Erzurum'un Merkez Palandöken ilçesindeki Hacı Bahattin Evgi Diyanet Erkek Yatılı Kur'an Kursu'nda kalan M.K., ailesine yurtta belletmen olarak görev yapan Hakan Aslankafa'nın kendisini tehdit edip, cinsel istismarda bulunduğunu söyledi. Bunun üzerine aile, 2 Aralık 2021 tarihinde Aslankafa hakkında suç duyurusunda bulundu. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, Hakan Aslankafa'yı gözaltına aldı. Pedagog eşliğinde M.K.'nin ifadesine başvuruldu. Emniyetteki ifadesinde suçlamaları reddeden Aslankafa, bir gün sonra sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Olayın ardından genişletilen soruşturma kapsamında kursta kalan ve yaşları 10 ila 12 arasında değişen 13 çocuğun ise işkenceye maruz kaldığı ortaya çıktı.
Çocuklar tek tek alınan ifadelerinde şiddete maruz kaldıklarını ve hizmetli U.G.'nin kendilerini 'Haydar' ismini verdiği sopa ile dövdüğünü belirtti. DHA'nın haberine göre çocuk mağdurlardan U.B., 1,5 yıldan beri Hacı Bahattin Evgi Yatılı Kur'an Kursu'nda öğrenci olduğunu, kendisine ve arkadaşlarına kötü davranıldığını ve arada dövüldüklerini belirtti. N.K. ve U.G.'den şikayetçi olduğunu belirten U.B., "Yurt müdürü N.K. ders veremeyince tekme tokat beni ve arkadaşlarımı dövdü. Sonra 'Haydar' isimli sopayla sırtıma vurdu. 'Neden vuruyorsunuz' dediğimde, 'Kes sesini, sus ulan sana mı soracam' dedi. Bu dayak sonucu canım çok yandı. Bu olayı aileme anlattığında hoca bir daha yapmayacağına dair söz verdi ancak her seferinde bizi dövmeye devam etti. N.K. beni yaklaşık 20 kez dövdü. Uzun tırnakları ile kulağımı defalarca çekti. Kulak ve kolumda morarmalar oldu. Ayağındaki terlikle de vurdu. Bir gün bağdaş kurup oturduğum sırada 'la mal düz otursana, konuşmasana' dedi ve kulaklarımı çekip, kafamı iterken sıraya çarptım. Ağladığım için kafamı masaya vurdu. Nefessiz kaldım. Sırtım ve kulaklarım bu dayaktan sora çok feci şekilde morardı" diye konuştu.
İDDİALARI KABUL ETMEDİLER
Şiddet gören tüm çocuklar benzer ifadeler kullandı. Olaydan hemen sonra açığa alınan ve tutuksuz yargılanan şüpheli N. K., suçlamaları kabul etmeyerek, kendisinin hassas bir şekilde işine vakıf olmaya çalıştığı, hafızlığın çok zor bir meslek olduğu, öğrenmesinin çocukluktan başladığı, eğitimin şekli olarak zorlu olduğu için çocukların sıkılmış olabileceklerini belirtti. N.K., "Bazı öğrenci velileri çocuklarının okulda şiddet gördüğüne dair kendisini aradıkları iddiasıyla ilgili olarak hiçbir velinin kendisini aramadığını, diğer çalışan U. G. ile ilgili şikayetlerin kendisine bildirildiğinde şikayet konusu olaylar ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapmadığı iddiasını kabul etmiyorum. Çocuklar ve veliler tarafından iftira atılıyor" dedi.
Şüpheli U.G, kursta hizmetli olarak çalıştığını görev tanımının belli olduğunu, neden çocuklar tarafından kendisi hakkında böyle iddialarda bulunulduğunu bilmediğini belirtti. U.G., çocuklar için elinden geleni yaparak yardımcı olmaya çalıştığını, onlara şiddet uygulamadığını en fazla sesli olarak ikaz ettiğini, söylenildiği gibi eğitim öğretim verme yetkisi olmadığını ancak yaklaşık 2 ay kadar hafta sonu pazar günleri nöbet tuttuğunu, hakkındaki suçlamayı ise kesinlikle kabul etmediğini belirtti.
İDDİANAMEYİ BİRİNCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ KABUL ETTİ
Kuran kursundaki şiddet ve işkence olayı ile ilgili olarak savcının hazırladığı 11 sayfalık iddianameyi Erzurum 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi kabul etti. Savcı her iki görevlinin cezalandırılmasını isteyerek şu görüşlerde bulundu:
Şüpheli N.K. açısından mağdur çocukların ayrı ayrı alınan beyanlarında görüleceği üzere, mağdur çocukların anlatımlarının samimi olduğu olay, yer, zaman, tarih anlatımlarının birbiriyle uyumlu olduğu, şüphelinin mağdurlara sistematik şekilde takunya terlik, sopa tekme, tokat atma şeklinde şiddet uyguladığı, hatta anlatımlarda mağdur çocuklarının bazılarının şiddetli dayak sonucunda vücutlarında morarmalar olduğu, sürekli salakhana, mal ... şeklinde cümleler kullandığı, bazı şikayetçi öğrencisi velisi beyanlarında çocuklara ailelerine kursta olup bitenlerden kesinlikle bahsedilmeyeceği şeklinde tembihte bulunarak çocukların şüpheli tarafından korkutulduğu, bu nedenle çocukların kursta yaşadıkları şiddeti anlatamadıkları, yine bazı şikayetçi beyanlarında çocukların kursta olanları ailelerine anlatmalarına rağmen olayın şüpheli tarafından inkar edildiği, bu nedenle şüphelinin çocuklara karşı ayrı ayrı olmak üzere Çocuğa, Kendini Savunamayacak Kişiye veya Gebe Kadına İşkence Yapma suçunu işlediği, Şüpheli U.G., açısından da mağdur çocukların ayrı ayrı alınan beyanlarında görüleceği üzere mağdur çocukların anlatımlarının samimi olduğu olay, yer, zaman, tarih anlatımlarının uyumlu olduğu, şüphelinin gerek sopa, gerek yüzük, gerek tekme tokat şeklinde mağdurlara sistematik şekilde şiddet uyguladığı, işkence yapma suçunu islediği anlaşılmakta.
İddianamede şüphelilerin yargılamalarının mahkeme nezdinde yapılarak; yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince cezalandırılmalarına, kasten islenmiş suç nedeni ile TCK 53 maddesi gereğince belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaları talep edildi. Buna göre, her iki görevli hakkında 13 çocuk için ayrı ayrı 8 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.