Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Kayyum devlete 45 milyon borç takmış

Ömer Faruk Kavurmacı’nın ortağı olduğu şirkete atanan kayyumun devlete 45 milyon TL vergi borcunun olduğu ortaya çıktı.

FETÖ’den tutuklu yargılanan İBB eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın ortağı olduğu şirkete atanan kayyumun devlete 45 milyon TL vergi borcunun olduğu ortaya çıktı.

2016 yılında FETÖ’den tutuklanıp ortağı olduğu Aydınlı Grup’a kayyum atanan Ömer Faruk Kavurmacı adına avukatları Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Kayyum heyetinin şirketi kötü yönettiğine ve zarara uğrattığına dair haziran ayındaki 13. celsede dinlenen “kamu tanığı” beyanlarının sunulduğu başvuru dilekçesinde çalışanların maaşlarının banka kredisiyle çekilerek ödendiğini belirten Kavurmacı’nın avukatları, “Kayyum yönetimindeki şirket devlete biriken 45 milyon TL’lik vergi borcunu dahi ödememiştir” diyerek anayasanın 13 ve 35. maddeleri ile AİHS Ek Protokol 1 Madde 1’de düzenlenen (Mülkiyet Hakkı, Hukuk Güvenliği ve Belirlilik İlkesi) hakların ihlal edildiği iddiasında bulundu.

Haziran ayında görülen FETÖ’nün iş insanları yapılanması olan TUSKON davasında ise, TMSF’nin mahkemeye tanık olarak beyan ettiği Kavurmacı’nın ortağı olduğu Aydınlı Grup’un çalışanlarının ifadesi duruşmaya damga vurdu. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dava dosyasında kayyumun şirketi yönetemediğine dair yer alan tanık ifadelerine göre şirketin devlete olan 45 milyon TL’lik borcu ödemediği ortaya çıktı.

İşte o ifadeler:

“ŞİRKETİN 45 MİLYON TL VERGİ BORCU VAR”

Muhasebe sorumlusu M.A.N: “Şirketin muhasebe sorumlusuyum. 15 senedir Aydınlı Grup’da muhasebe biriminde görev yapıyorum. Şirketin şu anda yaklaşık 45 milyon TL civarında bir borcu var. Kayyum öncesi şirketin gecikmiş bir vergi borcu yoktu.” (Kayyum Yönetimine geçtikten sonraki finansal sorunlarına dair soruya verdiği cevap)

“17 MİLYON TL HARCANAN PROJEYİ İPTAL EDİP ZARAR OLUŞTURDULAR”

Yine şirkete ait devam eden projelere de tanık, “Projelerimiz İçerenköy A Plus Projesi iki bloklu artı Silivri Lojistik Projeleri, bu her iki proje, Silivri Lojistik Projesinin en son durduğunu duymuştum. Gerekçesi konusunda çok bir net bilgim yok. İnşaat şirketimizin yönetimine üç tane yönetim kurulu üyesi atandı. Kendileri bir çalışma yapıyorlardı. Lüzum üzerine bir durdurma yapıldığını biliyorum. İçerenköy projesini de bizim inşaat ekibimiz yönetiyor, onun da durduğu konusunda duyum aldım. İptal edilen proje için 17 milyon TL para harcandı.” yanıtını verdi.

“ÇALIŞAN SAYISI İKİ KATINA ÇIKARILDI”

TMSF tarafından ismi İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasına gönderilerek tanık olarak dinlenmesine karar verilen Aydınlı Grup’ta insan kaynaklarında çalışan kamu tanığı M. G. B, 17 Haziran 2019 tarihli oturumdaki beyanında, kayyum heyeti döneminde şirketteki çalışan sayısının neredeyse 2 katına çıktığını belirtti. Kendisine yöneltilen soruya “Yanlış hatırlamıyorsam kayyum öncesi çalışan sayısı 3800’dü. Şimdi 4250-5250 olması lazım.” şeklinde ifade verdi.

“MAAŞLAR KREDİYLE ÖDENMEYE BAŞLANDI”

Kamu Tanığı T. B. ise kendisine yöneltilen soru üzerine şirkete kayyum ataması sonrasında çalışanların ücretlerinin kredi ile ödenmeye başlandığını belirtti.

