Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Kılıçdaroğlu: 17 yılda Cumhuriyetin tüm birikimlerini sattılar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi'nde açılış konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu Türk dış politikasını Putin'in belirlediğini söyledi. Kılıçdaroğlu AKP iktidarının 17 yılda Cumhuriyetin tüm birikimlerini sattığını, ve rekor seviyede dış borçlanma gerçekleştirdiğini belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi'nde açılış konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, Suriye'de görev yapan bir kişinin kendisine "Daha önce Suriye'den kaçıp Türkiye'ye gelenler sade Suriyelilerdi. İdlib'den gelecek olanların tamamı eli kanlı olan insanlar. Terör örgütü üyeleri. Bu bir milyon kişi Türkiye'ye gelirse asıl felaketi ülke o zaman yaşar" dediğini aktardı.

"17 yılda milyonlarca işsiz yaratıldı, sonra diyeceksiniz biz çok başarılıyız. Peki bu işsizlik, mutfaktaki yangın ne? Tarihte Meclisin önüne gelip yakanı görmemiştik, bunu gördük" diyen Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:

AK Parti ciddi iddialarla iktidar oldu. 17 yılda arzu ettikleri her kanunu çıkardılar, istedikleri bürokratları istedikleri yerlere atadılar. Yargıya da müdahale ettiler. Yargı siyaseti otoritenin yan kuruluşu haline dönüştü.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları;

Şehit haberlerinin gelmediği bir Türkiye, mutlulukla yaşadığı bir Türkiye umuyoruz.

Değerli arkadaşlarım hepimiz siyaset yapyoruz. siyaset sorumluluk gerektirir. Sorumlu bir siyasetin ögelerinden biri geçmişten ders çıkarmaktır, tekrar etmemektir.

CHP, sadece Türkiye'nin değil dünyanın en köklü siyasal partilerinden biri. bir asra yaklaşan yaşamında sorumluluğu temel ilke edindiği için bu kadar sürmüştür. Dolayısıyla CHP'nin bugün de geçmişte de gelecekte de bu ülkeye kazandıracağı çok şey var. Ahlaki temeller en asıl etkendir.

Devlet dediğimiz kurumu liyakatla donatması lazım. hepimiz şunu biliyoruz 17 yılını bitiren ve 18'inci yılını sürdüren bir tek parti düzeni var. Reformları devam ettirme gibi bir sözü vardı, demokrasiyi getirme, genişletme gibi bir sözü vardı. AB sözü verdi ve bunlarla yola devam etti. 17 yıllık süre içinde arzu ettikleri her kararnameyi çıkardılar. istedikleri bürokratları istedikleri yere atadılr. bu süre içersinde yargıya da müdahale ettiler.

Bunları niçin yaptılar? Ekonomiyi geliştireceğiz, kişi başı geilir artıracağız dediler. bir süre sonra kendiler şikayet etmeye başladılar. Ne dediler başbakanlığı kaldırmamamız lazım. Arkasından da tek parti gündeme geldi, tek adam iktidarı oldu.

17 yıllık bir iktidarın Türkiye'nin hiçbir temel sorununa çözüm üretilmemiştir.

Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yok. bir kişinin can ve mal güvenliğinin olması için yargı olması lazım, hukukun üstünlüğü olması gerekiyor.

Yargı siyasi otoritenin altına girmişse, yargı kararı verirken Saray'a bakıyorsa, o ülkede can ve mal güvenliği yoktur.

Mutfakta yangın var. Sadece yurttaş perişan halde. Milyonlarca işsiz yaratıldı. Ekonomiyi büyüteceğim diyeceksiniz, 17 yoılda milyonlarca işsiz yaratacaksınız. Bu işsizlik ne? Mutfaklardaki yangın ne? İşsizlik travması derinleşiyor.

TBMM'nin çatısına çıkıp intihar edeceğim diyen insanları gördük. Büyük sıkıntılar yaşanıyor ekonomide. Daha acı olan ise Türkiye'nin ekonomisini Londra'daki bir avuç tefeciye emanet ettiler. 17 yılda vergi istediler, vatandaşlar verdi. 17 yılda Cumhuriyetin tüm kazanımlarını sattılar. 17 yılda en büyük borçlanmayı yaptılar.

