Gazeteci yazar Murat Yetkin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 9 Ekim’de yazdığı, dün basına sızdırılan mektubu kaleme aldı.
Yetkin, kişisel blogundaki köşe yazısında “mektuptaki skandalı sadece Erdoğan’a karşı kullanılan saygısız üslupla kalmadığını” belirterek şunları söyledi:
Mektuptan, Trump’ın 9 Ekim günü YPG şefi “General Mazlum” ile görüştüğü, ondan aldığı bir mektubu da Erdoğan’a gönderdiği bu skandal mektuba eklediği anlaşılıyor. “General Mazlum”, ya da Mazlum Kobani, Türkiye’nin terör eylemleri nedeniyle en çok arananlar listesinde yer alan PKK’lılardan Ferhad Abdi Şahin’in takma örgüt isimlerinden sadece birisidir; bir diğeri de “Şahin Cilo”dur. PKK sıralamasında en üstlerde dahi yer almayan YPG şefi, 2015’te ABD Özel Kuvvetler Komutanı Raymond Thomas’ın “YPG’nin PKK ilişkisi biliniyor, daha dostça bir isim bulun” demesi üzerine “Suriye Demokratik Güçleri SDG” ismini uyduran kişidir; bunu da Thomas 2017’de itiraf etmiştir. YPG-PKK ilişkisinin ABD Kongre kayıtlarına geçmesi ise, bugün Türkiye aleyhtarı kesilen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham’ın zorlamasıyla, 2016 yılında, Obama’nın son Savunma Bakanı Ashton Carter’ın ifadesiyle olmuştur. Trump’ın 9 Ekim mektubuyla Türkiye Cumhurbaşkanına muhatap etmek istediği, ateşkes anlaşmasına varmasını tavsiye ettiği kişi budur.
Mektubun NATO’da müttefik olan Ankara-Washington ilişkilerini yeni bir krize soktuğunu belirten Yetkin, şöyle devam etti:
Türkiye-ABD ilişkileri hep iniş çıkışlarla doluydu. 1964 Kıbrıs, 1974 Kıbrıs ve 1975 silah ambargosu, 2003 Irak ve çuval hadisesi, 2014’te Suriye/Kobani krizi, 2016’da darbe girişimi, 2018’de Brunson krizi bir çırpıda sayılabilir. Ancak bu krizlerin tamamı diplomatik ve kişisel nezaket sınırlarında kaldı ve diplomasinin sınırları içinde çözüm yolu arandı. İlk defa Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhurbaşkanına, her türlü diplomatik ve kişisel nezaket sınırlarını hiçe sayan böyle bir hakaret söz konusu oldu.
“Bu saygısızlığın resmi düzeyde karşılıksız kalamayacağını” belirten Yetkin, yazısında şu ifadeleri kullandı:
Tabii Suriye iç savaşının daha başında yapılan bir dizi hatanın Türkiye’yi bugün, kendi ülkesinde akli melekelerinin yerinde olmaması gerekçesiyle görevden alınması tartışılan Trump’ın bu tutumuyla muhatap ettiğini de söylemek mümkün. Trump’ın başına bir iş gelirse yerine geçecek kişi Pence; bugün Ankara’da ABD devleti adına görüşmeler yürütecek. Onun durumu da kolay değil. Son zamanlarda ABD’de Türkiye aleyhtarlığının artmasında, Pence’in destekçisi Evanjelik kilisenin büyük payı olmuştu. Şimdi soruları göğüsleyip izahat vermek de ona düşecek. Tabii Amerikan siyasetçilerin de oturup bir kez daha düşünmesi gerekiyor, Türkiye’de ve bütün dünyada Amerikan aleyhtarlığı neden yükseliyor diye? Artık terbiyesizliğe varan bu kibirle, daha çok yükselir.