Kılıçdaroğlu, "Bir kaç tane şehidimiz var" ile "Şehitler tepesi boş kalmayacak" sözlerine sert bir dille yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, "AKP'nin internet sitesine girdim. Oradaki konuşma metninde 'tane' sözcüğü çıkarılmış. Çünkü şehitler için 'tane' sözcüğünün kullanılmaması gerektiğini AKP'liler de biliyor. Şehitleri bir eşya gibi görmek insanlık ayıbıdır" ifadelerini kullandı. Erdoğan'a, "Şehitler tepesi boş kalmayacaksa çocuklarını gönder oraya" diye tepki gösteren Kılıçdaroğlu, İdlib ve Libya'da neler olduğunu sorarak Meclis'te kapalı oturum yapma çağrısında bulundu.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet gazetesinin "Damat işi biliyor" başlıklı manşet haberine getirilen erişim engeli kararını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu kararı verenler hâkim değil sarayın köleleridir" dedi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır yargı krizinin yaşandığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, beraat etmesinin ardından jet hızıyla yeniden tutuklanan Osman Kavala hakkında "Bu mudur adalet? Bu mudur hak hukuk? Buna aklı başında olan kişinin itiraz etmesi lazım. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hemen toplanıyor, beraat veren yargıç hakkında soruşturma açılıyor. Pardon Hakimler ve Savcılar Alçak Kurulu diyelim artık" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları;
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Adalet hiç kimseden talimat almamak demektir. Adaleti önemsiyoruz. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz. Adaleti toplumun ana omurgası haline getirmek her yurttaşın savunması gereken bir kavramdır. Adaletin son 18 yılda çok büyük kayıplar verdiğini biliyoruz. Adalete olan güvenin yerlerde süründüğünü ben değil hakimler söylüyor. Adalete duyulan güven giderek ivme kaybediyor.
Egemen güçlerin siyasal yandaşların telkiniyle uyuşturucu kaçakçıları, FETÖ'nün en önemli adamları serbest bırakılırken gariban harp okulu öğrencileri hala hapiste, neden? Bunu sormak zorundayız.
Daha dün 25 baronun ortak imzasıyla bir bildirge yayımlandı. Bütün avukatların yüzde 80'ini kapsıyor. Gercekgundem'de yer alan habere göre Kılıçdaroğlu şöyle devam etti; "Son dönemde kamuoyunun takip ettiği davalarda yaşanan hukuksuzluk, yürütmenin doğrudan müdahalesi anlamına gelen uygulamalar kabul edilemez boyutlara uğraşmıştır. HSK mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev adderek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı merci halini almıştır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır" diyorlar. Eğer böyle deniyorsa herkes şapkasını önüne koyup düşünmek zorunda. Bunları ben değil avukatlar söylüyor.
OSMAN KAVALA
Yargının siyasallaştığını defalarca söyledik. Mahkeme beraat kararı veriyor, cezaevi aracındayken Erdoğan konuşuyor, dün onu beraat ettirmeye kalktılar diyor, yargıya gözdağı veriyor. Kimsin sen ya? Kimsin sen? Bu lafı eden insanda adalet duygusu yoktur. Hemen harekete geçildi, cezaevi aracındayken tekrar hapishaneye götürüldü. Bu mudur adalet? Bu mudur hak hukuk? Buna aklı başında olan kişinin itiraz etmesi lazım. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu hemen toplanıyor, beraat veren yargıç hakkında soruşturma açılıyor. Pardon Hakimler ve Savcılar Alçak Kurulu diyelim artık.
Kimsenin nefes almasını istemiyorlar. Darbe döneminden çok daha ağır bir faşizm düzeyiyle karşı karşıyayız.
"DAMAT İSTANBUL"
Bir damat İstanbul olayı var. Gitmiş kendisine arsa kapatmış. Yalanlayan bir makam yok. Cumhuriyet Gazetesi yayınlıyor. Hemen yayın yasağı getiriyorlar. Bunun üzerine gazete erişim yasağı getirildi diye haber yapıyor. Bu sefer o habere de yasak geliyor. Bunlar hakim mi sarayın köleleri mi? Soruyorum!
MAN ADASI BELGELERİ
Man Adası belgelerini açıkladık. Bir belgesel yaptık yayın yasağı getirildik. O yayın yasağını veren hakimin vicdanı var mı? Eleştirdim diye tazminat davaları açıldı. Mahkemelerin hakimlerini değiştirip sarayın hakimlerini getirdiler. Sizin feriştahınız gelse geri adam atmayacağım.
