6 Şubat tarihinde meydana gelen ve 11 ilde büyük yıkıma yol açan Kahramanmaraş merkezli depremlerin sosyolojik ve ekonomik yankıları devam ederken, tüm illerde depremle ilgili çalışmalar da hız kazandı.
Birçok ilde olduğu gibi Manisa'da depremle ilgili kapsamlı bir çalışma yapılarak kentin risk analizi çıkarıldı.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü tarafından hazırlanan ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Manisa Coğrafyası ve Depremsellik' başlıklı rapor yayımlandı.
Bölüm öğretim üyelerinin kollektif olarak hazırlamış oldukları raporda, Manisa coğrafyası ve fay hatlarının özellikleri, deprem geçmişi ile afet yönetimi hakkında bilgiler verildi.
Rapor; ‘Sayılarla Manisa', ‘Manisa coğrafyası, deprem nedir', Türkiye’de deprem, Manisa ve deprem', ‘Neden modern ve bütünleşik afet yönetimi' ve ‘Kaynakça' bölümlerinden oluşuyor.
“DEPREM BÖLGELERİ VE DEPREMDEN ETKİLENEBİLECEK NÜFUS ÖZELLİKLERİ ELE ALINDI”
Çalışmayı yapan komisyon üyelerinden Doç. Dr. Ferhat Arslan yayınlanan rapor ile ilgili açıklamada, Manisa'nın en genç volkanik saha içerisinde olduğunu ve depremlerin sıklıkla yaşanabileceğini ifade etti.
Doç. Dr. Ferhat Arslan yayınlanan rapor ile ilgili şunları söyledi:
-Batı Anadolu Fay Sistemi üzerinde yer alan ve ülkemizin en genç volkanik sahasına da sahip olan Manisa’da depremlerin sıklıkla yaşanması, bölgenin fiziki ve beşerî coğrafyasının birlikte ele alınarak bir depremsellik raporunun hazırlanmasını zorunlu kılıyor.
-Bugüne kadar hazırlanan deprem raporlarına bir ilave niteliğindeki bu raporda Manisa’nın coğrafyası bir bütün olarak ele alınarak olası deprem bölgeleri ve bu depremden etkilenebilecek nüfus özellikleri ele alınmaya çalışılmıştır.
-Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) kullanılarak hazırlanan jeoloji, arazi kullanımı, fay hatları ve nüfus haritaları ile görselleştirilen raporda, tarih boyunca Manisa’da olmuş depremler ve genel itibariyle da afet yönetimi hakkında bilgi verilerek bir ön araştırma raporu sunulması amaçlanmıştır.
-Çalışmanın temel motivasyonu; ilgili kurum, kuruluş ve araştırmacılara yapacakları çalışmalarda genel bir bilgilendirme sunmaktır.
7 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM ÜRETEBİLİR
MCBÜ tarafından yayınlanan ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Manisa Coğrafyası ve Depremsellik' başlıkla raporda Manisa'nın Batı Anadolu Fay Hattı'nın üzerinde olması nedeniyle depremlerden sıklıkla etkilendiğine dikkat çekildi.
Manisa'daki diri faylarla ilgili de bilgi verilen çalışmada kentteki fayın 15 ve 25 kilometre uzunlukta iki bölümden oluştuğu ve toplamda 40 kilometre uzunluğa sahip olduğu ifade edildi. Fayların deprem üretme potansiyellerin de yer aldığı raporda şunlar yer verildi:
-Bu fayın batı segmenti özellikle Manisa ilinin ekonomisi açısında çok önemli olan sanayi bölgelerinden geçmektedir. Manisa Fayının yüzey faylanmasına neden olduğu en az 5 deprem ürettiği tespit edilmiştir.
-Manisa Fayının 6.97 yani yaklaşık 7 büyüklüğüne kadar deprem üretebilme potansiyeli bulunmaktadır. Manisa'dan Sarıgöl'e kadar uzanan Gediz Grabeni Fay Sistemi ise 7.69 büyüklüğüne kadar deprem üretebilme potansiyeline sahiptir.
-Bunlar dışında Akselendi Fayı'nın 6.52, Akhisar Fayı'nın 6.28, Gelenbe Fayı'nın 6.68, Gölmarmara Fayı'nın 6.52, Halitpaşa Fayı'nın 6.66, Killik Fayı'nın 6.81, Köprübaşı Fay Zonu'nun 6.77, Ozanca Fayı'nın 6.73, Selendi Fayı'nın 6.33, Soma-Kırkağaç Fay Zonu'nun ise 6.85 büyüklüğüne kadar deprem üretebilme potansiyeli olduğu ortaya konmuştur.”
