BIST 100 9.934 DOLAR 34,11 EURO 38,13 ALTIN 2.872,45
23° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Merkez Bankası merakla beklenen faiz kararını açıkladı

Merkez Bankası merakla beklenen faiz kararını açıkladı

Merkez Bankası'nın faiz kararı belli oldu. Merkez Bankası faizi sabit tuttu. Merkez Bankası politika faizini beklendiği üzere yüzde 8,25 seviyesinde sabit bıraktı. TCMB, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankalar için Türk lirası ve yabancı para zorunlu karşılık oranlarının artırılmasına karar verdi. Alınan bu kararlarla, piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk lirası ve 8,5 milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesi bekleniyor.

Merkez Bankası politika faizini beklendiği üzere yüzde 8,25 seviyesinde sabit bıraktı. Banka faizleri artırmazken örtülü faiz artışına devam edileceğinin de sinyallerini verdi. Merkez 7 Ağustos tarihinden bu yana piyasayı yüzde 8.25'in üzerinde fonluyor. Merkez Bankası'nın açıklamasına göre bankalardan çekilecek kredilerin koşullarının vatandaş için ağırlaşması beklenmiyor. Merkez bankalarının faiz kararları bankalara verilen borç paralar için önemli. Faiz ne kadar düşük olursa banka da o kadar uygun koşulla kredi verebiliyor. Merkez Bankaları da enflasyon endişesi ile faizleri piyasa koşulları ile dengede tutmaya çalışıyor.

7 Ağustos tarihinden bu yana repo ihalesi açmayarak faizleri yükselten Merkez Bankası piyasa beklentilerine paralel bir şekilde yüzde 8,25’lik politika faizine dokunmadı. Merkez Bankası tarafından bugün yapılan açıklamada küresel anlamda ekonomik toparlanmaya ilişkin seyrin belirsiz olduğu vurgulandı.

Merkez Bankası Türkiye ekonomisinde ise toparlanma işaretleri olduğunu vurgulayarak, “Son dönemde ticari kredilerde normalleşme eğilimi gözlenirken, bireysel krediler güçlü seyretmiştir. Ertelenmiş talebe ve salgın tedbirleri kapsamında uygulanan likidite ve kredi politikalarına bağlı olarak ithalatta gözlenen canlanmanın, bu politika tedbirlerinin kademeli olarak azaltılmasıyla dengelenmesi beklenmektedir.

Turizm gelirlerinde salgın hastalığa bağlı olarak gözlenen düşüşe rağmen seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle kısmi bir iyileşme başlamıştır. Mal ihracatındaki toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir” ifadelerini kullandı.

‘LİKİDİTE TEDBİRLERİ SÜRDÜRÜLECEK’

Merkez Bankası politika faizini sabit tutmasına rağmen likidite koşullarının sıkı tutulacağını ifade etti. Banka böylece piyasaya para verirken temkinli duruşun korunacağını vurguladı. Merkez açıklamasında, “Salgın dönemine özgü finansal düzenlemelerin kademeli olarak normalleştirilmesi ve son dönemde likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımlarının, makrofinansal istikrarı destekleyeceği değerlendirilmektedir.

Bununla birlikte, salgının ilerleyişine bağlı olarak iç ve dış talep koşullarının seyrine dair belirsizlikler önemini korumaktadır. Bu çerçevede Kurul politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar vermiştir” ifadesini kullandı.

‘PİYASADA BELİRSİZLİK YARATIYOR’

Uludağ Üniversitesi'nden Doç. Dr. Baki Demirel, Merkez Bankası'nın politika faizine dokunmayarak piyasadaki belirsizliği kuvvetlendirdiğini söyledi. Demirel, “Faizlerin değişmesini kimse beklemiyordu. Ortada bir faiz var mı o da tartışmalı” diyerek Merkez Bankası'nın piyasayı uzun süredir politika faizinden fonladığını fakat artık bu fonlama aracını bıraktığını söyledi.

Geçen günlerde yaşanan kur şokundan sonra Merkez Bankası'nın örtülü faiz artışına geçtiğini anlatan Demirel, “2018'den beri bir güven krizi var. Merkez Bankası eliyle güven sorunu yaşanıyor. Döviz ihtiyacı olan bir ülke için bu yaşanan çok doğru değil” diyor.

Özel bankaların kredi verme konusunda istekli olmadığını söyleyen Demirel, “Piyasada Merkez Bankası'nın hangi faizden borç vereceğine ilişkin her gün bir belirsizlik var. Bankalar buna nasıl tepki verecek? İthalatçı bunu nasıl fiyatlayacak? Fiyatlama davranışları bozuluyor. Banka müşterisine hangi fiyattan kredi verecek?” sorularını yöneltti.

‘İNSAN BEYNİ GÖRMEDİĞİ ŞEYDEN KORKAR’

Yeditepe Üniversitesi’nden Dr. Caner Özdurak Merkez Bankası’nın faiz artışı yaparak piyasaya güven vereceğini bunu yapmayarak belirsizlik ortamı yarattığını söyledi. Özdurak, “Gecelik borç verme oranlarının yüzde 9.75’te olduğu, kredi faizlerinin yükseldiği, karşılık oranlarının düşürüldüğü ve doların 7.29 seviyelerinde olduğu bir pozisyonda Merkez Bankasının yapacağı açıklamanın sadece kendi saygınlığına faydası olacaktı. İnsan beyni görmediği şeyden korkar. Bir arkadaşınızla konuşurken ellerinizi arkanızda saklarsanız bir süre sonra sizin ne dediğinize değil elinizde ne olduğuna odaklanır. TCMB de elini piyasalardan saklamaya son verip bir 100 baz puan artış yapsaydı kısa süreliğine de olsa güven vermiş olurdu. Ellerini göremediğimiz sürece piyasalar arkada ne saklandığından rahatsız olmaya devam edecek” diye konuştu.

