CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, tek tek adalet reformu için yapılması gerekenleri saydı, "Bizi susturmaya güçleri yetmez" dedi ve "Kurt kuzuya adil davranır buna inanırım ama bunların adalet getireceğine inanmam" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "CHP'li belediyelerin halka hizmet vermesini engellemeyeceksiniz. Vay sen neden Kanal İstanbul'a karşısın? Talimat veriyorlar afişleri kaldıracaksın... Neden kaldıralım? Yatırım yapacaksan; Çankırı, Yozgat, Tunceli orada duruyor. Kanal İstanbul devlet politikası oluyormuş... Çünkü bir kişinin kararı devlet sayılıyor. Şahsım devleti diyor ya... Yok kardeşim onu yemezler, başkaları, bekçilik yapanlar yer, CHP'liler yemez" dedi.
Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
5 kuruş para almadan, 1 cent dahi almadan Tank Palet Fabrikasını Katar Ordusu'na peşkeş çekenler asla milliyetçi olamazlar. Hiçbir milliyetçi, ülkücü buna evet demez. Ama Saraya bekçilik yapanlar evet diyebilirler.
Erdoğan ve Bahçeli'nin Kıbrıs ziyaretinde, Rauf Denktaş'ın mezarını ziyaret etmediklerin, Bülent Ecevit'in adını anmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ""Bir uçak Recep Tayyip Erdoğan için, devasa bir uçak. Bir başka uçak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli için. Bir başka uçak bakanlar ve heyet için. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu için başka bir uçak. İki uçak da korumalar için" bilgisini verdi.
Erdoğan'a göndemerde bulunan Kılıçdaroğlu elini kürsüye vurarak, "kimse bizi mal varlığımız ile tehdit edemez" dedi.
Kılıçdaroğlu ekonomi ile ilgili şunları söyledi:
Ekonomik bir buhran var, bunun en kısa sürede çözülmesi gerekiyor. İktidar milletvekilleri sahaya çıkamıyor, protesto ediliyorlar. Millet perişan halde, Saraydakiler bunları duymuyor.
Yandaşlar ve tefeciler için ekonomi PİK yaptı; çiftçi, memur, emekli için de ekonomi DİP yaptı. İşsizlikte Cumhuriyet tarihinin rekoru kırıldı. : Yozgat'ın kokulu mercimeği varken biz mercimeği mercimek üretmeyen Bosna Hersek'ten alıyoruz. Sen hala gidip oy veriyorsan açlığı ve yoksulluğu hak ediyorsun kardeşim. Sen Saray'da yaşayanları savunuyorsan ahlaki bir sorunumuz var demektir. AKP çiftçilerin oyunu çantada keklik zannediyor.
Merkez Bankası'nın kasası tam takır... Gırtlağa kadar borç var.
Berat Albayrak'ın istifası ile ilgili Hataylı bir esnafın sözlerini hatırlatan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Ayak kokuyor kardeşim çorabı değiştirsen ne olur" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Ciddi bir sorun var. Sorun hissediliyor mu, Türkiye çapında hissediliyor. Sorunu çözecek olan kim? Siyaset kurumu. Soruna talip olacak olan kim? İktidarı yönetenler. Peki yöneten görevini yapmıyorsa, o zaman biz devreye giriyoruz.
Ekonomik bir buhran var, hukuk buhranı var. Çözülmesi mi gerekiyor, çözülmesi gerekiyor. Kim çözecek? Siyaset kurumu çözecek.
Her ortamda şunu söyledik. Eğer ekonomide veya hukukta bir sorunu çözecekseniz ve o çözüm milletin hayrına olacaksa CHP olarak biz Meclis'te elimizi kaldıracağız ve evet diyeceğiz, engellemeyeceğiz. Fakat ısrarla sadece söylemde kalan sözler var. Gerçeğe dönüşmüyor. Yasaya dönüşmüyor. Herkes beklenti içinde nasıl çözülecek diye.
Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Çözecek irade de vardır, kapasite, birikim ve liyakat de vardır. Ama bir kişi ben her şeyi çözerim, benim çözmem lazım diyorsa olmaz. Bir devlet aile şirketi gibi yönetilemez. Devleti yönetmek için bilgiye, birikime, liyakate ihtiyacınız var. Devleti yönetenlerin bir sorumluluk anlayışı olması lazım. Devleti yönetenler vatandaşlar arasında ayrım yapmazlar. Ayrım yaptıkları andan itibaren bölücülük yapmış olurlar.
Geçen hafta 81 ile giden milletvekillerimizin kobi raporlarını dile getirdim, çözümleri ifade ettim. Neden çözümleri ifade ediyoruz? İktidar sahaya çıkamıyor. İktidar konuşamıyor. Çünkü hepsi protesto ediliyor. O zaman görev bize düşüyor.
Bir ekonomi masası kurduk. Ekonomi masasında görev alan milletvekillerimiz ve milletvekili olmayan arkadaşlarımızı görevlendirdik. Bu kez gideceksiniz, her ile gideceksiniz. Sorun yaşayan faktörlerle birebir görüşeceksiniz ve sorunları nasıl çözeceğimizi yetkin birer kişi olarak anlatacaksınız. Öyle anlatacaksınız ki ülkenin sorunlarına sahip, ülkenin bütün sorunlarını analiz eden bir şekilde anlatacaksınız.
