Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem bölgesi ziyareti kapsamında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Malatya'ya giderek incelemelerde bulundu.
Canlı yayında açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, geceyi çadırda geçireceğini açıkladı.
FOX TV canlı yayınına katılan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Altı liderin çıktığı yolculuk sıradan değildi. Türkiye'nin geleceği açısından sorumluluk yüklüyordu. Demokrasi kültürünü yaygınlaştırmak için bir araya geldik. Bir yılı aşkın süre çalıştık. Anayasa, mutabakat metnini çalıştık.
Uzun bir süreç. Son süreçte aday belirlenmesi gerekiyordu. O konuda da tartışmalar olduysa da siyaset kültürü açısından olağan karşılıyorum. Aslolan sonuç elde etmektir. Sonuçta bir araya geldik, uzun ve nitelikli bir tartışma oldu. Aday konusunda görüş birliği sağlandı, yol haritası metni hazırlandı. Kamuoyuyla paylaştık. Aynı zamanda aday olarak da benim ismim geçti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu benim adaylığımı açıkladı. Aldığımız kararın önemli olduğuna inanan birisiyim. Karamsar bir tablo vardı. Bu bürokrasiye, iş dünyasına yansıyordu. Türkiye demokrasisi gelişmiş ülke olmak durumundaydı. Demokrasi konusunda işlev yüklenmesi kanısındaydık.
Genel Merkez'e gittiğimde, kalabalık bir grup bekliyordu. Orada iki arkadaşımla beraber, inşallah onlar da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaklar. Vatandaşlarımızın huzuruna çıktık, orada da kısa bir konuşma yaptım. Eve gittim, eşim de oradaydı. Genel Merkez çalışanları başta olmak üzere herkeste heyecan vardı. Ben heyecanımı dışa yansıtan birisi değilim, daha sakinim.
Çok önemli bir görev üstlendiğimin farkındayım. Önemli görevin çok zor olduğunun da farkındayım. Tabii sadece ben değil, yardımcı arkadaşlar da üstlendiler. Kararlılıkla, azimle, tercihlerimizi ülkeden yana vatandaştan yana kullanırsak, aşamayacağımız sorun yok. Bir araya geldiğimizde hedefimiz ülkemiz olduktan sonra anlaşamayacağımız hiçbir konu olacağını sanmıyorum. Sorunların bir kısmı kısa bir kısmı uzun vadelidir. Yetkin kadrolara ihtiyacımız var.
Evde çok fazla siyaset konuşan birisi değilim. Oğlum, kızlarım açtı, inşallah başarılı olursunuz diye. Hayırlı uğurlu olsun dedim.
Deprem bölgesi hiç aklımdan çıkmadı, hiç unutmadım. Tüm belediye başkanlarımız çalışıyorlar. Her bölge başkanlarımızın eş güdümünde. Dolayısıyla Ankara'da bulunduğum sürede de arkadaşlarımız kendi sorumlu olduğu illere hizmet götürüyordu zaten. Depremin ikinci günü geldim, Hatay'a üç kez gittim. Burada kalma kararı, Kahramanmaraş'ta yarın değişik yerlere gideceğiz. Büyük kayıpların yaşandığı ilçelere ve merkeze.
Depremzedeleri görüyoruz. Çocuklara hayran olmamak mümkün değil. Geldiler, kucaklaştık. Çadırlarına gittim, gayet eğleniyorlar. Her çadırda bir psikoloğun olmasına inanıyorum. Burada eğitim gören çocuklarımıza destek verecek psikolog görevlendirilse daha iyi olabilir. Nedense bu konuda sağırlar.
Malatya merkezde iş dünyasıyla görüştüm. Depremzedelerin çaylarını içtim, dertlerini anlattılar, hala sıkıntılar var."
Malatya'da şunu söylediler: Çok sayıda vatandaşımız, kenti terk ettiklerini, fabrikaların çalışabilir durumda olduğunu ama nitelikli personelin Malatya'yı terk ettiğinden dolayı eksiklik olduğunu söylediler. Malatya'yı terk eden kişiler dönmesini istiyorsak onlara pozitif ayrıcalıklar tanımamız gerekiyor. Gelir vergisi alınmayabilir. İş arayan kişiler, Malatya'da çok daha yüksek ücretle çalışabileceklerini söyledim.
"BU KADAR HALKTAN KOPUK BİR YÖNETİM OLABİLİR Mİ?"
Ben AK Parti'nin devlet yönetiminde şeffaflığın değil gizliliğin esas alındığının farkındayım. Her vatandaşın ödediği verginin hesabını siyasal iktidar vermek zorundadır. Toprak mahsülleri ofisinin kayısıları alması gerekir. Neden almıyorlar bilmiyorum. Mansur Başkan protokol imzaladı. Bir miktar kayısı alacak. Ankara'da belli yerler ayıracak. Kira almayacak, satışlarını yapıp gelir elde edecek. Bu basit çözümün iktidarın aklına gelmemesine şaşırıyorum. Bu kadar halktan kopuk bir yönetim olabilir mi?
Sosyal devletin harekete geçmesi lazım. Esnafa dükkan yapmak nedir Allah aşkına. Bize yer göstersinler biz 100-150 dükkanı 1 ayda teslim ederiz onlara. Kahramanmaraş'ta insanlar sokakta tezgah açmışlar. Çok basit çözümleri bile akıl edemeyen bir yapıyla karşı karşıyayız. "