DIŞ POLİTİKA
Dış politika sıradan bir olay değildir, maliyet çok ağır olur, iki kişi arasındaki kavga değildir dedik.
"Suriye'ye neden girdin? Libya'da, İdlib'de ne işin var?" dedim. Filistin bile bizi desteklemiyor bugün. Herkesle kavga ettiler, kahramanlık edebiyatı yapıyor, sen kim kahraman kim Allah aşkına? Süleyman Şah türbesini terör örgütünden kaçıran adama kahraman mı denir?
Sarayda oturmuş bir grup dış politikayı belirliyor. Tek bir mehmetçiğimizin tırnağı bütün Suriye'den daha değerlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ordusu Sarayın ordusu değildir! 50 sefer söyledik, egemen güçler ateşi kendileri tutmaz maşa kullanılırlar. Beyefendiye "aptal" dediler, benim ağrıma gidiyor. En büyük dostumuzdur diyor.
Bu İdlib'de, Libya'da ne oluyor? Biz bunları öğrenmek zorundayız. Meclis'in bilgisi yok. Sonra bize demokrasiden söz ediyorlar.
Suriye sınırındaki arazinin verilmesi için kanun değişikliği yaptılar. Biz ne yaptık AYM'ye gittik yine iptal ettirdik. Kim kazandı? Türkiye kazandı. Bakın değerli arkadaşlarım bizim önemli dışişleri bakanlarımızdan biri de İhsan Sabri Çağlayangil'dir. Dışişleri camiası da kendisini saygıyla anar. Konu geldiğinde Çağlayangil önemli bir dışişleri bakanı olarak anılır. Çağlayangil'in, 'Orta Doğu 'da önemli bir yemeğe davetli olduğunuz halde isminiz listede yoksa bir de menüye bakın orada olabilir' Eğer isminiz listede yoksa menüye bakın.
Ülkeyi ateşe atıyorlar, İdlib sanki Türkiye toprağı. Adamın kendi toprağı kardeşim. Sen bütün bu yerleri Türkiye toprağına katacağım diyorsan söyle. O zaman Suriye'nin toprak bütünlüğünden söz etmeyeceksin. Senin gözün Suriye toprağında var mı yok mu? Bunu çık söyle bakalım.
"BİRKAÇ TANE ŞEHİT" ELEŞTİRİSİ
Şehitlerimizden söz ederken çok dikkatli bir dil kullanmamız lazım. Çünkü bu ölüm anlamlı bir ölümdür. Erdoğan Libya'da şehitlerimiz olduğunu söylüyor, gizlice defnedilmişler. "Tabi birkaç tane şehidimiz var ama şunu da söyleyeyim yüze yakın orada o lejyonerlerden etkisiz hale getirdik" diyor. Onları eşya gibi değerlendirmek, taneyle ifade etmek kadar insanlık ayıbı başka bir şey yoktur. Aynı Erdoğan şehitler için kelle ifadesini kullanmıştı.
İktidar medyası heralde bir talimatla bu tane sözcüklerini oradan özenle çıkarmış. Erdoğan'a sansürü Erdoğan medyası uyguluyor. Ak Parti'nin internet sitesinde de o sözcükler çıkarılmış. Çünkü doğru olmadığını Ak Partililer de kabul ediyor. Beyefendi prompterdan konuşmayı kesince ne söylediğini bilmiyor. Şehitler tepesi boş kalmayacak diyor. Beyefendi şehitler tepesi boş durmayacaksa seni kefenle karşılayan gençler vardı, onları gönder oraya. Bir kibir abidesi olarak sarayda oturuyor. Ama ona karşı en gür sesi çıkaran partinin de CHP olduğunu çok iyi bilmekte.
"Fox önce ciddi bir medya unsuru olsun, yalan haber üretmeyi bırakın" diyor Fox TV muhabirine. Kendi söylediği ifadeler. "Rusya rejim güçlerine en üst düzeyde destek veriyor. Bu mücadelenin içinde olmaya mecbur değiliz mahkumuz" diyor. Niye mahkumuz?
BÜYÜKELÇİ ELEŞTİRİSİ
Ayakkabı kutusunda rüşvet alan adam nasıl olur da büyükelçi tayin edilir. Yarın o adam daha büyük bir rüşvetle devletin sırlarını satarsa ne diyeceğiz? Şimdi Viyana Büyükelçisi atandı. Bir ülkücü kardeşimizin ölümü nedeniyle aranıyordu. Vatandaşlıktan çıktı. Sözde Ermeni Soykırımı'nın tanınması için mücadele etti. Şimdi büyükelçi. Bu büyükelçiliği de sayın Bahçeli'ye armağan ediyorum.
