Muğla’nın merkez Menteşe İlçesi Bayır Mahallesi’nde yaşayan ve yaklaşık 15 yıldır hayvancılıkla uğraşan 48 yaşındaki Ali Turbalıoğlu; gübre, hayvan yemi ve mazot fiyatlarının artmasına tepki gösterdi.
Çiftçi Ali Turbalıoğlu, “15 yıldan beri hayvancılık yapıyorum. Küçükbaş ile başladım, sonra büyükbaşa döndüm. 3-4 sene öncesine kadar işler çok iyi sayılmaz ama iyiydi. Bu sene, artık doların yükselmesinden mi yoksa, yem fiyatları mı bunu kimse çözemedi zaten; hayvancılık çok zor şartlarda yapılmaya başlandı. Bundan sonra yapılıp yapılmayacağını da bilmiyorum ama benim gibi insanların yapacak bir şeyi yok" dedi.
“BAHARI ÇOK AZ İNSAN GÖRÜR”
Muğla'daki mera alanlarının yetersizliğinin de önemli bir sorun olduğunu belirten Turbalıoğlu, şunları söyledi:
"Mera bölgesi olanların bizden biraz daha iyi olduğunu düşünüyorum. En azından 6-7 ay dağlarda ya da ovalarda hayvan bakıyorlar, sonra 3 ay yem veriyorlar. Bizim böyle bir şansımız yok. Meracılık yok Muğla'da.
Herkes ektiğini, biçtiğini yapmaya çalışıyor ama bu şartlarda mesela mazotun, gübrenin kaç lira olduğu belli. Bizim topraklarımız çok verimli topraklar değil. Bir çözüm bulunmazsa birçok insan bırakır. Bırakmaktan ziyade batar. Herkes temkinli olmak zorunda.
Çünkü önümüzdeki dönem yemin kaç para olacağı, şimdi ekim zamanı; buğdayın, arpanın kaç para olacağını kimse bilmiyor. Bilemediğin şeyi nasıl yapacaksın? Herkes bekliyor. Ama insanların gideri beklemiyor. İşimiz çok zor burada. Ben belediyelerimizin ve Tarım İl Müdürlüğü ile ortaklaşa çiftçilere bir şeyler yapmasını istiyorum. İnanın baharı çok az insan görür, yapamaz."
“GEÇEN SENE 140 LİRA OLAN GÜBRE, BU SENE 420 LİRA”
Tarım politikalarına da değinen Turbalıoğlu, artan girdi maliyetleri ile ilgili şunları söyledi:
"Şimdi bizim için ne önemli? Gübre, tohum. Çiftçi veya besici bunu alabiliyor mu? Alamıyor. Demek ki bu tarım politikası yanlış. Ama ben Tarım Bakanı ya da bir yetkili olsam, Muğla gibi illerde hayvancılık yaptırmam. Çünkü meracılık yok. Topraklar verimli değil. İnsanları başka bir yöne kanalize ederim. Kimse bize yardımcı olmuyor, proje üretip gelin demiyor. Mesela geçen sene aldığımız 140 lira olan gübre bu sene 420 lira. Bazen hesaplayamıyoruz bile."
“KİME ANLATACAĞIZ DERDİMİZİ?”
Arpayı sattığı fiyattan alamadığından yakınan Turbalıoğlu, şöyle devam etti:
"Geçen sene arpanın fiyatı örnek vereyim, 1,75-2 liraydı. Şimdi Toprak Mahsulleri Ofisi 2.20'den arpa veriyor bana. Benim arpamı o fiyata almıyor ki. Ürettiğimi, tüketme şansımız yok, ürettiğimiz para etmiyor. Biz nasıl ayakta kalacağız? Çok zor şartlarda yapılan bir iş bu. Mutlaka bir sistem üzerinde olması lazım. Eğer olmazsa birkaç yıl daha insanlar sermayesine yapabilir ama inanın ya malını satmak zorunda kalacak ya da banka el koymak zorunda kalacak.
Arpa 80 liraydı. İki ay sonra 130 lira oldu. Yani 50 lira zam geldi. 150 bin lira para kazanmam gerekirken, 254 bin lira arpa parası vermişim. 150 bin lira para, arpaya yeme gitmiş. Birilerini suçlamak değil ki derdimiz. Ama benim hakkımı kimse korumuyor. Bize kime gideceğiz? Kime anlatacağız derdimizi? Ya da malımızı, yiyeceğimiz nasıl koruyacağız?"
Arpa fiyatlarının pahalılığından dolayı çareyi hayvanlarına meyve posası vermekte bulan Turbalıoğlu, şunları söyledi:
"Kışın ne yapacağımızı bilemediğim için ben de kendim de bunu araştırdım. Bu hayvanlar için inanılmaz besin değeri olan bir malzeme. Bunlarla hayvanlarımı beslemeye çalışıyorum. Fazla kalanları da ihtiyacı olanlara veriyoruz. Bu meyve posalarını, yalak sistemi var, orada ot parçalarının üzerine döküyoruz. Bu sadece suyu sıkılmış meyve postası. Tertemiz malzeme. İnsanlar bunun peşinde koşuyor.”