TCMB tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Normalleşme süreci çerçevesinde, 18 Temmuz 2020 tarihinde açıklandığı üzere, yabancı para zorunlu karşılık oranları tüm bankalar için tüm yükümlülük türlerinde ve vade dilimlerinde 300 baz puan artırılmıştı.

Bu defa, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların yabancı para zorunlu karşılık oranlarının, tüm vade dilimlerinde geçerli olmak üzere, kıymetli maden depo hesapları için 700 baz puan, diğer tüm yabancı para yükümlülükleri için ise 200 baz puan artırılmasına karar verilmiştir.

Buna ek olarak, son dönemde Türk lirası likidite yönetimi kapsamında atılan adımlarla uyumlu olacak şekilde, reel kredi büyümesi koşullarını sağlayan bankaların Türk lirası zorunlu karşılık oranlarının 6 aya kadar vadeli tüm mevduat/katılım fonu yükümlülükleri ve 1 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için 200 baz puan, 3 yıla kadar vadeli diğer yükümlülükleri için ise 150 baz puan artırılmasına karar verilmiştir.

Alınan bu kararlarla, piyasadan yaklaşık 17 milyar Türk lirası ve 8,5 milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likiditenin çekilmesi beklenmektedir.

Böylece, 17 Mart 2020 tarihinden bu yana, yabancı para zorunlu karşılık oranlarında indirim yapılması ve reel kredi büyüme koşullarının bazı bankalarca ilk defa sağlanması nedeniyle piyasaya verilen toplam 17,7 milyar ABD doları karşılığı döviz ve altın cinsinden likidite, 18 Temmuz 2020 tarihinde yapılan değişiklik ve bu düzenleme ile birlikte normalleşme kapsamında geri çekilmiş olacaktır.

Söz konusu değişiklikler, tesisi 4 Eylül 2020 tarihinde başlayacak olan 21 Ağustos 2020 tarihli yükümlülük döneminden itibaren geçerli olacaktır. "

PPK sonrası yapılan değerlendirme ise şöyleydi:

"Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,25 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.

Küresel ekonomide, ülkelerin attığı normalleşme adımlarıyla üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma sinyalleri gözlenmekle beraber toparlanmaya ilişkin belirsizlikler yüksek seyretmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürmektedir.

Salgın hastalığın sermaye akımları, finansal koşullar, dış ticaret ve emtia fiyatları kanalıyla oluşturmakta olduğu küresel etkiler yakından takip edilmektedir.

İktisadi faaliyette kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte Mayıs ayında başlayan toparlanma güç kazanmaktadır. Salgın hastalığa bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması amacıyla yakın dönemde uygulamaya konulan parasal ve mali tedbirler, ekonominin üretim potansiyelini destekleyerek finansal istikrara ve iktisadi faaliyetteki toparlanma sürecine katkıda bulunmuştur. Son dönemde ticari kredilerde normalleşme eğilimi gözlenirken, bireysel krediler güçlü seyretmiştir.

Ertelenmiş talebe ve salgın tedbirleri kapsamında uygulanan likidite ve kredi politikalarına bağlı olarak ithalatta gözlenen canlanmanın, bu politika tedbirlerinin kademeli olarak azaltılmasıyla dengelenmesi beklenmektedir.

Turizm gelirlerinde salgın hastalığa bağlı olarak gözlenen düşüşe rağmen seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesiyle kısmi bir iyileşme başlamıştır. Mal ihracatındaki toparlanma, emtia fiyatlarının görece düşük seviyeleri ve reel kur düzeyi önümüzdeki dönemde cari işlemler dengesini destekleyecektir.

Salgına bağlı birim maliyet artışlarına ilave olarak döviz kuru ve kredilerde yaşanan gelişmeler talep yönlü dezenflasyonist etkileri sınırlamakta ve çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde yükseliş gözlenmektedir. Salgına bağlı tedbirlerle kısa vadede etkili olan arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinin devamıyla kademeli olarak ortadan kalkacağı öngörülmektedir.

"İÇ VE DIŞ TALEP KOŞULLARININ SEYRİNE DAİR BELİRSİZLİKLER ÖNEMİNİ KORUMAKTA"

Salgın dönemine özgü finansal düzenlemelerin kademeli olarak normalleştirilmesi ve son dönemde likidite yönetimi kapsamında atılan sıkılaştırma adımlarının, makrofinansal istikrarı destekleyeceği değerlendirilmektedir.

Bununla birlikte, salgının ilerleyişine bağlı olarak iç ve dış talep koşullarının seyrine dair belirsizlikler önemini korumaktadır. Bu çerçevede Kurul politika faizinin sabit tutulmasıyla birlikte likidite tedbirlerinin sürdürülmesine karar vermiştir.

Kurul, enflasyondaki düşüş sürecinin devamlılığının, ülke risk priminin gerilemesi, uzun vadeli faizlerin aşağı gelmesi ve ekonomideki toparlanmanın güç kazanması açısından büyük önem taşıdığını değerlendirmektedir. Enflasyondaki düşüşün hedeflenen patika ile uyumlu şekilde gerçekleşmesi için para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, parasal duruş ana eğilime dair göstergeler dikkate alınarak enflasyondaki düşüşün sürekliliğini sağlayacak şekilde belirlenecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.

Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır."