Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı iken AKP tarafından partisinden istifa ettirilen Melih Gökçek'in CNN TÜRK'te Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ı çıkması ve orada FETÖ ile ilgili itiraflarda bulunmasıyla ilgili çok çarpıcı bir iddia geldi. Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, "Bana göre, vesayet altından kurtulduğunda bağımsız mahkemelerde 'itirafçı' statüsü kazanarak hapisten kurtulma planının küçük parçasıdır." dedi.
Demireağ'ın, "Melih Gökçek itirafçı olmaya mı hazırlanıyor?" başlık yazısı şöyle:
1980 yılında Ankara-Demetevler'deki Merkez İş Hanı'nda "yumurtacılık" ile ticaret hayatına başlayan Melih Gökçek sanırım "Kandil gecesi" dünyaya gelmiş olmalı ki siyasette ilk elinden Turgut Özal tuttu. Bütün "dinbaz"lar gibi Gökçek de sürekli güçten, iktidardan yana olup ANAP otobüsüne binip, rüzgâr ile Keçiören Belediye Başkanı oldu. Özal'ın "Dört eğilimli kadrosu" gereğince denge oluşturmaya çalıştı. Uzun süredir MHP'nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten ve kamuoyunda "küfürbazlığı" ile bilinen birine bir süre "Özel Kalem Müdürlüğü" bile yaptı.
Keçiören gibi Ankara'nın güzide ilçesini tarikat ve cemaatlere özel imarlar, okul, kurs ve yurtlara arsa tahsis edip; kendince "muhafazakar" bir yer haline dönüştürmeye çalıştı. Foyası çabuk meydana çıktı. 1989 yılında ANAP'a Türkiye genelinde ders verildi. Belediyeler önemli ölçüde SHP'ye geçti. Hamza Kırmızı, Gökçek'in tahribatını onarmaya çalışırken koltuğunu 1995'de MHP'den seçilen Turgut Altınok'a devretti. 1991 seçimlerinde merhum Mesut Yılmaz'ın dışlaması ile gidip merhum Necmettin Erbakan'a sığınarak RP-MÇP-IDP ittifakı ile TBMM'ye girip milletvekili bile oldu. Fakat kesmedi vekillik.
Tadı damağında kalmıştı. Vekillikten önce Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü'nde bile gözü hep Keçiören'deydi. Çocuk Esirgeme'deki icraatlarını sevgili Murat Ağırel, "Parsel-Parsel"de girizgahını yazdı. Yazmaya da devam ediyor. Melih Gökçek, 1994 belediye seçimlerinde Erbakan'ın yükselen RP'sinden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Cumhuriyetin Başkenti Ankara'da tek adayda birleşemeyenler CHP'den, DSP'den SHP'den ayrı ayrı aday çıkarınca koltuk az bir farkla İstanbul'da Recep Tayyip Erdoğan'ın sıyrılması gibi Gökçek'e kaldı. Gökçek, ömür boyu Belediye Başkanı kalmak için, Özal'ın taktiği ile "Dört eğilimin temsilcileri" ve "Cemaat ve tarikatları" arkasına almaya, temsilcilerine özel imar alanları açıp, kooperatif arsaları dağıtmaya devam etti. Günün birinde kendisini yargılama ihtimali olan hâkim ve savcılar için de özel imarlı arsa tahsisleri yaptırmayı ihmal etmedi. Belediye şirketlerine ballı maaşlarla bazı yargı mensuplarının eşleri, oğulları, kızları, gelinleri ve damatlarına kadro verdi. FETÖ'nün ünlü dershane ve okullarına Türkiye'de en çok arsa, bina, tesis, tahsis eden Belediye Başkanı olarak tarihe geçen Gökçek, bunlarla da yetinmedi. FETÖ'nün üniversitelerine, hastanelerine arsalar tahsis etti. Ankara'nın gecekondu semtlerinde "dönüşüm" adına 30-40 katlı plazaları yine FETÖ'nün elemanlarına tahsis etti.
Camilerde sofra bezi serip üç-beş kuruş para toplayan FETÖ, milyar dolarlık rantı Gökçek dönemindeki imar rantlarından kazandı. Sadece Ankara Büyükşehir Belediyesinin Genel Sekreterliği başta olmak üzere, daire başkanlıklarını, genel müdürlüklerini, şirket yönetim kurulu üyeliklerini de bol kepçe verdi. FETÖ'nün amiral gemisi Zaman Gazetesi ve Samanyolu Televizyonuna özel imar ile arsalar tahsis etti. Sözde "Türkçe Olimpiyatları"nın baş finansörü idi. Çukurambar, Çayyolu, Ümitköy, Batıkent gibi gelişen semtlerde özel imar ile yaptırdığı inşaatların sahiplerinin çoğu şimdi firarda. 17-25 Aralık döneminde şirket hisselerinin devri ve satışlar mercek altına alınsa "FETÖ'nün ünlü Borsa"sı kabak gibi ortaya çıkar.
"Metal Yorgunluğu" gerekçesi ile görevden alınan Melih Gökçek'in AKP'nin kuruluş aşamasında yer almayarak DP ile oynadığını hatırlatmaya gerek duymuyorum. AKP'nin aldığı rüzgârı hissedip son dakikada "AKP otobüsüne binen Gökçek"ten Recep Tayyip Erdoğan'ın da memnuniyetsiz olduğunu bu işlere kafa yoran tüm kesimler bilir. Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki davaları, yüksek yargıda çözen Gökçek'e vefa borcunu fazlası ile ödeyen Erdoğan'dan son talebi "Kendisi ve ailesinin yargılanmama garantisi"ni alan Melih Gökçek'in Türkiye'yi şimdilik terk etmeyişinin sebebi bu. Lakin, AKP'nin de gidici olduğunu gören Gökçek, geçtiğimiz hafta CNN'de Ahmet Hakan'a, Genel Sekreteri dahil çok sayıda FETÖ'cü ile çalıştığını açıklaması, bana göre, vesayet altından kurtulduğunda bağımsız mahkemelerde "itirafçı" statüsü kazanarak hapisten kurtulma planının küçük parçasıdır.
Melih Gökçek'in ruhsatı olmadığı halde otel işletmelerine göz yumuşlarını da önümüzdeki yazıya bırakalım. Mesela Green Park rezaletini...