Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur yavaşla birlikte bugün Uşak’ta düzenlenen Millet Buluşması’nda yurttaşlara seslendi. “Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu” sloganıyla karşılanan Kılıçdaroğlu, “O benim elimde değil, o sizin elinizde. Sandığa gideceksiniz, oyunuzu kullanacaksınız ve Türkiye’de yeni bir dönemi hep birlikte başlatacağız. Söz mü” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Kul hakkı yiyeni, bulunduğu makamda asla tutmayacağım. Adaletsizlik yapanı, o makamda asla tutmayacağım. Onlar Beşli Çetelere çalışıyorlar, Bay Kemal sizin için çalışacak. Emekli, ev kadınları, memurlar, iş insanları, işçiler, köylüler, besiciler, apartman görevlileri, gençler, kadınlar için çalışacak. Bu ülkenin 85 milyonu için çalışacak. Söz veriyorum.
'DEVLET, TAŞERON İŞÇİ ÇALIŞTIRMAZ'
Buraya taşeron işçileri de gelmek istemiş. Ama taşeron işçilerine izin vermemişler. Buradan kendilerine sesleniyorum; hiç meraklanmayın, az kaldı. Göreceksiniz. Devlet, taşeron çalıştırmaz. Devlet, kadrolu işçi veya memur çalıştırır. Taşeron işçiler de meraklanmasınlar, onların gönülleri rahat olsun. İnşallah iktidara geldiğimizde, taşeron işçisi diye bir kavram devlette olmayacak. Bütün işçilerin kadroları olacak ve güven içinde çalışacaklar. Aynı şekilde emeklilerimiz; unutmayın, sizi unuttuğumu sakın düşünmeyin. 2015’ten itibaren, emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında asgari ücret kadar birer ikramiye verilmesini savundum. Önce itiraz ettiler, ‘Para yok’ dediler. Sonra mecbur oldular ve ufak bir rakam verdiler. Neyse, verdiler. Şimdi biraz daha verdiler ama benim düşündüğümü, benim hedeflediğimi, öngördüğüm rakamı vermiyorlar. ‘Asgari ücret kadar vereceksiniz’ dedim, asgari ücret kadar vermediler. Önümüzde Kurban Bayramı var. Kurban Bayramı’nda bütün emekliler, bankaya gidecekler ve 15 bin liralarını görecekler. Yatan parayı görecekler. Hemen koru halinde bağırdılar, ‘Parayı nereden bulacaksın?’. Sen Beşli Çete’ye parayı buluyorsun da ben millete mi para bulamayacağım? Hiç endişelenmeyin; o Beşli Çete’nin kaçırdığı bütün paraları geri getireceğim, kuruşu kuruşuna kadar getireceğim. Söyledim; kul hakkı yiyeni asla affetmeyeceğim. Paraları getireceğim ve bu milletin cebine koyacağım.
'ALLAH İLE KUL ARASINDA'
Bay Kemal’in saray merakı yok. Bay Kemal, gidecek 15 Mayıs sabahı, mütevazı bir Cumhurbaşkanı gibi Çankaya Köşkü’nde oturacak. Söz veriyorum size. Yani Mustafa Kemal’in koltuğuna gideceğiz ve Mustafa Kemal’in ideallerini gerçekleştirmek için hep beraber çalışacağız. Söz veriyorum. Bir; hiç kimsenin kimliğini sorgulamayacağız. Herkesin kimliği kendi şerefidir. Kimlik, bizim şerefimizdir. Hiç kimsenin inancını sorgulamayacağız. Böyle bir yetki kimseye verilmiş değildir. Allah ile kul arasındaki ilişki; hiç kimse sorgulayamaz. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyeceğiz. Ama bir çocuk yatağa aç giriyorsa 85 milyon açtır. Bir aile elektrik borcunu ödemedi diye elektriği kesiliyorsa 85 milyonun elektriği kesilmiş demektir. Eğer doğal gazı kesilmiş ve kışın ısınamıyorsa bir aile, o zaman hepimiz ısınamıyoruz demektir. Ne demektir bu? Tasada ve kıvançta beraber olmak demektir. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği ve her evde huzurun, bereketin olduğu bir Türkiye inşa etmek için yola çıktık ve yolumuzu kararlılıkla sürdürüyoruz.
'BAY KEMAL BAŞTA OLMAK ÜZERE HERKES SAYGI DUYACAK'
Bize arada bir de milliyetçilik dersi vermeye kalkıyorlar. Siz kim, milliyetçilik kim? Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bir; bayrağımız. İki; vatanımız. Onun dışında herkes ile oturur konuşuruz. Bayrak ve vatan, bizim vazgeçilmezimizdir. Bayrağımız için de vatanımız için de gözümüzü kırpmadan ölüme gideriz. Onlar ne yaptılar? Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Bayrağı indirdiler. Bay Kemal, Süleyman Şah’ı vatan toprağına götürecek. Oraya yerleşecek, bayrağımızı dikecek ve Bay Kemal başta olmak üzere herkes saygı duyacak.
Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara sattılar değil mi? Bir hafta içinde o Tank Palet Fabrikası’nı alacağım ve yeniden şanlı ordumuza teslim edeceğim. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir Cumhurbaşkanı, hakaret ettiği bir ülkeye, sonra para dilenmek için gitmemiştir. Böyle bir şey bizim tarihimizde yoktur. Bizim itibarımız vardır. Çünkü biz, Milli Kurtuluş Savaşı veren bir gelenekten geliyoruz. Çünkü biz, Milli Kurtuluş Savaşı’nı vererek aynı zamanda bütün mazlum milletlere örnek olan bir ülkeyiz. O nedenle Bay Kemal, bu ülkenin, bayrağımızın, vatanımızın itibarını her yer ve ortamda koruyacak, asla ve asla egemen güçlerin karşısında diz çökmeyecektir.
Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde nota vermekten korkan bir kişi, Türkiye Cumhuriyet devletinde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamaz. Kuzey Irak’ta askerimizin başına çuval geçirildiğinde çuval geçiren ülkeye ‘Ne yapıyorsunuz, protesto ediyoruz. Nota veriyoruz’ deme cesaretini gösteremeyen birisi, Türkiye Cumhuriyeti devletinde Cumhurbaşkanlığı yapamaz. Biz, Mustafa Kemal’in geleneğinden geliyoruz. Biz, Mustafa Kemal’in ilkelerinin ne olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz. Biz, Türkiye’nin itibarının ne olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz.
'HİÇ KİMSENİN BAŞINI ÖNE EĞMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ'
Siyasete girdiğim gün, malvarlığımı kendi internet siteme koydum. Bütün dünyaya dedim, ‘Benim malvarlığım budur. Alın teri ile kazandığımdır’. Mütevazı bir mal varlığım var. Eşimin yüzüğüne kadar koydum. Çünkü herkes beni bilmeli ve tanımalı diye. Şimdi eğer Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi, Trump’ın telefonu ile ‘Bak ha beni kızdırma. Senin malvarlığını araştırırım’ dediği an ‘Araştırmazsanız namertsiniz’ diyemiyorsa o zaman oraya gebe demektir. Hesabını veremiyor demektir. O nedenle söylüyorum. Biz, onurumuz ile gururumuz ile 85 milyonun hakkı ve hukukunu koruyarak yolumuza devam edeceğiz. Asla ve asla Türkiye Cumhuriyeti’nde hiç kimsenin başını öne eğmesine izin vermeyeceğiz. Hepimiz gurur ile yukarıya bakacağız. Bayrağımıza bakacağız, semalara bakacağız, uçaklarımıza bakacağız. Bu konuda da emin olun.
'DAMAT EVLENMEDEN ÖNCE O FABRİKAYA GİDİP İLK GEZEN DE BU KARDEŞİNİZDİ. SAVUNMA SANAYİİ, MİLLİ BİR MESELEDİR, SICAK SİYASETİN KONUSU OLMAZ'
Şunu söylüyorlar; ‘Efendim bakın, yarın gelecekler, savunma sanayiini bitirecekler. İHA’ları sonlandıracaklar’. Yok, niye yapalım? Milli savunma sistemi bunlarla mı başladı? Ta 1970’lerden beri bu devam ediyor. 2000’li yıllardan beri ayrıca Savunma Sanayii Fonu kuruldu. Ki kuran da rahmetli Özal’dır. Onu da rahmetle yad edelim. Savunma sanayii, milli bir meseledir, bir partinin meselesi değildir. Milli bir meseledir. Savunma sanayiinde Türkiye ne kadar güçlü olursa o kadar masaya oturduğu zaman da gücünü gösteren bir devlet pozisyonuna gelir. Biz, bunu bilmez miyiz? Savunma sanayiinde, damat evlenmeden önce o fabrikaya gidip ilk gezen de bu kardeşinizdi. Dolayısıyla onun da hakkını teslim ediyorum. Açık ve net söylüyorum; savunma sanayii, milli bir meseledir, milli meseleyse sıcak siyasetin konusu olmaz. Hangi görüşten olursan ol, savunma sanayiini desteklemek zorundasın. Ama desteği samimi yapacaksın. Destekliyorum deyip Tank Palet Fabrikasını Katar ordusuna vermeyeceksin. Bunların hepsini biz biliyoruz, hiç endişelenmeyin. Türkiye; güçlü, zengin, kardeşçe yaşamasını bilen bir ülke. Asla ayrışmayacak ve kavga etmeyeceğiz. Kucaklaşacağız. Beraber, birlikte olacağız. İktidara geleceğiz; iktidar, halkın iktidarı olacak, Saray’ın değil.
