Kirazlı’da altın madeni arayan Kanadalı şirket Alamos Gold’un CEO’su John McCluskey, Sabah Gazetesi’nden Dilek Güngör’ün sorularını yanıtladı.
John McCluskey, maden ruhsatının 2001 yılında başka bir şirket tarafından alındığını ifade etti ve 2010 yılında da kendilerinin bu şirketten ruhsatı aldıklarını söyledi.
CEO John McCluskey, bir röportajında "Türkler taş taşımakta çok iyiler" sözlerinin yanlış anlaşıldığını da ifade ederek, “Türkler'in uzmanlığına iltifat ederken sözlerim yanlış anlaşıldı, özür dilerim” şeklinde konuştu.
Röportajın ilgili bölümleri şöyle:
-Maden ruhsatını ne zaman aldınız?
Ruhsatı 2001'de Kanadalı Teck Cominco Metals ihaleyle almış. Onlar bakır, kurşun, çinko, kömür işine yoğunlaşınca altın madenini satmak istediler. Biz 2010'da 65 milyon dolar bedelle bu madenin ruhsatını aldık. Daha sonra rezervi anlamak için ilave sondajlar yaptık. 2013'te ÇED 'olumlu' raporunu aldık.
SÖZLERİM YANLIŞ ANLAŞILDI
Alamos Gold'un CEO'su John McCluskey'e Bloomberg'e verdiği röportajı da hatırlattım. ‘Türkler taş taşımakta çok iyiler’ sözlerinin Türkiye'de çok tartışmaya neden olduğunu söyledim. O röportajın geçen yıl kur saldırısının yaşandığı ağustosta yapıldığını, madende Türk işçi çalıştırıp çalıştırmadıklarının sorulduğunu söyledi. McCluskey, ‘Orada, 'Dışarıdan işçi getirmeyi düşünmüyorum. Türkiye'de her alanda işin uzmanları var. Özellikle inşaat alanında Kanada'dakilerden çok daha iyi kapasiteye sahipler' dedim. Türkler'in uzmanlığına iltifat ederken sözlerim yanlış anlaşıldı, özür dilerim’ dedi.”
Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker de, "McCluskey'nin yıllık maaşı 3.5 milyon dolar" başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
HİSSESİ DÜŞTÜ
“Türkler taş taşımakta çok iyi” diyerek alay eden Alamos Gold'un CEO'su John McCluskey'in maaşının yıllık 3.5 milyon doların altına düşmediğini ifade eden Toker, "Biz fanilere ilk bakışta astronomik gelen tutarın neden “makul” olduğunu sektöre yakın duran bir okurum şöyle aktarıyor: 'Üretim yapan küresel maden şirketlerinde CEO'lara yüksek maaş olağandır. Özellikle proje geliştiren ve siyasi bağlantıları iyi olan yöneticiler aslan payını alır. Maaş tutarları, firma cirolarına ve borsadaki piyasa değerlerine göre değişiyor'” diye belirtti.
Toker, ayrıca, "Şirketin hisseleri, altın fiyatlarının arttığı salı günü Toronto Borsas'ında yüzde 2 değer kaybetti. Bu beklenmedik düşüşte Türkiye'de yükselen tepki ve eylemlerin payının olduğu düşünülüyor. Giden ağaçları geri getirecek bir sonuç değilse de talana ve vahşi madenciliğe karşı durmanın önemini kanıtlıyor" diye de ifade etti.
Çiğdem Toker'in yazısı şu şekilde:
"Alamos Gold Toronto borsasında işlem gören bir şirket. Son dönemlerde yatırımcısına hisse başına yüzde 130 kazandırdığı günler olmuş. Kazandırır elbet. Kirazlı projesinde kârlılığın ne kadar yüksek olduğunu kendileri anlatıyor zaten. Cennet Kazdağları'na yakın mesafede düşük üretim maliyeti, düşük sermaye ile milyar dolarlar. Daha ne olsun. O konuya birazdan geleceğim.
İşte bu kadar kârlı bir şirketin hisseleri, altın fiyatlarının arttığı salı günü Toronto Borsas'ında yüzde 2 değer kaybetti. Bu beklenmedik düşüşte Türkiye'de yükselen tepki ve eylemlerin payının olduğu düşünülüyor. Giden ağaçları geri getirecek bir sonuç değilse de talana ve vahşi madenciliğe karşı durmanın önemini kanıtlıyor.