17 yılda dışarıya Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarının dışardaki tefecilere ödediği vergi 174 milyar 313 dolar.

17 yılın sonunda geldiğimiz nokta şudur, duyuni umumiye borçlanmasıyla karşı karşıyayız. 17 yılda borçlar genel müdrülüğünü kurmak zorunda kaldılar.

Eğitimde geldiğimiz nokta felakat. Çocuklarının eğitiminden şikayet eder hale geldik AKP'liler de olmak üzere. Çocuğu daha iyi okusun diye özel okullara yönlendik. Devlet okullarına güven kalmadı.

Dış politikada da tam bir felaket ile karşı karşıyayız. Dış politikanın milli olması lazım. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz, kavga olmaz. Dış politikada tam bir fiyasko yaşıyoruz.

Mısır politikası, Suriye politikası en son Libya politikası. Bunların hepsi ciddi bir sorun. yıllarını dış politikaya veren kişilerin devre dışı bırakılıp, ayakkabı kutularında para çıkanları getirirseniz ne beklersiniz. Rüşvet alanlar nasul ülkeyi temsil etmek için yurt dışına gönderilebilir?

Acı bri gerçek, ama bu atamayı yapanlar utanıyor mu? bu atamayı yapanlar Türkiye Cumhuriyet'nin ne kadar köklü olduğunun farkındalar mı? Öneriler getiriyoruz, ama her önerimize siz bu işten anlamazsınız deniyor.

4 örnek vereceğim size, dış politikanın getirdiği aşmazlar var.

Suriye ile görüşün dedik. Dinlemediler. Suriye terörist dediler. ama Rusya aldı Suriye ile Türkiye'yi aynı masaya oturttular. Gittiler Putin'i dinlediler. Türkiye'nin itibarı nerede? Putin'in talimatıyla yaptın.

Suriye konusunda konferans düzenleyin dedik. Türkiye çöözüm üreten bir ülke olsun dedik. Yine Putin'in üzerine Astana'ya gittiler konferansa katıldılar.

1998 adana mutabakatını uygulayın dedik. karşı çıktılar. Putin söyledikten sonra hatırladılar.

Dedik ki Libya'da taraf olmayın. Birleşmiş Milletleri devreye sokun, çatışmayın barıştırın. Putin çağırdı, Hafter ile masaya oturdular.

Türkiye'nin dış politikasını kim belirliyor? Açık ve net Putin belirliyor. Dış İşleri bakanlığını devre dışı bırakırsanız, geldiğiniz nokta budur. Egemen güçlerin taşeronluğudur.

Suriye konusunda çok ciddi açmazlarla karşı karşıya kaldık. Tüm iyi niyetmizle dile getirdik. Bir askerimizin bile burnunun kanamasını istemiyoruz.

3 milyon 600 bin Suriyeli yetmedi. şimdi 1 milyon İdlib'li kardeşimiz gelecek. Orada görev ypan biri şunu söyledi daha önce Suriye'den kaçıp Türkiye'ye gelenler sadece Suriyelilerdi. ama İdlib'ten gelecek olanların tamamı eli kanlı insanlardır, terör örgütünün üyeleridir. asıl bu 1 milyon kişi gelirse felaket o zaman başlayacak.

Bir umudu yeşerten bütün halkımıza bir teşekkürü borç biliyoruz. bu güzel iklimi yaşatmak zorundayız ve büyüteceğiz. birlikte yapacağız. Asla karamsar olmayacağız. belediye başkanlarının da başarıya mahkum olmalarını hepimizin bilmesi gerekiyor. Belediye başkanı arkadaşlarıma da söyledim tüm olumsuz koşullara rağmen başarıya mahkumsunuz. tüm baskılara zorluklara rağmen güzel sonuçlar elde ediyoruz.

Samimi diyaloglarını sürdürüyorlar ve sürdürecekler.