Bir büyükelçimiz daha var Şaban Dişli. 1 milyon dolar rüşvet alan adam. Muammer Güler'in de hakkını yememek lazım. Ona da Washington Büyükelçiliği yakışır. Zafer Çağlayan'ın da saat merakı var en iyisi İsviçre.
ERDOĞAN'A SAMAN İTHALATI YANITI
Saman ithal ediyor dedim, bu yalandır diyor. Belgeleri var, millete neden yalan söylüyorsun? Kılıçdaroğlu bunu araştırır bulur diye düşünmedin mi hiç sen? Kılıçdaroğlu belgeye dayanmadan konuşmaz diye hiç düşünmedin mi sen?
ERDOĞAN'A 18 YIL ÖNCEKİ SÖZLERİNİ HATIRLATTI
Size yine bir açıklamayı okuyacağım. 18 yıl önce yapılmış; 'Bu ülke bu hale geldiyse bugün benim Anadolu'daki vatandaşın konteynerlerden evine azık götürüyorsa, meydanlar açız açız diye bağırıyorsa, evinin kirasını, suyunu ödeyemiyorsa ve artık yandım Allah diyorsa benim halkım vatandaşım ben bu hale Türkiye'yi kim getirdi. Bu hükûmet getirmedi mi. Bu ülkenin ortakları olarak bunun sorumluluğunu taşımıyorlar mı?' Bu sözler iktidara gelmeden önce Erdoğan'a ait sözler. Şimdi her vatandaşımın eliniz vicdanına koyup söylemesi lazım. 18 yıl önce söylenenle şimdi yaşananlar arasında bir fark var mı?
Bunlar yolsuzlukla, yasaklarla mücadele edeceğiz diye geldiler. Yolsuzluk AK Partili yöneticilerin kimliği oldu. Saraydakiler de malı götürenler.
TANK PALET
Sizde vicdan ve ahlak varsa hukukun h'si kavramı varsa, devlete ait bir kavramın bilabedel Katar ordusuna peşkeş çekilmesine itiraz edeceksiniz. Dava açıyoruz başka mahkemeye düşürüyorlar. Orada tutmaya çalışıyorlar. Bakın şimdi kim yalan söylüyor. 28 Şubat 2018, 'Ey Kemal efendi şu obüsler var ya onlar bu ülkede yapılıyor.' Doğru mu doğru. Hiç itirazım yok. Ama aynı Erdoğan ATV'de, havuz medyasında 15.12.2019'da 'Orası bir bakım tamir atölyesi ama bitmiş tükenmiş bir konumda. Kılıçdaroğlu diyor ki fırtına obüsleri gene burada üretiliyor. Gene yalan. Yok öyle bir şey.' Pes yahu pes."
Başkan diyor ki tank üretimi yok diye ama Erdoğan Bergama'da 22 Şubat'ta söylüyor; şimdi biz tankımızı da üretiyoruz. Pes ya. İşin başındaki adam motor yok diyor. Erdoğan kalkıyor, Bak Kemal bilmez biz tankımızı üretiyoruz diyor. Tank palet fabrikası kiralandı mı? Erdoğan havuz medyasında, ' Burası sadece işletme noktasında BMC'ye 25 yıllığına kiralandı' diyor. Bir gün sonra Ethem Sancak çıkıyor, 'Devlet kira istemedi, kira ödemeyeceğiz' diyor. Kiraladık dediği adam kira istemediler diyor. Bergama'da Arifiye'deki fabrikayı da yine BMC burayı kiralıyor demiyorlar artık çünkü kira yoktur. Ama yalan Bay kemal'de bol. Onun için bizim tabii yalanda onunla baş etmemiz mümkün diyor. Vallahi seninle baş etmek mümkün değil. İsterim ki kendisine yalanı dediğim için beni mahkemeye versin. Vallahi de billahi de senin attığın bütün yalanları senin hâkiminin huzurunda hepsini ispat edeceğiz. Daha acısı nedir biliyor musunuz? Fabrika orduya ait, çalışanlar da, üretim de . Üretileni Katar BMC ortaklığı alıyor, üzerine yüzde 12,5 kâr koyup orduya satıyor. Hayatımda böyle bir peşkeşke karşılaşmadım. Sayın Bahçeli özellikle istirham ediyorum, elinizi vicdanınıza koyun bu tank palet fabrikasına yeter deyin. Ortada tank yok ama editör masasına Bakan Akar katılıyor ve diyor ki,bizim bir an önce tanka ihtiyacımız var diyor. Tank ne zaman üretilecek motor üretilince. Motor ne zaman üretilecek?