"BU SORUNLARI ÇÖZECEK EN GÜÇLÜ AKTÖR BİZİZ"
Bu sorunları çözecek en güçlü aktör biziz. 83 milyona söylüyorum; Türkiye'nin sorunlarını çözecek en güçlü aktör Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum.
Çünkü iktidar çözemiyor. Sorunların altına yığılıp kaldılar. Bizim çözme konusunda bilgimiz var birikimimiz var. Hiç kimse bizi mal varlığımızla tehdit edemez. Demokrasiyse demokrasi. Sonuna kadar. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimden kadar, en yaşlımıza kadar sorunlarını çözmeye kararlıyız.
Gerçekten millet perişan halde. Saraylarda oturanlar bu gerçeği göremiyorlar. Görmek istemiyorlar. Duymak istemiyorlar. Pempe hayaller peşindeler. Biz gerçeği anlatmaya devam edeceğiz.
Daha 15 gün önce ekonomi pik yapıyor diyenler, 15 gün sonra millete acı reçeteyi vereceğiz diyenler bunlar değil mi? 10 milyon 287 bin işsizimiz var. Cumhuriyet tarihinde işsizlik rekorunu kırdık. İşsizlik sigortasından para alanlar 225 bin kişi. Merkez bankasında dolar, rezerv eksi 54 milyon dolar. Para yok yani. Bir de borçlanmışız. İnsan da biraz vicdan, ahlak, erdem olur ya. Vatandaşa bari doğruları söyleyin.
Anket yapılmış soru şöyle; "100 bin TL'niz olsa, döviz olarak mı, TL olarak mı tutarsınız?" Seçmenin 55.9'u döviz olarak tutarım demiş. Döviz olarak tutarım diyenlerin AK Parti seçmenin yüzde 32'si, MHP seçmeninin yüzde 41'i dolar olarak tutarım demiş.
SARAYLARDA OTURANLARI SAVUNUYORSANIZ AHLAKİ BİR SORUNUMUZ VAR
Biz mercimeği, mercimek üretmeyen bir ülke Bosna Hersek'ten alıyoruz. Çiftçi bunu hak ediyor mu? Oy veriyorsa hak ediyor. Çok açık ve net söylüyorum. Hala kalkıp 5 kişiye dünyanın parasını verirsin, sesini çıkarmazsın. Senin mercimeğinle değil de, mercimek üretmeyen bir ülkeden mercimek ithal ediyor ve sen sesini çıkarmıyorsan sen açlığı ve yoksulluğu hak ediyorsun kardeşim. Ben senin hakkını savunuyorum. Senin çocuklarının hakkını savunuyorum. Sen saraylarda yaşayan kişileri savunuyorsan bir sorunumuz var demektir. Ahlaki bir sorunumuz var demektir. Herkesin bu bağlamda iyi düşünmesi lazım. Bütün çiftçilerin oylarını AK Parti çantada keklik olarak görüyor.
Uşak bizim en güzel illerimizden bir tanesi. Deri sanayiinde gelişmiş. 260 farklı işletme var. 3 bin 200 civarında işçi var. Türkiye'de hayvan derisinin yüzde 65'i Uşak'ta işleniyor ve ihraç ediliyor. Ülkeye bu insanlar döviz getiriyorlar. Üretici diyor ki ben deriyi işliyorum ihracat yapıyorum. Efendim tuttular vergi ödeyeceksiniz diyorlar. Büyük itirazlardan sonra yüzde 40'ı yüzde 20'ye indirdiler. Kaldırın kardeşim ya dövize ihtiyacımız var.
Ekonomide reform yapacağız diyor Sayın Erdoğan. Gerekirse acı reçeteyi milletin önüne koyacağız diyor. Soru şu: 18 yıldır ne yaptın arkadaş? Ne oldu da 18 yılın sonunda milletin önüne acı reçeteyi koyuyorsun? Ne istediysen yaptın kardeşim. El kaldır deyince blok halde el kaldırıyorlar. Hiçkimse çıkıp sana "bu yanlıştır" deme cesaretine bile sahip değil. O zaman 18 yılda ne istediysen yaptın kardeşim. Sarayda israfa devam ediyor.
"AYRANI YOK İÇMEYE..."
AK Partili kardeşlerimin dikkatle dinlemesini isterim. Sayın Bahçeli'yle beraber Kıbrıs'a gittiler. Ama nasıl gittiler? Biz oraya piknik yapmaya gideceğiz dediler. Devletin itibarına bakar mısınız? Onlar Cumhuriyet bayramı kutluyor, beyler Maraş'ta piknik yapmaya gidiyor. Bir uçak Erdoğan için, bir başka uçak Bahçeli için, bir başka uçak bakanlar ve heyetler için, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu için ayrı bir uçak, iki uçak da korumalar... "Ayranı yok içmeye" diye bir atasözü var ya bizde...
