Kızılay Başkanı Kınık: Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır

Habertürk'te Veyis Ateş'in sorularını yanıtlayan Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, Kızılay üzerinden Ensar Vakfı'na yapılan 7 milyon 925 bin dolarlık bağışa ilişkin açıklamalarda bulundu. Kınık, Ensar Vakfı'na aktarıldığı ortaya çıkan ve tepkilere neden olan 8 milyon dolar için Başkentgaz'ı savundu. Kınık "Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır" dedi.

"VERGİ KAÇIRMAK FARKLIDIR, VERGİDEN KAÇINMAK FARKLIDIR"

"Başkent Gaz Kızılay'ın daimi bağışçılarından biri, neredeyse bütün bağışlarını bizim üzerimizden yapıyor. Bu protokolün daha önce başka örnekleri oldu. Tamamen yasaldır, bu bir şartlı bağıştır." diyen Kınık, "Vergi kaçırmak farklıdır, vergiden kaçınmak farklıdır. Devlet yasal olarak size bir imtiyaz vermiş, mesela bir eğitim kurumu yapıyorsanız bana vergi vermek yerine bu yardımı yapan kuruluşlar üzerinden bu yatırımı yapabilirsiniz diyor devlet" ifadelerini kullandı.

Öte yandan Kınık, bağış belgelerinin yayınlanmasını etik ve ahlaki bulmadığını da söyledi.

"FETÖ'CÜ MÜSÜNÜZ?"

Veyis Ateş'in "FETÖ'cü müsünüz?" sorusuna ise, "15 Temmuz darbe gecesinde saat 21.30'da ve ondan sonraki süreçlerde, benim Twitter hesabıma girsinler, benim nerede olduğuma baksınlar." diyen Kınık, "15 Temmuz'da korunması gereken en büyük değer Cumhurbaşkanı'mızdı. Ailemin tamamını Atatürk Havalimanı'na çağırdım, oğlum Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçerken yaralandı, gazi oldu" şeklinde cevap verdi.

Kerem Kınık'ın bu açıklamasının ardından sosyal medyada, geçmişte Kınık'ın yaptığı Fethullah Gülen paylaşımları yeniden gündeme geldi.

ATTIĞI TWEETTEN PİŞMAN OLMUŞ

Sosyal medyadan attığı mesajla halktan depremzedeler için para yardımı isteyerek tartışmaları alevlendiren Kınık, attığı tweetten pişmanlık duyduğunu şu sözlerle dile getirdi: "Elazığ depreminde attığım tweetten böyle gereksiz bir tartışmayı tetiklediğim için pişman oldum. Biz depremden etkilenen vatandaşlarımızdan yardım talep etmedik ki."

"YABANCI MİSAFİRLERİ AĞIRLIYORUZ..."

Boğaz manzaralı çalışma ofisine de değinen Kınık; "O köşk bir çalışma ofisi, kızımın ofisiydi. Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu'nun seçimleri vardı. Ben de Avrupa ve Orta Asya başkanlığına adaydım. Bu çalışmalarımızı yürütürken çok sayıda uluslararası misafir ağırlıyorduk. İstanbul'da bir tıp merkezinin 10. katında yerimiz vardı, işgal ettiğimiz alan yüzünden maddi kaybımız vardı. 'Biz oradan çıkarsak buradan çıkarsak ne kadar kazanırız?' diye düşündük, 100 bin lira gibi bir şey yapıyorduk. O zaman buradan çıkıyoruz dedim, müstakil bir yerde ağırladık, stratejilerimizi orada güttük. Her gün otellerde vs. basın toplantısı düzenleme maddi yükünden kurtulduk, seçimler bitti ve Sütlüce'deki yerimize geçtik." ifadelerini kullandı.