“BORÇLARINI ÖDEYEMEYEN ŞİRKET KÜÇÜLMEYE GİDECEĞİNE 46 YENİ MAĞAZA AÇILMIŞTIR”

Bu ifadeler sonrası ise Kavurmacı’nın avukatları AYM’ye şirketin zarara uğratıldığını öne sürerek başvuruda bulundu. Başvuruda, “Zarara uğrayan ve kamu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelen bir şirketin ayakta kalması için alınması gereken en önemli tedbir ‘küçülmeye gitme’ ve ‘yeni işe alım yapmama’ iken kamu tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı üzere bunun tam aksi yönünde tasarruflarda bulunularak şirket zarara uğratılmıştır. Küçülmeye gidileceğine 46 yeni mağaza açıldığı ve bin 500 kişinin daha istihdam edildiği ve şirket çalışanlarının maaşlarının yine şirket tarihinde ilk kez kredi çekilmek suretiyle ödendiği tespit edilmiştir. Bireysel başvuru dilekçemizde de ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, söz konusu uygulamalardan kaynaklı ciddi ölçüde maddi ve manevi zarar meydana gelmesi ve kamu tanıklarının beyanlarından da anlaşılacağı üzere her geçen gün bu zararın katlanarak artması nedeniyle başvurumuzun ‘öncelikle’ incelenmesini talep ediyoruz” denildi.

AKİT O YAZARI GÖNDERDİ

15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle, birçok şirkete TMSF tarafından el koyuldu.

Bank Asya, Boydak gibi simge kuruluşların başına ise 2016 yılında TMSF Daire Başkanı olan Abdullah Güzelgüder atandı.

Abdullah Güzelgüder daha sonra AKP Konya Milletvekili Aday Adayı oldu ama milletvekili yapılmadı. Zaman geçti, AKP içindeki kavga başladıktan sonra TMSF’deki görevinden alındı.

Güzelgüder, hükümete yakın Akit TV’de programlara konuk oluyor, kanalın internet sitesinde ekonomiyle ilgili yazılar kaleme alıyordu.

AKİT’İN YAYIMLAMADIĞI YAZI

Güzelgüder’in Akit TV’deki macerası da TMSF Başkanı Muhittin Gülal’ın, TMSF’ye devredilen şirketlerin büyüdüğüne ilişkin değerlendirmesini yalanlamasının ardından sona erdi.

Güzelgüder, yayımlanmayan yazısında ekonomideki verileri paylaştı ve TMSF’nin kontrol ettiği şirketlerdeki durumun iddia edildiği gibi olmadığını kaydetti.

Abdullah Güzelgüder’in yayımlanmayan yazısı şöyle:

“FETÖ Şirketleri TMSF Tarafından Başarılı Yönetiliyor mu?

TMSF Başkanı Muhittin GÜLAL Sabah Gazetesi Muhabiri Dilek Güngör’le yaptığı söyleşide kuruma devredilen FETÖ şirketlerinin başarıyla yönetildiğini ifade etmiş ve bunu teyit edici rakamlar paylaşmıştır.

Biz de mülakat içeriklerine bakarak, gerçekten bu şirketlerin başarıyla yönetilip yönetilmediğini analiz edelim istedik.

FETÖ şirketleri 2016 Eylül ayından başlayarak TMSF’ye devredilmiş bulunuyor. 2019 Eylül ayına girdiğimizde 3 yıllık bir süreçte Boydak Holding, Koza İşletmeleri, Kaynak Holding, Aydınlı Giyim, Uğur Soğutma ve Naksan gurubu başta olmak üzere 882 şirketin yönetimi TMSF tarafından gerçekleştirildi.

TMSF Başkanı Sayın Gülal’ın verdiği bilgilere göre şirketlerin devir tarihinden bugüne

Özkaynak Büyümesine göre;

Aydınlı %100

Boydak %40

Koza %47

Uğur %35

Aktif Büyümesine Göre

Aydınlı % 90

Boydak %52

Koza % 54

Uğur % 27

Ciro Büyümesine Göre

Boydak %97

Aydınlı %68

Koza %36

Uğur % 31

2016 Eylül’den bu yana Tüketici Fiyat Artışına bakacak olursak şirketlerin reel büyüyüp büyüyemedikleri konusunda bir yargıya varabiliriz.

Eylül2016-Eylül 2017 % 11.20

Eylül 2017-Eylül 2018 % 24,52

Eylül 2018-Haz. 2019 %15.72

Yılın aynı aylarına bakarak kümülatif enflasyona baktığımızda %51.44 oranında bir nominal fiyat artışından söz edebiliriz.

“FETÖ ŞİRKETLERİNİN ANA GÖVDESİNİ TEMSİL EDEN GRUPLARDA BİR BAŞARI HİKAYESİ GÖREMİYORUZ”

Üretici Fiyatlarına baktığımızda kümülatif oranlar fiyatlardaki aşınma yüzde 60’ları bulmaktadır.

Bu şekilde analize tabi tuttuğunuzda Aydınlı gurubundaki tamamlanan inşaat projesinin bilançoya dahil edilmesiyle sağlanan herhangi bir performans değerlendirmesine tabi tutamayacağımız özkaynak ve aktif büyümesini dışarıda tutacak olursak. TMSF’ye devrolan FETÖ şirketlerinin ana gövdesini temsil eden gruplarda bir başarı hikayesi göremiyoruz.

Sadece BOYDAK gurubunda devralındığı tarihten bu yana uygulanan KDV indirimi nedeniyle sektör cirolarının olağanüstü yükseldiği konjonktürde bir büyümeden söz edebiliriz, Ancak bahse konu röportajda gurupların kârlılıklarına ilişkin bir değerlendirilmede bulunulmadığından, şirketlerin kâr performanslarını yorumlayamıyoruz.

Ancak, özkaynaklarındaki büyümeye bakarak bir tahminde bulunabiliriz. Buraya baktığımızda da yine Aydınlı gurubunun özel durumu hariç, diğer guruplardaki Özkaynak artışları hem TÜFE, hem de ÜFE’nin altında kalmıştır.

Ayrıca, geçmişte BOYDAK grubuna atanan CEO’nun yolsuzluk yaptığına dair basındaki açıklamaların grubun kârlılığına ne kadar bir etki yaptığı da merak konusu olmaya devam etmektedir.

“DEVLET KENDİ YÖNETİMİ NEDENİYLE AÇILACAK DAVALARA KARŞI DA BİR TEDBİR ALMIŞ OLUR”

Ayrıca yine Başkan’ın açıklamalarından batık banka patronlarından Zeytinoğlu ve Cavit Çağlar dosyalarının kapandığı ifade edilmektedir, Ancak bu dosyaların nakit tahsilatla mı, mal-borç takasıyla mı kapatıldığına dair bir açıklama yapılmamıştır. Borçlu’nun basına yansıyan beyanatlarına bakacak olursak, bir önceki TMSF yönetimi ile borcun tasfiyesi konusunda anlaşamadığını, yeni yönetime borcun tasfiyesi hususundaki tutumu nedeniyle teşekkür ettiğini okuduk. Devlette devamlılık esastır. Bir önceki TMSF yönetiminin bu husustaki tutumu ile yeni durum arasında ne gibi bir yaklaşım farklılığı oluştuğunu ve varılan mutabakatın detaylarını, sayın başkan kamuoyu ile paylaşırsa çok isabetli olur.

Bu arada FETÖ şirketlerini alacaklılarından koruma gayesiyle çıkarılan KHK nedeniyle, bu şirketlerden alacaklarını tahsil edemediği için zora düşen şirketlerin durumu gündeme gelememiştir. Normal bir ticari ilişki formunda olup da bu koruma kalkanı dolayısıyla alacağını tahsil edemeyen ve zarara uğrayan çok sayıda şirket söz konusudur. Bu şirketlerin durumlarına da bir açıklık getirilmesinde fayda görüyorum.

Bu şirketlerin uzun süre kamunun elinde yönetilmesinin mahzurlu olduğunu ve iyi konjonktürde şeffaf bir ihale süreciyle elden çıkarılıp, tüccarlarla yönetilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta ihale bedeli yargının kararına göre ya hazineye, ya da şirketin sahibine gidecektir. Böylelikle devlet kendi yönetimi nedeniyle açılacak davalara karşı da bir tedbir almış olur.

Selam ve Dua ile”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER