MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşuyor. Bahçeli'nin konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Güney Sudan'da 1993 yılında çekilen bir fotoğraf insanlık vicdanını titretmişti. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir kız çocuğu kampına giderken, onu takip eden bir akbaba da arkasından adeta ölüm anını beklemeye koyulmuştu. Bu hazin ve trajik fotoğraf çekilirken BM yardım heyeti 1 km'lik mesafede bulunuyordu. Fotoğrafı çeken şahıs, bu sahneye müessir bir müdahalede bulunmamış, olayın geçtiği muhitten ayrılmıştı. Müteakip yıllarda söz konusu fotoğrafçı vicdan azabına dayanamayıp intihar yolunu seçmişti. O kıza ne oldu bilemiyoruz, bildiğimiz acımasızlığın, sefaletin, mağduriyetin ve çaresizliğin coğrafyaları zehirli sarmaşık gibi sardığıdır.
GELİR EŞİTSİZLİĞİ
İç çatışmalar, terör saldırıları, etnik rekabetler, sömürge oyunları, sertlik dozajı yüksek hakimiyet mücadeleleri 100 milyonlarca insanın mahvına hizmet etmektedir. Tüm dünyanın kaynak tüketimi, ABD'nin yarısı kadar olursa birçok stratejik maddenin 40 yıl içinde tükeneceği ileri sürülmektedir.
1972 yılında Roma'nın hazırladığı rapor batı için değil, Türk ve İslam coğrafyaları için az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere pranga vurulması için kaleme alınmıştı. Parisli, Berlinli, Londralı, New Yorklu oldu mu insanının doyum noktası imal eden küresel doymaz, sırayı Türk ve Müslüman aldı mı azalan marjinal fayda teorisini barikat olarak dikmişlerdi. Yeryüzünde insanların yarısı gelir dağılımı eşitsizliğinin yaşandığı ülkelerdedir. 4 kişiden 1'i günde 3 dolardan az parayla yaşamaya mecburdur.
ENFLASYONDA YÜKSELİŞ
Salgın dönemi ve Ukrayna krizi ile bu sarsıcı verilerin daha da derinleştiği üzücü bir gerçek olarak karşımızdadır. Su bulamayan, ekmek alamayan, demokrasiden mahrum insanların yürek burkan durumları skandalın işaretidir. İnsan olmanın feraseti, gariplere, muhtaçlara, çaresiz ve ümitsizlik içinde çırpınanlara uzatılan ellerde gizlidir. Bizim vicdan medeniyetimiz, gönül memleketimiz hiç kimsenin deri rengine, dilinin kaynağına, milletine bakmamış böylesi bir ayrımı da mesele yapmamıştır.
Küresel enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sancısıdır. Bu sorunun hangi damardan çıktığı belirsizdir. İnancımızın gücüyle, dayanışma ve yardımlaşmanın bereketiyle içine girilen dar geçitlerden çıkılacak, ferah günlere ulaşılacaktır. İyimserliğimizi muhafaza ederek, ülkemize güvenerek enflasyon canavarının başının ezileceği günler yakındır.
Bu canavarın arkasına gizlenenler karanlık muhalefet anlayışının kaybetmesi mukadderdir. Her şeyin bir vakti vardır. İman ışığı olmadan gözün görmeyeceğinin, gönlün hissetmeyeceğinin farkındayız.
MÜLTECİ KRİZİ, GÖÇMEN SORUNU
Mültecilerin, göçmenlerin ve sığınmacıların trajedileri de bir diğer konu başlığı olarak herkesin ortak meselesidir. Ülkelerindeki savaş, açlık, hastalık ve istikrarsızlıktan dolayı Akdeniz ülkelerinden Avrupa'ya geçmeye çalışan binlerce göçmen balıklara yem olmaktadır. Sahillere vuran cansız bedenler, kaba güç gösterisine maruz kalan biçare insanlar hepimizin yürek sızısıdır.
Göçmen sayısı 300 milyona yaklaşmıştır. Beşeriyet ciddi bir sorunla yüz yüze kalmıştır. Milli bekamızın tarihsel sürekliliğini canlı tutmak, kültürel zenginliği korumak başlıca görevimizdir. Bize göre Türkiye'nin bekası sınır aşan düzensiz göçlerin akıbetiyle yakından ve ters orantılıdır. Bu sorununu elbirliğiyle istismarına çanak tutmadan, ihtirastan uzak bir yaklaşımla, akılcı, adil, insani ve vicdani stratejilerle köklü şekilde çözmek milli bir sorumluluk olarak değerlendirilmelidir.
Sığınmacıların geçici koruma ile buyur edilmesi gayet doğal ve insani muameledir. Türk milleti mazlumların yanındadır. Türk olmak diğer bütün hasletlerin ve diğer değerlerin yanında düşene vurmak için bekleyen odakların karşısında dik duruş demektir.
"DEMOGRAFİK İSTİKBALİMİZİ DÜŞÜNMELİYİZ"
Düzensiz göç ve sığınmacı sorununu soğukkanlı şekilde kavramanın ötesinde, stratejik akılla analiz etmek, tedbir geliştirmek mecburiyetiyiz. Demografimizi, istiklalimizi düşünmek zorundayız. Anadolu coğrafyasının en az 100 yıl, 500 yıl sonraki nüfus yapısının nasıl olacağını, muhtemel risklerin nesnel boyutunun muhasebesini yapmak zorundayız. Gecikemeyiz, geride kalamayız, atalete düşemeyiz, ağırdan alamayız.