Gittiğimiz yerlerde şunlar söylenir, CHP hep itiraz eder. Bunların doğru yaptığı bir şey yok mu?. Türkiye'de halkın ya da devletin lehine gelen bütün düzenlemeler CHP onay vermiştir. AB ile uyum yasalarına chp destek vermiştir, Türk Ceza Kanun'na, 1600 maddelik Ticaret Kanuna destek vermiştir. Türkite'nin lehine gelen her düzenlemeye destek verdik. Şu örneği verdim, Sruiyey'i görüyorsunuz 1100 km'lik bir sınır var AKP bir kanun getirdi Meclise orası mayınlardan arındırılacak ve İsrail'e verilecek. Bugün o topraklar İsrail'in elinde olsaydı Suriye ile ilişkilerimiz ne olurdu? Bizim sorunu ortaya koyarken, arkasından da çözümü ortaya koymamız gerke. Aksaray'dkai bütn kardeşlerime şunu söyledim, hangi sorun varsa şundan emin olun, o sorunlarına tamamına çözümümüz vardır.

Bu çözüm eksiktir, yanlıştır bakarız. Ama sorun getirdik çözüm getirmedik yok. Eğridir, doğrudur tartışrız. ama çözüm getiriyoruz.

Aylık niye alamıyordunuz dedim muhtar arkadaşlarıma. Kimin sayesinde CHP sayesinde.

Aslında normalde Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara cevap vermek gibi bir düşüncem. Ama belediyecilikle ilgili bir toplantıda, kendi partisini övüyor doğal olarak, normaldir. İtirazımız yok. Diyor ki kırk yıllık siyasi hayatımızda ne çeyrek asırlık belediye tecrübemizde ne de 18 yıllık iktidarlığımızda mahçubiyet yaşamadık. CHP gibi seçim zamanı vaad yağdıran sonra unutan CHP gibi olmadık.

Biz verdiği sözlerin arkasında sözünün eri bir partiyiz diyor.

Değerli arkadaşlarım, birkaç örnek vereceğim, bütçe.. 2019'un başında bütçeyi getirdiler, açık 80 milyar lira olacak. Damadın getirdiği bütçedir, Saray'ın getirdiği bütçedir. Yıl sonu oldu açık 123 milyar oldu. Sapma yüzde 53 oldu.

Hani yüzde 5'lik sapma olabilir tamamdır. Ama yarısından fazlasıyla nasıl karşı karşıya kalıyorsunuz?

Erodağan Libya'ya gittin Kaddafi'nin elinden insan hakları ödülü aldın. Bir de 250 bin dolar aldın. Hayır kurumlarına bağışlayacağım dedi. 10 yıldır hangi kuruma bağışladın soruyorum? Cevap yok.

Tarım kanunu 21. madde, çifçiye her yıl milli gelirin en az yüzde 1 oranda destek verilir diyor. 177 milyar lira ediyor. Vermedin bu parayı. Hani sen sözünün arkasında duruyordun?

Damat açıklama yapyıor şubat 2019'da. Toplantının konusu burada iş var, bu yıl 2 buçuk milyon kişiye istihdam sağlıcaz diyor. Gerçekleşmiyor. Bakan dönüyor açıklama yapıyor, 2019'da sizlerden beklediğimiz desteği göremedik. ama inanıyorum 2020'de iş insanlarının desteğini göreceğiz. Soru şu, sözünün eri olan kim?

Sevgili Erdoğan, milli ana muharebe tankı, seri üretim sözleşmesi yapıyor 9 kasım 2018'de, anlaşma imzalanıyor. Aynı gün yapılan törenler var, ilk altay tankı 18 ay sonra kara kuvvetlerine temsil edilecek deniyor. 18 ay geçti aradan. Ortada tank var mı? yok. Motoru var mı? o da yok.

Saray'da ilk 100 açıklamaları yapılıyor 3 ağustos 2018. hedeflerden birisi şu, Ergene nehrinin su kalitesinin sulama suyu kalitesine getirecekler. Ne kadar süre 100 gün. Ne kadar geçti? 400 gün geçti. Beyefendinin verdiği söz unutuldu.

Biz ana muhalefet olarak, biz de söz veriyoruz. 2017'de Biz asgari ücret 1500 olsun dedik. bütün belediyeleri 1500 yaptık.

2018'de 2200 dedik yapmadılar. Bizim belediye başkanlarımız 2200 lira yaptı.

2020 yılı için asgari ücret 2.500 olmalıdır dedik. 2324 lira verdiler. Biz belediyede çalışanlarımıza CHP'li tüm belediyelerde, asgari ücret net 2500 olacak. Sözünün arkasında duran sözünün eri olan ahtine kavline sadık olan biziz.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER