CHP olağan kurulunda kabul edilen “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannemesi”ni esas alan İkinci Yüzyıl Dergisi yayın hayatına başladı. Aylık periyotlarla yayımlanacak olan derginin ilk sayısının konuğu ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
“'DOSTLARIMIZ' DERKEN BÜTÜN BUNLARIN HEPSİNİ DOSTLARIMIZ OLARAK GÖRÜYORUM”
Demokrasinin sürekli gelişen bir kavram olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sürekli gelişen bu kavrama bütün siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının ayak uydurması gerektiğinin altını çizdi.
Düşünce özgürlüğünün önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğini de ifade eden Kılıçdaroğlu, “Sivil toplum örgütlerinin, meslek kuruluşlarının, üniversitelerin daha özgür ve özerk kuruluşlar haline dönüşmesi lazım. Demokratikleşmeye böyle bakmamız gerekiyor, aksi halde alanı çok daraltmış oluyoruz. Ben o nedenle ‘dostlarımız' derken apartman görevlilerini de, manavı da, esnafı da, sanayiciyi de, kobiciyi de, üniversitede ders veren hocayı da, baroları da, bütün bunların hepsini dostlarımız olarak görüyorum” açıklamasında bulundu.
“DEMOKRASİYİ BU ÜLKEYE TEKRAR GETİRECEĞİZ”
Demokrasiyi savunan herkesi “peşinen kendi dostları” olarak kabul ettiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Çünkü şu anda Türkiye bir sivil darbe dönemi yaşıyor ve Türkiye'nin bu sivil darbeden süratle kurtulması gerekiyor. Bu dönemden kurtulmanın yöntemi de demokratik koşullar içinde olmalı, yani sandık gelecek oyumuzu kullanacağız ve biz demokrasiyi bu ülkeye tekrar getirmiş olacağız. Ben bunu bazen şöyle de yorumluyorum; bir dikta yönetimini belki de dünya siyaset tarihinde ilk kez sandığa giderek yeneceğiz” şeklinde konuştu.
“DEMOKRATİK YOLLARLA BU KİŞİLERİ GÖNDERECEĞİZ”
Belli çevrelerde farklı algılar ya da kuşkular olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Birincisi, ‘sandığa gideceğiz ama bu adamlar seçim sandığı getirmezler.' İkinci kaygı, ‘Bu adamlar biz oy kullansak ve çoğunluğu alsak dahi gitmezler.' Bu çok tehlikeli bir algı aslında. Bu algıyı beslemek ya da bu algının beslenmesine yönelik söylemler de son derece tehlikeli. Evet, biz sandığa gideceğiz, oyumuzu kullanacağız, demokratik yollarla, yöntemlerle bu kişileri göndereceğiz!” dedi.
“DEMOKRASİYİ SAVUNANLAR KİNLE, ÖFKEYLE HAREKET ETMEZLER”
Bazı çevrelerde ise, ‘‘Siz gelince hesap mı soracaksınız? Devr-i Sabık dönemi mi yaratacaksınız?'' kaygısı olduğun aktaran Kılıçdaroğlu, “Evet böyle bir kaygı var ama şunu özellikle ifade ediyorum, böyle bir kaygıya kimsenin kapılmasına gerek yok. Çünkü demokrasiyi savunanlar ya da demokrasiyi getirme iddiasında olanlar kinle, öfkeyle hareket etmezler. Yani eğer siz kinle ve öfkeyle hareket ederseniz iktidarı aldıktan sonra, o zaman sizin de demokratlığınız tartışılır. Dolayısıyla demokrasi aslında kinle, öfkeyle değil; akılla, bilimle, bilgiyle, saygıyla, erdemle hareket eden insanların alanıdır” ifadelerine yer verdi.
“'ÖNCE SİZ CUMHUR İTTİFAKI OLARAK ANLAŞIN'”
Kılıçdaroğlu, Cumhur İttifakı'nın anayasada bir revize yapmak istediğini ama anayasanın hangi maddesinde ve nasıl bir revizeye ihtiyaç duyduklarını bilmediklerini dile getirdi. O nedenle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın yaptığı “parlamentoda anayasa değişikliğiyle ilgili bir uzlaşma komisyonu oluşturalım, oraya bütün partiler gelsinler” önerisine de, aynı çağrıyı yapan Meclis Başkanı'nın çağrısına da soğuk baktıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, “Dedik ki ‘önce siz Cumhur İttifakı olarak kendi aranızda oturun, anlaşın. Bakalım siz neyi getirmek, neyi çözmek istiyorsunuz?'” diye konuştu.
“İYİ PARTİ, DEVA, GELECEK, SAADET VE DEMOKRAT PARTİ'YLE KONUŞTUK”
Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Biz ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem' derken, İYİ Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi, Demokrat Parti'yle de konuştuk. Bizim bu aşamada oturup yeni bir anayasa yazmak gibi bir hedefimiz yok, bu çok da yanlış olur. Çünkü biz kendimiz oturup kendimize özgü bir anayasa yazarsak o zaman haklı olarak diyecekler ki ‘ya siz karşı tarafın görüşünü hiç almadan hatta sivil toplumun bile görüşünü almadan oturup bir anayasa hazırlamışsınız, oysa karşı tarafın da görüşünü almanız gerekirdi.
“İLK HAREKET NOKTAMIZ İLKELER OLMALI”
‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem' derken ilk hareket noktalarının ilkeler olması gerektiğini düşündüklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Eğer ilkeleri sağlıklı belirleyebilir ve üzerinde uzlaşma sağlayabilirsek zaten anayasada yapacağımız değişiklikler de kendiliğinden büyük ölçüde ortaya çıkmış olacaktır” açıklamasını yaptı.
“HAKİMLER SAVCILAR KURULU'NUN İKİYE BÖLÜNMESİNİ İSTİYORUZ”
Kılıçdaroğlu, konuya şu örnekleri verdi:
Örneğin, biz hukukun üstünlüğü diyoruz, yargı bağımsızlığı diyoruz. Yargı bağımsızlığını sağlayan ana unsur Hakimler Savcılar Kurulu. Biz bunun ikiye bölünmesini, Hakimler Kurulu ayrı Savcılar Kurulu ayrı olsun ve savcı, duruşmada avukatla aynı düzeyde olsun istiyoruz. Yani yargıcın yanında savcı olmasın, çünkü birisi iddia makamı öteki savunma makamı dolayısıyla ikisinin de eşit olması gerekiyor. Savcılar Kuruluna bakan başkanlık yapabilir ama Hakimler Kurulunda siyasi otoritenin olmaması gerektiğini, daha bağımsız olması gerektiğini düşünüyoruz…
“BÜTÜN MEDYA ÇALIŞANLARI SENDİKALI OLMALI”
Medya özgürlüğünün savunuyoruz, medya özgürlüğüyle ilgili belli kuralların, kısıtların gelmesi gerektiğine inanıyoruz. Medya özgürlüğü ile ilgili olarak da örneğin öteden beri düşündüğümüz ama bir türlü gerçekleştiremediğimiz, bütün medya çalışanlarının sendikalı olması gerektiği konusudur. Çünkü haberi yapan gazeteci patronuna karşı da bağımsız olabilmeli, sendikal güvencesi olabilmeli…
“TRT'NİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI GEREKİYOR”
Basın İlan Kurumu gibi RTÜK gibi kurumların tamamen medya özgürlüğüne destek verir tarzda, TRT'nin de aynı şekilde yeniden yapılandırılması gerekiyor. Mesela TRT'nin yasasında TRT'nin tarafsız yayın yapması öngörülüyor. Ama TRT'nin tarafsız olmadığını hepimiz biliyoruz. CHP haberlerini, bizim salı günü grup toplantılarını son derece sınırlı veriyorlar. Bunun da farkındayız ama dediğim gibi ilkeleri belirlerken o ilkelere uyacak kamu bürokrasisini de yetiştirmeniz gerekiyor.