'FERHAT İLE ŞİRİN'İN BULUŞTUĞU GİBİ'
Bay Kemal geldiğinde, öyle 4-5-6 yerden maaş alacaksın, cebini dolduracaksın, üniversite bitiren gencimiz yılladır işsiz ve bekleyecek; buna izin verecek miyiz? Asla izin vermeyeceğim, asla. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bütün köy okullarını yeniden açacağız ve 100 bin öğretmeni atayacağız. Köylerde, Ferhat ile Şirin’in buluştuğu gibi öğretmen ile öğrenciyi buluşturacağız.
Sandığa gidip oyumuzu kullanacak mıyız? (Kitle ‘Evet’ diye yanıt verdi) Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyini aşması için çaba harcayacak mıyız? (Kitle ‘Evet’ diye yanıt verdi)
Göreceksiniz, Cumhurbaşkanı Yardımcıları olarak, diğer genel başkanlarla beraber Türkiye’yi aydınlıklara çıkaracağız. Kavga etmeyeceğiz. Beraber, birlikte olacağız. Hiçbirimizin bireysel bir beklentisi yok. Hepimizin ortak beklentisi, huzurlu ve güçlü bir Türkiye’yi yeniden inşa etmek. Demokrasiyi bu ülkeye yeniden getirmek.
Hiçbir çiftçinin zarar etmediği bir düzeni inşa edeceğiz. Kırmızı, ucuz mazotu vereceğiz. KDV’siz ve ÖTV’siz mazotu vereceğiz. Esnafı destekleyeceğiz. Esnaf da desteklendiği zaman göreceksiniz, orta direk daha güçlü olacak. Ev hanımları; sizin de derdinizi biliyorum. Bakanız, Aile Destekleri Sigortası ile geliri olmayan veya geliri asgari ücretin altında olan bütün hanelere destek vereceğiz. Sizin banka hesabına para yatacak. Siz; memur, işçi gibi gideceksiniz her ay, devletin size sağladığı desteği alacaksınız. Yani sağ elin verdiğini, sol el görmeyecek.
KADINLARA "ALTIN HESABI" SÖZÜ VERDİ
Bazı hanım kardeşlerim dediler ki ‘Bize altın hesabı açabilir misiniz?’. Onlara da söz verdim, nakit para olmazsa, arzu ederseniz size altın hesabı da açarız, bankada altınınız da birikmiş olur. Bunun da sözünü veriyorum. Neden? Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye, hiçbir evin elektriğinin kesilmediği bir Türkiye istiyorum. Suyunun kesildiği, doğal gazının kesildiği bir Türkiye’yi istemiyorum. Kimse keyfinden ‘Ben elektrik, doğal gaz parasını ödemiyorum’ demez. Demek ki bir sorunumuz var. Sosyal devlet sizin yanınızda olacak. Devlet, kadınların da garantörü pozisyonunda olacak.
'ONLARI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ TOPRAKLARINDA ASLA YAŞATMAYACAĞIM'
Bu ülkede uyuşturucu baronlarının yaşamaması için uyuşturucu baronları ile mücadeleyi sonuna kadar yapacağım. Uyuşturucu baronları ile fotoğraf çektiriyor, gencecik evlatlarımızı zehirliyorlar. Uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım Türkiye’de. Öyle siyaset, birileri ile kol kola girecek, ondan sonra yargı onları serbest bırakacak, Bay Kemal de bunu seyredecek. Hayır efendim. Onları Türkiye Cumhuriyeti devlet topraklarında asla yaşatmayacağım.
Beşli Çeteler seferber oldular, çalışıyorlar, ‘Kılıçdaroğlu’nu nasıl seçtirmeyiz’ diye. Yahu sizin feriştahınız gelse Bay Kemal sizden korkar, çekinir mi? Bizim verilmeyecek hesabımız yok kardeşim.
'MÜLTECİLERİ KENDİ ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİM'
En geç 2 yıl içinde bütün mültecileri kendi ülkelerine göndereceğim, yerlerini ve yurtlarını yaparak. Suriye sınırına gittim, televizyonlar oradaydı. Arkamda da Suriye toprakları vardı. Orada da söz verdim. Yetki vereceksiniz; en geç 2 yıl içinde ben, bütün Suriyelileri kendi topraklarına göndereceğim. Oturacak ve konuşacağız. Suriye yönetimi ile karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Bizim Hatay’ın dokusu değişti. Olacak şey değil. Kilis’te Suriyeli nüfusu, bizim nüfuzumuzu aştı. Akıl alacak şey değil. Bunların tamamını düşünüyorum. Hiç endişe etmeyin. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün sorunlarınızı çözeceğiz. Çünkü bizim bir beklentimiz yok. Platon ne demiş, 2400 yıl önce söylemiş; ‘Ülkeyi yönetenler, ülkeyi yönetirken mal edinirlerse, zenginleşirlerse halkın haklarını değil kendi servetlerini korurlar’. Doğru mu? Doğru. Biz, halkın hakkını savunacağız. Siyaset, zenginleşme aracı değildir. Yeni bir Türkiye ve iklimi beraber kuracağız, oluşturacağız.
(ANKA)