Evet vahşi madencilik. Bizzat sektörün içinde olup adlarının paylaşılmasını istemeyen bir okurum böyle tanımladı Alamos'un yaptıklarını.
DEVLET ALAMOS'A YAĞDIRMIŞ
Alamos Gold'a sahip çıkan açıklamasıyla bizden 8 milyar dolar altın ithalatına üzülmemizi bekleyen Enerji Bakanlığı ile başta AKP Çanakkale Milletvekili Bülent Turan olmak üzere siyasilere birkaç veri sunayım.
Bizzat Alamos Gold'un sitesinde yayımlanan 15 Şubat 2017 tarihli Fizibilite Raporu.
Tam adı: “Alamos Gold Inc. Kirazlı Feasibility Study”
– Raporun operasyon maliyetleri konulu tablosunda yapılacak toplam harcama 217.5 milyon dolar görünüyor. Bu miktarın 83 milyon dolarını, madencilik taşeronuna ödenecek tutar, 90 milyon dolarını da proses işlemi oluşturuyor.
– Buna karşılık aynı rapordan Kurumlar Vergisi yüzde 20'den yüzde 2'ye düşürüldüğünü, gümrük vergisinden KDV'den muaf olduğunu, SGK işveren payını devletle paylaştığını, bankaların faiz desteği sağladığını öğreniyoruz.
STOPAJI DA DÜŞÜRECEĞİZ
– Bu raporda çok ilginç bir not da var: Kârın temettü olarak dışarı çıkarılması halinde yüzde 15 stopaj olduğunu hatırlatan Alamos Gold, “Bu oranın düşürülmesi için de şirket olarak fırsatları kolluyoruz” diye açık açık yazmış 35'inci sayfaya.
Amiyane tabirle “suyundan da koy” demek lazım.
Ve sormak lazım “On binlerce ağacın kesilmesine, doğanın talanına değer mi birkaç yüz milyon dolar için?” diye ama değiyor demek.
★★★
Alamos Gold, kârlılık ve gelir konusunda hissedarlarını mutlu ettiğini dile getirdik. O nedenle olmalı ki “Türkler taş taşımakta çok iyi” diyen CEO McCluskey'ye şirketin ödediği maaş, yıllık 3.5 milyon doların altına düşmüyormuş. (İşte benden iki yazım için 3 milyon TL isteyen Bayburt Grubu'nun manevi tazminat taleplerine uygun bir gelir.)
Biz fanilere ilk bakışta astronomik gelen tutarın neden “makul” olduğunu sektöre yakın duran bir okurum şöyle aktarıyor: “Üretim yapan küresel maden şirketlerinde CEO'lara yüksek maaş olağandır. Özellikle proje geliştiren ve siyasi bağlantıları iyi olan yöneticiler aslan payını alır. Maaş tutarları, firma cirolarına ve borsadaki piyasa değerlerine göre değişiyor.”
Alamos Gold'un piyasa değerinin yaklaşık 4 milyar dolar olduğu dikkate alındığında 3.5 milyon dolar CEO maaşı normalmiş.
Kanada merkezli borsa ve yatırım analiz sitesi Morning Star'ın Alamos Gold sayfasında McCluskey'nin gelirleri yıllar itibarıyla şöyle sıralanıyor:
2014: 2 milyon 572 bin 979 $
2015: 3 milyon 392 bin 285 $
2016: 2 milyon 985 bin 581 $
2017: 3 milyon 769 bin 072 $
2018: 2 milyon 629 bin 072 $
SAHİ RÜŞVET YASASINA NE OLDU
Tabii okurumun “siyasi bağlantıları iyi olan” ifadesini unutmayalım. Hep hatırda tutalım. Siyasi bağlantıyla aralanan kapılar olmaksızın, memleketin ağacın suyunu havasını doğal zenginliklerinin bu kadar barbarca kirletilmesi mümkün olamaz.
Ondan sonra uluslararası kuruluşlar rapor üstüne rapor yazıp dursunlar “Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı şirketleri konu alan rüşveti önleme ve yaptırım yasası, imza attığınız halde yıllardır neden çıkmıyor” diye."