“GÜNÜMÜZ İTİBARİYLE DE BİR TEHLİKENİN SÖZ KONUSU OLDUĞU AŞİKARDIR”
Yayınlanan raporda 1990 yılından bu güne kadar Manisa'da 74 bin depremin gerçekleştiği ve bunların çoğunlukla 6'dan daha küçük büyüklükte olduğu belirtildi.
-Raporda kentteki son büyük depremin 178 yıl önce yaşandığı ve tehlikenin söz konusu olduğu belirtilerek, “Genel olarak Manisa ilini oluşturan fay sistemlerinin çoğunlukla normal fay karakterli ve karışık bir sisteme sahip olduğu görülmektedir. Bu fayların deprem üretme dönemleri de belirli bir düzene sahip değildir. Örneğin 926, 1595 ve 1845 yıllarında deprem ürettiği tespit edilen Manisa Fayı'nın çok geniş ve değişik aralıklarla deprem ürettiği görülmektedir. Son depremini 178 yıl önce gerçekleştirmiş olan fayda günümüz itibariyle de bir tehlikenin söz konusu olduğu aşikardır” denildi.
NÜFUSUN YÜZDE 80'İ RİSK ALTINDA
Raporda depremden etkilenebilecek nüfusla ilgili de ayrıntılar yer verildi. Manisa merkezi ve büyük ilçelerin fay hatlarına yakınlığına dikkat çekilerek şu bilgiler verildi:
-Manisa il sınırlarında bulunan faylara bakıldığında, batıdan doğuya doğru önce merkez ilçeler olan Yunusemre ve Şehzadeler, devamında ise Turgutlu ve Salihli ilçelerinden geçerek Alaşehir ve Sarıgöl'e kadar devam eden ve oldukça büyük depremler üretme potansiyeli bulunan fayların yer aldığı görülmektedir.
-Bununla birlikte Akhisar ve Soma ilçelerinde de çok sayıda fay yer almaktadır. Bu durum Manisa ilinin yaklaşık 450 bin nüfuslu merkezi ile 100 binin üzerinde nüfusa sahip diğer beş ilçesi olan Akhisar, Turgutlu, Salihli, Soma ve Alaşehir'in, önemli depremler üretme potansiyeli bulunan fayların üzerinde veya çok yakınında kurulduğunu göstermektedir.
-Merkez ilçeler ve en fazla nüfusa sahip bu beş ilçe toplamda 1 milyon 168 bin 180 nüfusa sahiptir ve bu Manisa ili toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 80'ine tekabül etmektedir.
BÜTÜNLEŞİK BİR AFET YÖNETİMİNE İHTİYAÇ VAR
MCBÜ tarafından yayınlanan raporun son bölümünde, Manisa'da deprem üretebilecek potansiyelinin olması sebebiyle bu gerçeklikle yaşamanın kaçınılmaz olduğu vurgusu yapılarak, yapılması gerekenlere dikkat çekildi. Raporun son bölümünde yapılması gerekenlerle ilgili şunlar aktarıldı:
-Batı Anadolu Fay Hattı’nın etki bölgesinde yer alması nedeniyle Manisa’da deprem ile yaşamak kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu zorunluluk nedeniyle Manisa’nın tüm yerleşim alanlarında bütünleşik bir afet yönetimine ihtiyaç vardır.
-Afet yönetiminin tüm aşamalarında, farklı sosyal grupları hedefleyerek çalışmaların kapsayıcılığının ön planda tutulması şarttır. Yaşanan afetlerden sonra özellikle de azınlıklar, gelir seviyesi düşük bireyler, yaşlılar gibi çok sayıda dezavantajlı grubun daha ağır bir biçimde etkilendiği ve önceki yaşam koşullarına dönmelerinin görece uzun sürdüğü bilinmektedir. Afetlerin doğrudan fizyolojik etkilerine ek olarak psikolojik etkilerinin de meydana geldiği bölge nüfusu için önemli bir sorun olduğu göz ardı edilmemelidir.
-Sözü edilen dezavantajlı sosyal grupların aynı şekilde psikolojik olarak da nispeten daha fazla etkilendikler bilinmektedir.
-Bu nedenle Manisa ilinde gerçekleşmesi beklenen depremlerle ilgili yapılan çalışmalarda il genelindeki ve ilçeler özelindeki nüfus büyüklüğüne ek olarak nüfusun yaş yapısı ve dezavantajlı gruplarının belirlenmesi ve söz konusu gruplara yönelik özel çalışmaların yapılması, afetin her aşamasında meydana gelebilecek olumsuzlukların mümkün olan en az düzeye indirilmesi açısından hayat öneme sahiptir. (Sözcü)