BIST 100 9.976 DOLAR 34,05 EURO 38,05 ALTIN 2.832,35
19° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Koronavirüs salgınının zirve yaptığı İstanbul'daki yoğun bakım servislerinde neler yaşanıyor?

Koronavirüs salgınının zirve yaptığı İstanbul'daki yoğun bakım servislerinde neler yaşanıyor?

Türkiye ve dünyanın gündeminde yer alan Covid-19 salgını sürecinde en önemli hayat mücadelesinin verildiği pandemi hastanelerinden biri olan Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Yoğun Bakım Servisi'ne ANKA ekibi girdi.

ANKA'dan Edda Sönmez'in haberine göre; Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Başhekii Doç. Dr. Nurettin Yiyit, İstanbul’da artan koronavirüs hasta sayılarının ardından yoğun bakım servisiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Yiyit, “Ülkemizin radyolojik altyapısının çok güçlü olması bu süreçte bizi çok rahatlattı. Tanı koyma konusunda hızlandırdı ve tedaviye daha çabuk başlamamıza vesile oldu. Bazen ağır, düşkün hastalarımız oluyor onların yanına refakatine birini alabiliyoruz. Ayrıca yoğun bakımda 4 kişilik sosyal destek ekibimiz var" dedi.

Pandemi sürecinde doğan ihtiyaç üzerine İstanbul'da 45 günde yapılan iki hastaneden biri olan Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi'nin Yoğun Bakım Ünitesi, koronavirüsle mücadelede, hayatla ölüm arasındaki savaşın verildiği kritik noktalardan biri. ANKA ekibi, Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesindeydi. Sağlık çalışanlarının olağanüstü çabasına tanıklık etti.

Hastanenin 4 Yoğun Bakım Ünitesi'nde 200 personel çalışıyor. 2 hastaya 1 hemşire bakıyor. 18'li,18'li 36 sayılı Yoğun Bakım Servisi'nin hepsi dolmuş ve hastaların entübe edilmiş durumda. Yani solunum desteğiyle nefes alabiliyorlar.

Prof. Dr. Feriha Öz Acil Durum Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Nurettin Yiyit, İstanbul’da artan koronavirüs hasta sayılarının ardından yoğun bakım servisi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

“HASTANE TAM TEŞEKKÜLLÜ”

Hastanenin 45 gün gibi kısa bir sürede yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Yiyit, şunları söyledi: “Bir tane Anadolu Yakası'nda bir tane de Avrupa Yakası'nda. İkisi de havaalanlarına yakın bir konumda konumlandırıldılar. Bu hastaneler 75 bin metrekarelik kapalı alana sahip. Morg gibi teknik destek alanlar da dahil toplam 125 bin metrekarelik bir alana kurulmuş durumda. Her iki hastanenin 350 kişilik lojmanı, onun ötesinde de 75 bin metrekarelik hizmet alanı var. Bu 75 bin metrekarelik alanda neler var? Öncelikle bir acil servis var. Tam teşekküllü acil servis, canlandırma odası, triyaj, muayene odalarının olduğu bir acil odasıyla başlıyor. Destek müşahede alanları, arkasında bunun güçlü bir radyoloji alanı var. Yani içinde emarlarımızın, tomografilerimizin, ultrasonlarımızın, hatta anjiyomuzun olduğu bir görüntüleme merkezimiz var. Hemen yanında şu an 4 tanesi aktif ama totalde 16 tane, hepsi laminer akımlı, yani her türlü cerrahinin yapılabileceği altyapıya sahip ameliyathaneler var. Daha da ötesini söylersek 1008 hasta yatağımız var ve hepsi negatif basınçlı. Hepsi izole edilmiş negatif basıncın yanında hepa filtresi olan odalar ve bu odaların hepsi de yoğun bakıma dönebilecek odalar.”

“HASTAYI VE SAĞLIK ÇALIŞANIMIZI KORUMANIN TEK YOLU BU”

Hastanenin bütün alanlarının izolasyonlu ve negatif basınçlı olarak düzenlendiğini belirten Prof. Dr. Yiyit, "Pandemi vesilesiyle, burada amaç hastayı izole etmek ve sağlık çalışanlarını korumak. Hasta odalarının her biri izole edilmiş olduğu için biz hasta odasına girerken hastaya özel giyiniyoruz. Hastanın yanından çıktığımızda ise kıyafetlerimizi çöpe atıyoruz. Tekrar kullanılabilir veya yıkanabilirse de biz temizlemeye gönderiyoruz. Her hastayı daha iyi korumanın yolu bu. Çünkü ne yapıyoruz? Hastanın virüsünü başka hastaya taşımamış, artı sağlık çalışanımızı da iyi korumuş oluyoruz ve onun da çalışma alanında daha rahat çalışmasını sağlıyoruz" dedi.

