BIST 100 8.619 DOLAR 34,28 EURO 37,53 ALTIN 3.023,72
10° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Kılıçdaroğlu: Kaybedeceğini görüyor; 'yerimde nasıl tutunurum' bunun arayışında

Kılıçdaroğlu: Kaybedeceğini görüyor; 'yerimde nasıl tutunurum' bunun arayışında

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV'de gündeme dair önemli açıklamalar yapıyor.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şu şekilde:

Önyargılarınızdan arınmanız gerek. Şimdi baktık dünyada deniyor ki , hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Peki bugün, yaşadığımız tablo nedir? Teknoloji gelişti, dünya küçük bir köy oldu. Öteden beri öyleydi. Kolera da oldu, veba da oldu. Dünya aslında her dönemin kendi köyü. Eğer hiçbir şey ekisi gibi olmayacaksa, yeni de ne olacak? Bunu da yorumluyorlar, bir grup diyor ki; dünya daha otoriter yönetimlere teslim olacak.

Sosyal devletin bu dönemde unutulduğunu gördük. Dünya küreselleşti. Minimum maliyet var, kar maksimum olacak. Biz ne yapmalıyız? Yoksulluğun, işsizliğin arttığı bir Orta Doğu'yu düşünelim bir Afrika'yı düşünelim... Kaostan etkileniyorlar. Kurtuluşu gelişmiş ülkelere gitmekte buluyorlar. Hangi ülkeler bunlar... Demokrasi gelişmiş ülkeler, insan hakları belirli bir standardı yakalamış ülkeler. Bu şu gerçeği önümüze koydu, kişi başı gelirin yüksek olduğu, refahın yüksek olduğu ülkelerin sorumluluğu var mıdır?

İki emperyal güç devreye girdi, Amerika ve Rusya... Onlar da kendi menfaatini düşündü. Peki diğer ülkeler? Ölen insanlar, ölen insanların eline silah verenler. Hepimiz seyrettik, onlar da seyrettiler.

Gelişmiş ülkelerin sorumluluğu var. Ne zaman kendi ülkelerine göç geldi o zaman göz diktiler, gelmeseydi gene gözleri kapalıydı. Şu soruyu herkesin sorması lazım, bütün İslam ülkelerindeki üniversite sayısı Amerika'daki üniversite sayısından daha az? İslamiyetin çıkışındaki o bilim, sanat neden birden bire kayboldu.

Minimum kar, çalışana daha fazla vermek demektir. Maksimum da kaça satarsa. Dolayısıyla kendi ülkene transfer ediyorsun.

Demokrat olmamız lazım. Otoriter rejimlerin ülkeleri felaketlere sürüklediği, insanların demokrasi açısından yetkilerinin sınırladığı, düşünen insanları hapisleri attığı ülkekler gelişemez.

Türkiye'de anayasalar şu veya bu etkisi altında yazıldı. Düşünen insanların bir araya gelmesiyle hazırlanmadı. Hep darbeler oldu. Buradan Türkiye'yi çıkarmak, yeni güzel bir demokratik anayasa hazırlamak gerek. Dolayısıyla kavgasız, bu alanda kavgadan arınmış bir Türkiye inşaa etmek gerek. Bu süreç bize düşünme ve dinleme fırsatı veriyor.

Biz bir şey yapmamız lazım. 100 yıllık dönemler ülkelerin tarihlerinde önemlidir. 100 yıl sonra geldiğimiz noktada biz acaba ülkemizi demokrasi ile taçlandırdık mı. 100. yılında gelecek perspektifi çizmediyseniz siz geleceği yönelik bir siyasetçi değilsiniz.

Manevi duygularımızın yoğunlaştığı bir Ramazan dönemindeyiz, dolayısıyla düşünmemiz gerekirken ön yargılarımızdan arınalım derken bunun da altını çizmek istiyorum.

Cevap vermeye değer mi? Önce bu sorunun cevabını bulmamız lazım. Cevap vereceğiniz kişinin, ön yargılardan kurtulması lazım. Kinle öfkeyle devlet yönetilmez. Bürokrasiye girdiğimde, o yıllarda üstadım bna şunu söyledi. İlerde önemli yerlere gelebilirsin, sana evet diyen insanı dinlemeyebilirsin ama bir kişi sana hayır diyorsa onu dinlemen lazım. Devleti yöneten kişilerin, devletteki liyakatın ne olduğunu bilmesi lazım. Merkez Bankası, Diyanet, Genel Kurmay Başkanlığı, Maliye Başkanlığı, bunların yasal sorumluluğu vardır. Onların da başında Cumhurbaşkanı vardır. Herkesi kucaklaması gereken kişi, sadece kendi partisini korur diğer partileri ötekileştiriyorsa o ülkeyi yönetemez.

Erdoğan'ın konuşması, Türkiye Cumhuriyeti adına Devleti adına beni üzdü. Her karışında şehit var. Niye kavga ediyoruz, hele Ramazan'da.

Bir insan belirli bir yere oyla gelir. Bir insan eğer ortaya çıkan tabloyla gideceğini görüyorsa, nerede hata yaptığını sorgulamalıdır. Ama hayır ben hiç hata yapmadım, devlet demek zaten benim anlayışıyla yönetirse sorun çıkar.

Gideceğini görüyor, kaybedeceğini görüyor. Acaba yerimde nasıl tutunurum bunun arayışı içinde.

Kovid-19 olayı ortaya çıktıktan itibaren hep nelerin yapılması gerektiğini anlattım. Hepsi yapıldı mı hayır, ama bir kısmını yaptılar. Hala çözülmesi gereken ekonomik sorunlar var. Kovid-19 ortaya çıktığında, erdoğan'ın ilk yapması gereken şey Sağlık Bakanlığı'nı davet edip, yayılacağı söyleniyor, siz de geçen yıl pandemi raporu hazırlamıştınız gel Bakanlar Kurulu'na bilgi ver. Yapılmadı.

Yine benim önerimdi, ekonomik sosyal konsey. Süratla çağırın dedim, yapılmadı. Nedir ekonomik sosyal konsey... Sorunlu yaşayanlarla sorunu çözenlerin yan yana gelmesi demektir.

Ayrıntılar geliyor...