancak hiçbir devletin açıktan bunu kabul etmediğini yazıyor. Türkiye’deki devlet görevlilerinin ise, yurtdışında yaptıklarını anlattıklarını kendi ifadelerden vererek, onları uyarıyor. ‘Hiç kimse kabul etmiyor, siz niye kabul ediyorsunuz’ diyor. Devlet yetkilerini uyarıyor ve ‘bunu söylemeyin’ diyor. Ve tüm bu yazıları açık kaynaklardan tırnak içi ifadelerle aktarıyor” dedi.

SONUÇ

2011 yılında Odatv kumpasından 16 ay hapis yatan Müyesser Yıldız, ikinci kez tutuklandı. 37 yıllık meslek hayatında yazdığı yazılar nedeniyle ikinci kez demir parmaklıkların ardına atılan, kemik erimesi rahatsızlığı bulunan Yıldız’ın tutuklanmasına, itirafçı olmak isteyen, psikolojik rahatsızlığı bulunan bir astsubay, isimsiz ihbar mektubu neden oldu.

O FOTOĞRAF MECLİS KÜRSÜSÜNDE

CHP Milletvekili Utku Çakırözer, aynı saatlerde Meclis TBMM Genel Kurul’da görüşmeleri yapılan Rekabet Kanunu’nda söz alarak, yaşananlara tepki gösterdi.

Çakırözer gazetecilerin gece yarısı adliye koridorlarında beklerken paylaşılan fotoğrafını Meclis kürsüsünde göstererek, “Kanunun gerekçesinde Avrupa Birliğiyle uyumlu rekabet hukuku getireceğiz diyorsunuz. Burada size yanımdaki bir resmi göstereceğim. Ankara Adliyesi’nde hâkim sorgusu altındaki 2 gazetecinin fotoğrafı. Şu anda biz burada ‘Avrupa Birliğine yaklaşacağız’ derken 2 gazeteci sadece kendilerini arayanlarla konuştukları için önce sabah baskınlarıyla evlerinden gözaltına alındılar, dört gün gözaltında tutuldular, gece yarısı hakim karşısına çıkarıldılar. Şimdi biri tutuklu. Halk iradesiyle seçilmiş, aralarında İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun da bulunduğu parlamenterlerin milletvekillikleri düşürülüp cezaevine yollanıyor. Televizyonlar, gazeteler, haber siteleri sansürle, ambargoyla susturuluyor. Hepimizin haber alma hakkımızın güvencesi olan gazeteciler cezaevlerinde yıllarca tutuluyorsa biz burada hangi kanunu çıkarırsak çıkaralım, ne konuşursak konuşalım hiçbir anlamı yoktur. Avrupa Birliği’ne bir milim dahi yaklaşamayız” dedi.

ASLA SUÇ OLAMAZ

Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve Tele1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in savcılık ifadesi sonrasında askerî casusluk suçlamasının düştüğünü ve gizli bilgilerin açıklanması suçlamasıyla hâkim karşısına çıktıklarını belirten Çakırözer, “İddialardan anlıyoruz ki birisi onları aramış. Gazeteci herkesi arar, herkesle de konuşur. Haberini ancak böyle yapabilir. Aramıyorsa, konuşmuyorsa işini eksik yapıyor demektir. Gazetecinin haber kaynaklarıyla konuşması asla suç değildir. Bu yaşananlar bırakın Avrupa'ya yakınlaştırmayı mevcut konumumuzdan daha da geri götürmekte. İşte bu nedenle Türkiye basın özgürlüğünde dünya sonuncusu, işte bu nedenle hukukun üstünlüğünde dünya sonuncusu” dedi.

ESKİ FETÖ TAKTİKLERİYLE CEZALANDIRMAKTAN VAZGEÇİN

Çakırözer, “Eğer ille de bir yerde casusluk arayacaksanız o zaman Türkiye Cumhuriyeti'nin kozmik odasına girenlere ve onların siyasi destekçilerine bakacaksınız” diyerek, haberden terör, gazetecilerden terörist üretilmesinden vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Çakırözer, “Eski FETÖ taktikleriyle uydurma yeni davalar yaratarak gazetecileri zindanlara atmaktan vazgeçin” diye konuştu.

GAZETECİLER VAZGEÇMEYECEK

Üç ayı aşkın süredir cezaevinde tutuklu bulunan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu, gazeteci Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in durumunu hatırlatan Çakırözer, şöyle konuştu:

“Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu Ergenekon kumpaslarında aylarca Silivri'de yatırıldılar. Şimdi üç aydır yine aynı zindandalar Murat Ağırel, Hülya Kılınç, Ferhat Çelik, Aydın Keser'le birlikte. Müyesser Yıldız bir yıl haksız hukuksuz yatırıldı. Ergenekon kumpaslarında, bugün yine tutuklanması isteniyor. Odatv on yıl sonra yine hedefte. Gerçek habercilik yapan Tele1, Halk TV sürekli hedefte. Yaptığımız yargı reformlarına rağmen Cumhuriyet'e, Sözcü'ye, Birgün'e, Evrensel'e ve yüzlerce gazeteciye yönelik sindirme, yıldırma, korkutma davaları sürmekte ama ne yaparsanız yapın, ne kadar korkutmaya, sindirmeye çalışırsanız çalışın Müyesserler, İsmailler, Barışlar yine haber yapmaya, yine bu halka gerçekleri anlatmaya devam edecek.”