"HASTALARIMIZI VİRÜS YÜKÜNÜN DEVAMLI VAKUMLANDIĞI ODALARDA BEKLETİYORUZ"

Ortak alanlarda günlük kıyafetlerle çalıştıkmarı, hastanın yanına girerken özel kıyafetler giydikleri bilgisini veren Doç. Dr. Nurettin Yiyit, “Hemen acil servisin arkasındaki müşahede alanlarında, hastaların tetkik sonuçlarının çıkışını ve yatış ya da yoğun bakıma alınma gibi aşamalarına geçilmeden önce beklediği 36 adet tekli müşahede alanımız var. Bu alanlarda gözlemlemeleri tamamlıyoruz ya da bir kısmının tedavilerini burada tamamlayıp evlerine gönderiyoruz ama çoğunlukla buraya aldığımız hastalar yatıracağımız hastalar oluyor. Hastalarımızı bu süreçte tekli izole odalarda bekletiyoruz. Bunların hepsinin tekli olması, buranın bir pandemi hastanesi olması hasebiyle hastalarımıza toplu alanlarda değil, tekli, izole ve böyle negatif basınçlı, yani virüs yükünün devamlı vakumlandığı odalarda bekletiyoruz” diye konuştu.

Covid’le mücadelede ellerindeki en güçlü testin PCR testi olduğunu söyleyen Yiyit, radyolojinin gücünü ise mutlaka ifade etmek gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Yiyit, “Ülkemizin radyolojik altyapısının çok güçlü olması bu süreçte bizi çok rahatlattı. Tanı koyma konusunda hızlandırdı ve tedaviye daha çabuk başlamamıza vesile oldu. Tomografinin bize şöyle bir katkısı var: Covid ile uyumlu lezyonları çok hızlı tespit etmemize vesile oluyor. Ve bunu hızlıca yakaladığımızda test sonucunu beklemeden, özellikle ciddi bir akciğer tutulumu varsa hastayı yatırıp, ilaçlarına çok erken başlayabiliyoruz” ifadesini kullandı.

“AKCİĞERE ATILMIŞ PAMUK PARÇALARI GİBİ”

Bir hastanın örnek tomografi görüntülerini gösteren Doç. Dr. Nurettin Yiyit, şunları söyledi:

“Çok genç yaşta bir hastanın akciğer görüntüsünü yukarıdan aşağı doğru, kesitleri yavaş yavaş taradığımda karşımıza normal akciğer dokusu, ya da farklı olarak daha beyaz, bal peteği ya da buzlu cam görüntüleri görürüz. Özellikle buzlu cam görüntüleri bu hastalıkta çok tipik böyle akciğere atılmış pamuk parçaları gibi. Hastamız çok genç yaşta olmasına rağmen, iki tarafı da tutulmuş. Bu görüntüleri biz yakaladığımızda hemen diyoruz ki, evet bu hastada Covid ile uyumlu lezyonlar var hastanın testini beklemeden direkt tedavisine geçebiliyoruz. Hastayı hemen yatırabiliyoruz. Bu bize birincisi vakitten kazandırıyor, ikincisi ise hastanın ileri aşamaya geçmesini durdurmak ve ilerlemesini engellemek adına hızlı hareket etmemiz için inanılmaz bir kazanım. O anlamda radyolojik altyapımızın güçlü olması elimizdeki büyük silahlardan bir tanesi. Acillerinde tomografilerimizin olması ülke olarak bizi bu anlamda çok rahatlattı. Hastalarımıza tedavi başlama konusunda hızlanmamızda anahtar rol oldu diyebilirim” dedi.

"YOGUN BAKIMDA AĞIR-DÜŞKÜN HASTALARI REFAKATKI ALABİLİYORUZ"

Yoğun bakım hasta odası gezdiren Doç. Dr. Nurettin Yiyit, şunları dile getirdi:

“Hasta odalarının hepsi tek kişilik, 22 metrekarelik alana sahip. Hasta odalarımızın hepsinde refakatçi koltuğu, telefonu, buzdolabı, televizyonu yatağı standart. Bu odaların bir özelliği de bu odaların hepsinde hepa filtre var. Hepa filtreler ne işe yarıyor? Mikrobik olarak bütün ajanları süzüyor, bir de bu alanlar negatif basınçlı, yani ortamdaki hava devamlı sirküle ediliyor ve içerdeki hava bir şekilde dışarıya aktarılıyor. İçerideki virüs yükünü azaltıyor. Bu odaların her birinin kendine ait tuvalet ve banyosu var. Bu odaların hepsi bir kişiye özel. Bazen ağır, düşkün hastalarımız oluyor, onların yanına refakatine birini alabiliyoruz, tabii izolasy tedbirlerine uymak koşuluyla. Kendine yetebilen hastalarımız ise tek başlarına kalıyor. Odaların hepsinde internet, televizyon var. Televizyon, yaklaşık 10, bazen 14 günlük süreçte hastalarımızın sosyal anlamda en büyük destekçisi. Buzdolabı ve telefon var aynı şekilde. Hastalar cep telefonuyla yakınlarıyla görüşebiliyor. Kendi başına telefonla görüşme yapamayan hastalara destek oluyoruz. Onları görüntülü olarak aileleriyle görüştürüyoruz."

"YOĞUN BAKIM SERVİSLERİNDE 4 KİŞİLİK DESTEK EKİBİMİZ VAR"

Yoğun bakım hastalarına yardımcı olan 4 kişilik sosyal destek ekibinin bulunduğunu belirten Doç. Dr. Nurettin Yiyit; "Ekip, hastaları ziyaret ediyor. Sıkıntıları yerinde görüyor, hastaları dinliyor ve çözüm üretilmesine katkı veriyorlar. 432 tane tek kişilik son teknolojiye sahip ultra lüks yoğun bakım yatağımız var. Bu yoğun bakımdaki hastalar kamerayla, merkezi monitörden her an takip ediliyor. Bu da hasta güvenliği açısından olmazsa olmaz” diye konuştu.