Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Kızamık vakalarının çoğu aşısız

Kızamık vakaların çoğunluğun aşısız olduğunu belirten CHP'li Kayıhan Pala, 'Sağlık Bakanlığı’nın ivedi olarak açıklama yapmasını bekliyoruz. Kızamık çok bulaşıcı bir hastalık, ölümcül olabiliyor' dedi.

CHP’nin doktor köken isimlerinden Halk Sağlığı Uzmanı Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, TBMM'de yaptığı basın toplantısında kızamık vakalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Pala’nın basın toplantısına Prof. Dr. Esin Şenol ve Prof. Dr. Alpay Azap eşlik etti.

Aşı karşıtlığına dikkat çeken Pala, "Aşı karşıtları akıl ve bilim dışı iddialarla toplum sağlığını kolaylıkla tehlikeye atabilmektedir. Aşı reddi artık günümüzde Türkiye’de çok önemli bir sağlık sorunudur. Sağlık Bakanlığı aşı reddinin geldiği noktayla ilgili verileri ısrarla paylaşmamakta, aşı reddini önlemek için etkili bir politika uygulanmaktan da ısrarla kaçınmaktadır" eleştirisini yaptı.

Kayıhan Pala’nın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Aşılar, önledikleri ölümler söz konusu olduğunda sağlık tarihi içerisinde en önemli buluşlardan biridir ve en etkili halk sağlığı uygulamalarıdır. Birkaç örnek verecek olursak, yüz milyonlarca ölüme yol açan çiçek hastalığı bir aşı sayesinde yeryüzünde ortadan kaldırılmış, kökü kazınmıştır. Dünya Sağlık Örgütü veri tabanına göre 2000 ile 2021 yılları arasında yalnızca kızamık aşısı sayesinde 56 milyon kişinin ölmesi engellenmiştir. Güncel olarak halen devam eden COVİD-19 pandemisine bakacak olursak yalnızca aşı uygulanmaya başladıktan sonraki ilk yıl içerisinde 2021 yılında aşılar sayesinde COVİD-19 hastalığından dolayı 20 milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesinin önlendiği bilinmektedir. Aşı söz konusu olduğunda her birimizin aşıların can olduğunu ve hayat kurtardığını mutlaka dile getirmemiz gerekir.

Birkaç zamandır ülkemizde kızamık salgınıyla ilgili bir tartışma yürüyor. Geçen hafta Sağlık Bakanlığı’na bir soru önergesi vererek ülkemizdeki kızamık salgınının ne durumda olduğunu öğrenmeye çalışmıştık. Bugüne kadar bakanlıktan bir yanıt alabilmiş değiliz. Ancak Dünya Sağlık Örgütü veri tabanına baktığımızda maalesef ilk 4 aydaki vaka sayısı bin 440’a ulaşmış durumda. Bakın, Dünya Sağlık Örgütü’nün veri tabanında çok açık görüldüğü şekilde son 3 yıldaki vaka sayısından çok daha fazla 2023 yılında vaka sayısı karşımıza çıkmış bulunuyor.

Sağlık Bakanlığı bu vakaların özelliklerini açıklamıyor. Örneğin herhangi bir ilde herhangi bir yaş grubundan herhangi bir sosyo ekonomik grupta bir toplulaşma var mı, henüz bunu bilmiyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın ivedi olarak açıklama yapmasını bekliyoruz. Endişeliyiz, bilim insanları endişeli. Neden? Kızamık çok bulaşıcı bir hastalık. Ölümcül olabiliyor. Ani ve geç komplikasyonları var. Beyin iltihabı gibi, körlük gibi, sakatlıklar gibi. Aşıyla önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen 2023 yılında halen salgın yapıyor olması bizler endişelendiriyor.

Edindiğimiz bilgilere göre bu ilk 4 aydaki bin 440 vakanın 242’si hastaneye yatarak tedavi olmak zorunda kalmış. Bazı ölümler olduğuna ilişkin duyumlarımız var. Sayın Bakan, bunlardan birinin HIV enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklamıştı. Yine Dünya Sağlık Örgütü’nün veri tabanına bakıyoruz; bu bin 440 vakanın çok büyük bir çoğunluğu aşısız. Dolayısıyla aşı ile önlenebilen bir hastalık olmasına rağmen yeterince aşı yapılmamış olması ülkemizi yeniden bir kızamık salgınıyla karşı karşıya bıraktı. Burada sorulması gereken şöyle bir soru var. Özellikle 1961’den sonra sağlığın sosyalleştirilmesi ilişkin kanunla Türkiye, çok başarılı bir bağışıklama programı uygulamaya başlamış olduğu halde 2013 yılından ve sonrasından itibaren kızamık tekrar neden salgın yapmaya başladı. Bu konuyu incelememiz gerekir. Dünya Sağlık Örgütü veri tabanına göre aşısızlar daha çok olgular olarak karşımıza çıktığına göre Türkiye’de kızamık aşısı yapmakla ilgili bir sorunumuz olduğu çok net ortaya çıkıyor.

Aşı karşıtlığı da önemli sorunlardan bir tanesi. Sağlık Bakanlığı hem sağlıkta dönüşüm programından vazgeçmeli hem birinci basamağı desteklemeli hem de aşıyı gereken önemle toplumun karşısına çıkarak aşı karşıtlığına karşı güçlü bir tutum almalıdır. Burada şunu söylemek zorundayız. Bakanlığın aşı karşıtlığıyla yeterince mücadele etmemesi artan aşı karşıtlığını önlemeye yönelik ciddi bir çalışma içerisinde olmaması ve Sayın Bakan başta olmak üzere yetkililerin bu konudaki suskunluğu kabul edilemez. Çünkü aşının önemini vurgulayan ve aşı yapılmasını öneren bilim insanları ve kuruluşlar artık günümüzde Türkiye’de siber zorbalıkla karşı karşıya kalmakta hatta şiddete uğramaktadır. Bu durum karşısında bakanlık maalesef sessizdir. Aşı karşıtları ise akıl ve bilim dışı iddialarla toplum sağlığını kolaylıkla tehlikeye atabilmektedir. Aşı reddi artık günümüzde Türkiye’de çok önemli bir sağlık sorunudur. Sağlık Bakanlığı aşı reddinin geldiği noktayla ilgili verileri ısrarla paylaşmamakta, aşı reddini önlemek için etkili bir politika uygulanmaktan da ısrarla kaçınmaktadır.” (ANKA)


İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER