CHP Milletvekili Gürsel Tekin, "AKP Türkiye’yi bir enkaza çevirdi. Her gün enkaz büyüyor. Kaybettiğimiz her saniye Türkiye’ye yeni faturalar yaratıyor. Çözüm millettir, sandıktır, halkın yeniden iktidara gelmesidir" diyerek krizden çıkış yolunu gösterdi.
SORU: Sayın Tekin, sürekli sahada olan bir milletvekili olarak yaşanan krizi en iyi gören insanlardan birisiniz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu krizin aşılmasına yönelik çözüm önerisi nedir?
GÜRSEL TEKİN: Karşı karşıya olduğumuz kriz boyutu, derinliği ve yapısı itibariyle tarihte daha önce yaşadığımız krizlerden farklı. Bu kriz bir finans piyasası krizi değil. Bu kriz kötü yönetim nedeniyle oluşan bir kriz. 2014 yılından itibaren başlayan tek adam sevdası Türkiye’nin siyasi risklerini arttırdı. Aynı dönemde merkezi yönetim harcamaları da bütçede kara delik oluşturan ve doğrudan yandaşlara verilen projeler nedeniyle arttı. Türkiye ciddi bir borçlanma ihtiyacı içerisine girdi. Dünyada parasal politikaların sıkılaşması nedeniyle borç maliyeti arttı, borç vadesi kısaldı. Nihayetinde hükümet vergileri arttırarak ve yüksek faizle borçlanarak delikleri kapatma yoluna gitti. Ancak artan maliyetler Türk Lirası’nın değerini düşürdü, yaşanan kur krizi ile iç piyasada talep daralması yaşandı ve nihayetinde üretim düştü, işsizlik arttı. Halk yoğun bir şekilde krediler eliyle borçlandırıldığı için işsizlik artışı sosyal bir krize dönüştü. Bugün bu safhanın başlangıcındayız.
Yapılması gereken nedir? Yapılması gereken işe baştan başlamaktır. Türkiye erken seçime gitmeli. Tek gündemi demokratikleşme ve reform olan bir hükümet iş başına gelmeli. Adalet sistemi düzeltilmeli. Türkiye yeniden yatırım alabilir bir ülke haline gelmeli. Adil rekabet ortamı sağlanmalı. Temel hak ve özgürlükler etkin bir şekilde korunmalı. Meclis sistemde çok daha merkezi bir konuma gelmeli. Her alanda yapısal ve uzun vadeli reformlara ihtiyacımız var. AKP Türkiye’yi bir enkaza çevirdi. Her gün enkaz büyüyor. Kaybettiğimiz her saniye Türkiye’ye yeni faturalar yaratıyor. Çözüm millettir, sandıktır, halkın yeniden iktidara gelmesidir.
SORU: İşsizlik oranları çok yüksek ancak siyasetin gündemine yeteri kadar gelmiyor.Neden?
GÜRSEL TEKİN: Muhalefet bu konuyu etkin bir şekilde gündemde tutmaya çalışıyor. Ben sayısız defa bu konuda açıklamada bulundum. Partimizin Genel Başkan Yardımcıları ve genel olarak muhalefetin tamamı bu konuyu çok ciddi şekilde işliyor. Ancak hükümet baskısı ve tekeli altındaki basın ortamı bu seslerin kamuoyuyla buluşmasını engelliyor. AKP cambaza bak oyunlarıyla, sanal gündem üreterek vatandaşın gündemini baskı altına almaya çalışıyor. Halbuki ne yapsalar boş. İşsiz insan işsizliğini bilir. Yatağa aç giren aç olduğunu bilir. Hesabını da keser. Hükümet işsizlik konusunu gündemden düşürmeye çalıştıkça halkla bağlantısı kopuyor. Yarın bu yaptıklarının hesabı sandıkta ağır bir şekilde kendilerinden sorulacak.
SORU: Yoksulluk da gündemin önemli bir maddesi. Ne düşünüyorsunuz?
GÜRSEL TEKİN: Bakın ben geçen hafta Ankara’da mezata gittim. Yediemin otoparkını gezdim. Büyük dramlar var. Sadece Ankara’da her gün 50 araç haczediliyor. 21 milyon icra dosyası var. Milletin malı, mülkü mezatta yok pahasına satılıyor, parasızlıktan alıcı bile çıkmıyor. Vatandaş 75 kuruşluk çayı taksitle ödeyecek hale gelmiş durumda. 16 milyon 800 bin vatandaşımız yardıma muhtaç yaşıyor. Diğer tarafta AKP vergi indirimleri yapıyor, yandaşlara ballı ihaleler dağıtıyor, kendi zümresini korumak için kamu kaynaklarını har vurup harman savuruyor. Bu adaletsiz düzen yıkılmak zorundadır. Türkiye’de bir tane yoksul varsa, yatağa aç giren bir çocuk varsa onun sorumlusu hükümettir. Türkiye kendisini açlığa, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum eden bu hükümetten hesabını sormak zorundadır.
SORU: Sn. Erdoğan ve Davutoğlu’nun karşılıklı açıklamaları çok konuşuldu. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
GÜRSEL TEKİN: Erdoğan göreve gelirken “saksı gibi Cumhurbaşkanı olmayacağım” demişti. Bu arazi 2015 yılında Şehir Üniversitesi’ne devredildi. Kendisinin haberi yok muymuş? Saksı gibi durmuş mu? TMMOB bu devre karşı dava açtı, hukuk mücadelesi başlattı. O zaman Erdoğan’ın hiç sesini duymadık. Şimdi siyasi sebeplerle bu konuyu gündeme getirmesi sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bir dolandırıcılık varsa, o dolandırıcılığı zamanında engellemesi gereken Erdoğan’dır. Görevini ihmal etmiştir. Ben Sayın Davutoğlu’nun söylediklerine katılıyorum. Bütün kamu görevlileri çıksınlar, malvarlıklarının hesabını versinler. Biz bu konuda bir yasa teklifi vermiştik. Sayın Davutoğlu ona imza atmamıştı. Şimdi bu noktaya gelmesini de ayrıca olumlu karşılıyorum. Zaman geçiyor, insanlar doğru noktaya geliyor.