İYİ PARTİ'DEN SERT ÇIKIŞ

İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız tutuklanmasına ve Tele1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in gözaltına alınmasına sert çıktı. Ağıralioğlu, “Devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez” dedi.

Yavuz Ağıralioğlu, Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasına, “Bu gazetecilere yapılan işlerin içerisinde zikredilen ifadelerin hiçbirisini makul bulmuyoruz. Bunları dışarıya dış istihbarata verebilme ihtimalini gördük, devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez” diye tepki gösterdi.

Ağıralioğlu, düzenlediği basın toplantısında özetle şunları söyledi:

GAZETECİ DERDEST EDİLİRSE

"Bu gazetecilerin ifadeye çağrılması çok mümkünken öyle paldır küldür Türkiye'nin Devleti'nin dış itibarını da sıkıntıya sokacak şekilde ülkede iktidara muhalif olanların kötü muameleye maruz kaldığı bir propagandaya dönüştürülebilmesi imkânına dönüşmesi kıymetsizdir. Bu şekilde gazetecilerin derdest edilebildiği bir ülke not almıyor, ekonomisi ivmelenmiyor demokrasi uluslararası itibar görmüyor, akredite olamıyorsunuz. Bu gazetecilere yapılan işlerin içerisinde zikredilen ifadelerin hiçbirisini makul bulmuyoruz. Bunları dışarıya dış istihbarata verebilme ihtimalini gördük, devlet ihtimalle yönetilmez, meditasyonla yönetilmez. Bu bilgileri ilerleyen günlerde farklı farklı mecralarda kullanacağınıza dair bir kanaat edindik, böyle bir hisse kapıldım falan diye devlet böyle münasebetsiz ifadelerle, insanların mağduriyetini hayatlarına paldır küldür giremez. Gazetecilik, haber almak haber haberleşmek özgürlüğü anlamında ifade hürriyeti anlamında insanların haberdar olması anlamında çok muhafaza edilmesi gereken ve demokrasinin en kuvvetli ihtiyaçlarından biridir. Gazetecilik mesleğini böyle aşındırma gazetecilik yapanları bu şekilde töhmet altında bırakmak lazımdır. Kılı kırk yarmak lazım kılı kırk yarmak lazım ki bu meslek Türkiye'de denetim mekanizmasının bir ayağını oluşturuyor. Her hükümetin vazifesi gazetecilik kurumunu ayakta tutmaya çalışmaktır."

G9 GAZETECİLİK ÖRGÜTLERİ PLATFORMU'NDAN TEPKİ

G9 Gazetecilik Örgütleri Platformu, Odatv Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasının ardından çok sert bir açıklama yaptı.

“Halkın gerçekleri öğrenmesini istemeyen iktidarlar, gazetecileri susturmak için her yola başvuruyor” diyen gazeteciler, “İktidar ve destekçileri tarafından gazetecilerin mesleki çalışmaları kapsamında yaptığı her iş suç kapsamına alınıyor, hatta suç uyduruluyor. Gazeteciler açıkça hedef gösteriliyor” ifadelerini kullandı.

“İktidarın icraatını eleştiren haberler yapan gazeteciler, yazdıkları için de yazmadıkları için de suçlanmaya başladı” diyen G9 Gazetecilik Örgütleri Platformu, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 8 Haziran’da OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel gözaltına alındı.

Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel'in gözaltına alınmasından sonra "kısıtlılık" gerekçesi ile avukatlara bile gözaltı nedenleri hakkında bilgi verilmezken, iktidar destekçisi medyaya sızdırılan haberlerle mesleki çerçevede yapılan görüşmeler suç, meslektaşlarımız da iddia edenlerin bile inanmayacağı absürt bir suçlamayla “casus” ilan edildiler.

Dört günlük gözaltı süresinin dolmasının ardından Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız tutuklandı, TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Yıldız ve Dükel son dönemdeki hukuksuzlukların ilki değil maalesef sonu da olmayacak.

Daha iki ay önce, istihbarat görevlisinin cenaze töreni haberi gerekçesiyle Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Muhabir Hülya Kılınç, Yeni Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, Yeni Yaşam Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydın Keser, Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel tutuklandı. Çok sayıda gazeteci hapishanede. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 2008’de 102. sırada yer alan Türkiye 2019 yılında 180 ülke arasında 154'üncü sıraya düştü.

Bu tablo halkımıza da ülkemize de yakışmıyor.

Biz gazeteciler, özgür bir basın olmadan özgür bir toplumun da olamayacağı görev bilinciyle, her türlü baskıya karşın, halkın haber ve bilgi alma hakkı için yazmaya devam edeceğiz.

İktidarı da Anayasa’ya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygılı olmaya, halkın haber alma hakkının önündeki tüm engelleri kaldırmaya davet ediyoruz.

Biz aşağıda imzası bulunan meslek örgütleri olarak bir kez daha tekrarlıyoruz, gazetecilik suç değildir, görevlerini yaparken gözaltına alınan ve tutuklanan meslektaşlarımız serbest bırakılmalı, hukuksuz uygulamalara son verilmelidir.

G9 GAZETECİLİK ÖRGÜTLERİ PLATFORMU

Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği

Basın Yayın ve İletişim Emekçileri Sendikası (HABER-SEN)

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD)

Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK BASIN-İŞ)

Parlamento Muhabirleri Derneği (PMD)

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS)”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER