Milli Eğitim Bakanlığı eliyle işçiliğe teşvik edilen çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle ocak ayından itibaren bu konuya hız veren bakanlığın yönlendirmeleriyle mesleki eğitim merkezlerinde (MESEM) ‘eğitim alan’ öğrenci sayısı 900 bini buldu. MEB’in açıklamasına göre bu sayı ocak ayında 159 bindi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri eliyle teşvik edilen MESEM’ler her ne kadar adları eğitim merkezi olsa da çocukları okuldan uzaklaştıran kurumlar. Buralara kaydolan öğrenciler sadece 1 gün okula gidiyor. Haftanın 4 günü ise işletmelerde çalıştırılıyor. Buna karşın mezunlar “Ustalık Belgesi” ile “Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi diploması” alıyorlar. Üstelik burada çalıştırılan öğrencilerden 9, 10 ve 11’inci sınıflarda olanlara asgari ücretin sadece yüzde 30’u, 12’nci sınıfta olanlara ise sadece yüzde 50’si veriliyor.
BirGün'e konuşan eğitimci Özgür Bozdoğan bunun bir MEB politikası olduğunu söyledi. Bozdoğan şunları aktardı: “Öncelikle bu MESEM adı verilerek eski çıraklık okullarının değişik bir biçimde yeniden sunulması ve öğrencilerin buralara yönlendirilmesi resmi bir politika. Bu politikanın özü de çocukları örgün eğitim içinde tutmak yerine sermayeye ucuz işgücü sağlamak. Meslek liselerinin kendisi bile tartışma konusuyken öğrencilerin MESEM’e yönlendirilmesi, bunun kampanya halinde sürdürülmesi ve 2022 sonu için 1 milyon çırak hedeflenmesi MEB’in eğitim gibi kamusal bir hizmeti piyasaya devretmesinin sonucu. Burada sistematik bir yönelim var. Özellikle açık lisede okuyan öğrenci sayısının 1,5 milyonu aşması, MESEM’deki öğrenci sayısının 1 milyona yaklaşması MEB’in çocukları okul yerine başka yerlere yönlendirmesi anlamına geliyor. Okul sadece ders görülen bir bina değil. Aynı zamanda öğrencilerin sosyalleştiği, bilişsel ve kişisel gelişiminin de sağlandığı bir alan. Çocuğu bu alandan uzaklaştırınca yaşamdan da koparıyorsunuz. Çocuklar bu şekliyle geleceksiz bir hale geliyor.”
Açık liseye geçen öğrenci sayısına da dikkat çeken Bozdoğan şöyle devam etti: “Bu tarihsel bir hata. Bakanlar ya da yöneticiler değişse de bu politika devam ediyor. Özellikle lise seviyesinde daha az sayıda öğrenciyle eğitim yapmak istiyorlar. Çocukların önemli bir bölümünün MESEM’ler ya da meslek liseleri aracılığıyla piyasaya ara eleman yetiştirilmesi bu yönelimin ana hedefi. Buradaki temel mesele tüm öğrencilerin eşit eğitim hakkı varken büyük bir bölümü bu politika nedeniyle bu hakkı kullanamıyor. Bu yeni yönelim piyasanın gereksinimlerini karşılıyor ama öğrencinin gereksinimini karşılamıyor.”