Bunu yaparken bu ülkede konteynerlerden beslenen milyonlar hiç aklınıza gelmiyor mu sizin ya? Ya sizde vicdan, ahlak var mı? Adalet duygusu var mı? Ekonomi anlayışı var mı? Nedir bu savurganlık. Bütün dünyaya alay malzemesi oldunuz. Gittiler oraya Rauf Denktaş'ın mezarını ziyaret etmediler. Sen oraya pikniğe gidiyorsan unutma, onu sana sağlayan kişi Bülent Ecevit'tir. Ecevit'in adını ağzına almıyor, alamaz. İyi ki almıyor. Milliyetçilik nedir deseniz, yerliyiz ve milliyiz diyecekler.
Ekonomide reform yapacağız. Ne demek bu? Tefecilere selam göndermek. Zamları yapacağız millet önceden hazırlıklı olsun demek. Erdoğan, "faizin en azından enflasyon seviyesinde tutulma mecburiyeti bu konuda mücadelemizi zora sokuyor" diyor. Ya arkadaş sen demiyor muydun faiz düşerse enflasyon düşer, faiz düşerse dolar düşer, faiz düşerse fiyatlar düşer diyen sen değil miydin? Londra'daki bir avuç tefecinin önünde diz çökmek demektir bu. Bunu yapacaksınız siz.
DOĞALGAZ ALIMINI DA İHALE KANUNU DIŞINDA ÇIKARIYORLAR
"Dünyanın bütün nehirleri adalete susamış bir insanın susuzluğunu gidermeye yetmez..." sözü ne kadar anlamlı. Adalet için tarihin en uzun yürüyüşünü yaptık CHP olarak. Aynı zamanda adalet kelimesi olmayan dünyada hiçbir anayasa yoktur. 18 yılda zulme uğrayan milyonlar oldu. KHK'larla binlerce kişi bir gecede işinden oldu. Sivil ölüme mahkum edildi. Pazarda tezgahtarlık yapmak istediler ona izin vermediler. Ve çıktı konuştular "ağaç kökü yesinler" dediler. Kozmik odayı terör örgütüne açtılar. Dünyada örneği yoktur ama bizde oldu.
Hukukta reform yapma konusunda Erdoğan ne kadar samimi? Adalet kurumuna güven kalmadığını o da görüyor. Adalet kurumunda çalışıp adalet dağıtan hakimler de görüyor. Onlar da ifade ediyorlar zaten. Hakimlerin savcıların belli odaklardan talimat almadan karar vermedikleri o da biliyor, biz de biliyoruz, dünya da biliyor. Adalet Bakanı o da konuşmuş, "bırakın adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun". Günaydın beyefendi. Bu konuda adım atacak kim, sizsiniz kardeşim.
Anayasa mahkemesi kararlarını uygulamayarak devlet krizine yol açan yargıçları ne yapacaksınız? Birisini terfi ettiler, yargıtay üyesi yaptılar. O da dahil. Eğer sen hukukta reform yapacağım diye samimiysen. Bu iki hakim için gerekeni yapacaksın.
"CUMHURİYET GAZETESİ'NE YAPILAN HAKSIZ MUAMELEYİ DERHAL DURDURACAKSIN"
Basın özgürlüğü konusunda basın ilan kurumu ciddi bir tehdit unsuru. Beğenmediği haberler dolayısıyla gazetelere "sana ilan göndermeyeceğim" diyor. Cumhuriyet Gazetesi basın ilan kurumunun zulmüne uğradı. Niçin? Fahrettin Altun'un boğazda yaptığı inşaat dolayısıyla. Fahrettin Altun bu inşaatı yaptı mı, yaptı. İzin aldı mı, almadı. İnşaatı sonra kendisi yıktı mı, yıktı. Cumhuriyet Gazetesi bunu haber yaptı mı? Yaptı. Şimdi bu doğru haber yaptığı için ceza alıyor. Hukukta reform yapacağız diyenlere seslenmek isterim; ne zamandan beri doğru haberler ceza konusu olmaya başladı. Sen hukukta reform yapacağız diyorsan Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan haksız muameleyi derhal durduracaksın.
RTÜK tam bir baş belası. Havuz medyası her türlü şeyi yazar tık yok. Özgür medyada bütün gözü. Acaba bir yerden bir şey bulup bunlara ceza yazabilir miyim, ekranlarını karartabilir miyim? RTÜK bundan vazgeçecek mi?
Şu kürsüden yaptığımız konuşmaları suç sayıp hakkımızda fezleke düzenleyen savcılar. Bunlar için fezleke düzenlenmez. Pek çok yargı kararı da var. Muhbir milletvekilleri bu kürsülerden yaptığımız konuşmaları şikayet ediyor. Savcı derhal fezleke düzenleyip gönderiyor. Bahçeli'ye bazı sözlerim var. Bahçeli'ye bekçilik görevi verilmiş. Demokrasi varsa bu ülkede, kırıntısı kaldıysa bütün siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ben demiyorum anayasa diyor.
CHP'nin bir özelliği var. Biz bütün siyasi partilerle görüşen tek partiyiz çünkü bir demokrasiyi savunuyoruz.