CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde Emekli Emniyet Mensupları Buluşması'nda açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Polislik mesleği sıradan bir meslek değil. Meşakkatli bir meslektir. Siz olmasanız biz akşamları evimizde rahat uyuyamayız, siz olmasanız terör şehrin göbeğine kadar iner, suçlular kol gezer. Polislik mesleği kutsal bir meslektir.
Sorun nedir? Bu kadar önem verdiğimiz bir mesleğe siyasiler gerekli önemi veriyor mu? Güven veren bir kişi olarak görür vatandaş polisi. Zaman zaman eleştirir, zaman zaman baş tacı ederiz. Ama 'Acaba polis arkadaşların sorunları var mıdır?' diye sormayız.
Mitinglerde bizi koruyan polis arkadaşlar 'Ne olursun 3600 ek göstergeyi söyleyin' derlerdi. Hep söyledim mitinglerde. Uzun uzun mücadele ettik en sonunda hükümetin de gündemine girdi. Geciktiriyorlar vermek istemiyorlar. Şundan emin olmanızı isterim mutlaka ama mutlaka bugün olmazsa yarın 3600 ek göstergeyi alacaksınız.
Toplumun güvenliği sağlayan polisin sahibi yok. Çünkü sizin temel bir sorununuz var, derdinizi aktarabileceğiniz bir mecra yok. Demokrasilerde bunların olması lazım. Ortak hareket ettiğiniz sürece siyaset kurumu sizi dinlemek zorunda kalır. O nedenle sizin örgütlenmeniz bizim açımızdan önemlidir.
Sizin göreviniz diğer memurların görevinden çok farklıdır. Siz hayatın her alanında görev alırsınız, en riskli alanlarda görev alırsınız. Her an ölümle karşı karşıya kalabilirsiniz. Dolayısıyla sizin yaptığınız göreve uygun özel düzenlemeler yapılması lazım.
Sizin ayrıca 150 yılı aşkın bir tarihiniz var. 150 yılı aşkın bir tarih kendi içinde özel bir kültür oluşturur. Bu aynı zamanda liyakat demektir. Eğer liyakat olmazsa, araya sıcak siyaset girerse... Emniyette, 'Amcamın oğlunu hemen komiser yapın' anlayışı şu anda egemen. Liyakatı yok ederseniz, meslek kendi içinde çürümeye başlar. Daire Başkanı olarak Gelir İradesi Başkanlığı'na atandığımda kimden sonra Genel Müdür olacağımı ben biliyordum. Benden bir gün önce atanan olurdu sonra bana sıra gelirdi. Hiç kimse 'Sen olamazsın' diyemezdi. 150 yılı aşkın bir tarihi olan emniyet teşkilatının böyle bir kültürü vardı.
İçişleri Bakanı doğrudan doğruya sizin sorunlarınızı çözmekle yükümlü olan kişidir. Size talimat verir, yasal çerçeve içinde gereğini yerine getirirsiniz. Sizin sorunlarınızı siyaset kurumuna taşıyacak kişi odur. O kişi güven vermezse, sizin sorunlarınızı hükümet içinde tartışma konusu yapmazsa... İçişleri Bakanı, 'Polislik bir maaş mesleği değildir, böyle düşünen bir dakika durmasın' diyor. Polis orada durur ama aslında senin bir gün orada durmaman lazım.
En ağrıma giden Beşiktaş terörist saldırısında hayatını kaybeden polis arkadaşlarımızdır. Kampanya açtılar, şehit yakınlarına ve gazilerimizi parayı vereceğiz dediler. Dağıtılmadı bu paralar. Hangi gerekçe ile dağıtılmadı? Bu soru hala boşlukta, biz bunun takipçisiyiz.
Bir göreviniz daha var, başarıyla yapıyorsunuz. Uyuşturucu belası Türkiye'deki en ciddi sorun. Özellikle fakir ailelerin çocuklarını buluyorlar, alıştırıyor sonra çantacı yapıyorlar. Gencecik fidan gibi evlatlarımız. Yaygın, giderek yayılıyor. Yapanlar uyuşturucu baronları. Polis mücadele veriyor, yakalıyor, savcıya teslim ediyor. Savcı soruşturma açamıyor. Kocaeli Dilovası'nda gemide bulundu kokainler. Yakalayan, tutanağı düzenleyen, savcıya teslim eden polis ama savcı korkudan dava açamıyor. Savcıya talimat veren var. Siyasetçi o talimatı niye verir? Satın alınmıştır.
Çalışırken aile yardımı alıyorsunuz, emekli olunca kesiliyor. E aile boşandı mı? Aile aynı aile. Bari adına 'aile yardımı' demeyin. Aile yardımı veriyorsunuz emekli olunca niye kesiyorsun? Bir Allah'ın kulu bunun mantıklı bir gerekçesini açıklasın.
Jandarma ve polis arasındaki farklılık... Siz daha zorlu bir alanda, kentte çalışıyorsunuz onlar ise kırsalda. Aynı işi yapan, aynı emeği harcayan insanlar arasında fark var. Neden? Hani eşit işe, eşit ücretti. Bunun da kalkması lazım. Bunun için sizin sesinizin biraz gür çıkması lazım. Biz sizin Meclis'teki sesiniziz. Namuslu bir siyasetçinin görevi mağdurun yanında olmaktır. Parlamentodan bir yasanın çıkması lazım, onun içinde mücadele edilmesi lazım. Sizin çok sayıda sorununuz var.
10 saat, 12 saat, 15 saat, 24 saat çalışan polis arkadaşlarımız var. Polisi görevlendiriyorsun, görevlendirdiğin yerde acaba karnını doyuyor mu? Acaba görevlendirdiğin yerde bir tuvalet var mı? Bunlar hiç düşünülmüyor, polisi robot olarak görüyorlar. Ciddi sorunlar var.
Keyfi davranılıyor. '24 saat orada bekleyeceksin' diyorlar. 'Beklemem, kanun var' dersen nefesi Hakkari'de alırsın. Bunu da biliyorum.
3600 Ek göstergeyi alacaksınız. Sizin beklediğiniz ölçüde bunun verilmesi için ben ve arkadaşlarım da her türlü çabayı göstereceğiz. Bir polis arkadaşın söylediği bir cümle ile sözlerimi bitireceğim. 'Polis şehit olmaktan korkmaz ama emekli olmaktan korkar' diyor. Emekli olmaktan korkmayacağınız günler çok uzakta değil. Az kaldı az. Herkesin huzur içinde yaşayacağı bir Türkiye'yi inşa edeceğiz.
