Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile çalışma ziyareti kapsamında gittiği Katar’da, Katar Haber Ajansına, iki ülke arasındaki ilişkiler ve ziyaretin gündemine yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta Katar’a yapması beklenen resmi ziyaret öncesindeki hazırlıklar kapsamında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Katar’a çalışma ziyaretinde bulunduklarını belirten Yılmaz, görüşmelerde iki ülke arasındaki ortak menfaatlerin ve bölgeye fayda sağlayacak adımların ele alındığını söyledi.
İkili ve heyetler arası görüşmelerle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret gündemini somutlaştırmayı hedeflediklerini aktaran Yılmaz, “Liderler düzeyinde güçlü siyasi iradeyi somut çıktılara dönüştürmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Yılmaz, gücünü tarihi bağlardan ve dayanışma ruhundan alan Türkiye-Katar ilişkilerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin ortaya koyduğu güçlü siyasi iradeyle stratejik ortaklık seviyesine ulaştığını vurguladı.
Bu stratejik ortaklığın gelişmesinin en önemli mekanizmalarının başında Yüksek Stratejik Komite’nin geldiğini belirten Yılmaz, sekizincisi 14 Ekim 2022’de İstanbul’da yapılan bu toplantının dokuzuncusunun bu sene Doha’da düzenlenmesi için çalışmaların devam ettiğini aktardı.
KATAR’A “STRATEJİK ORTAKLIK” MESAJI
Cevdet Yılmaz, ekonomi, ticaret, güvenlik alanlarındaki işbirliğine dikkati çekerek, 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Katar’ın yardıma ilk koşan ülkelerden biri olduğunu hatırlattı.
Ülkeler arasındaki stratejik ortaklığın ve işbirliğinin bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara hizmet edecek şekilde geliştirilmesi yönünde en üst düzeyde ortak bir irade bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
“İkili işbirliği alanları bağlamında, müteahhitlik firmalarımız Katar’ın imarına katkılarını sürdürüyorlar. Ülkelerimiz arasındaki karşılıklı güvenin yatırım alanında da kendini en güçlü şekilde gösteriyor olmasından mutluluk duyuyoruz. Ekonomik, mali ve ticari işbirliğimizin, stratejik ortaklığımızın ana sütunlarından biri olmayı sürdüreceğine inanıyorum. Gıda sektörü de ticaretimizin gelişmesi için potansiyel gördüğümüz sahalardan biri olarak öne çıkmaktadır. Savunma sanayii ve yüksek teknoloji alanlarında işbirlikleri de potansiyel arz eden alanlar arasındadır.”
“ARTIK UYGULAMA SAFHASI DAHA ÖNE ÇIKACAK DİYE DÜŞÜNÜYORUM”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesinde ve her alanda işbirliğinin geliştirilmesinde Yüksek Stratejik Komite’nin rolüne ilişkin soruya verdiği yanıtta, 2014’de tesis edilen Yüksek Stratejik Komite’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin eş başkanlıklarında 8 kez toplandığını, bu toplantılarda birçok işbirliği alanını kapsayan 95 anlaşma ve belgeye imza atıldığını anlattı.
Bu sayede ikili işbirliğinin her alanda çeşitlenip derinleştiğini dile getiren Yılmaz, söz konusu toplantılar kapsamında ayrıca bölgesel ve küresel meselelere ilişkin görüş alışverişinde bulunma ve bunlara karşı ortak bir yaklaşım sergileme imkanının yakalandığını söyledi.
Yılmaz, ilişkilerin ulaştığı bu stratejik ortaklık seviyesinde, artık her alanda iki ülkeyi çok daha ileri noktalara taşıyacak kritik adımların atılacağı bir konuma gelindiğini vurgulayarak “Söz konusu toplantının ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı sonuçlar getireceğine inancımız tamdır. Anlaşmalar belli bir düzeye geldi. Artık uygulama safhası daha öne çıkacak diye düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“DÜNYAYA TESİR EDECEK İŞBİRLİKLERİ POTANSİYELİ BULUNMAKTADIR”
Türkiye ve Katar’ın, dünyanın en başarılı ortaklıklarından biri haline geldiğine işaret eden Yılmaz, bu ortaklığın başarısını ve gücünü, iki ülke halkının birbirine duyduğu derin saygı ve dayanışma ruhundan aldığını kaydetti.
Cevdet Yılmaz, bu ortaklığın, en zorlu sınamalardan daha da kuvvetlenerek çıktığını, artık birbirini tamamlayan iki ülke olmanın daha ötesine geçen bir kader birlikteliğine dönüştüğünü ifade etti. Bu ortaklığın aynı zamanda bölgede istikrar, güvenlik ve işbirliğinin ana dayanaklarından biri haline geldiğini belirten Yılmaz, “Önümüzde yüksek teknoloji, savunma sanayi, sağlık, enerji gibi pek çok sahada dünyaya tesir edecek işbirlikleri potansiyeli bulunmaktadır. Ortak çıkarlarımız temelinde, el ele çok daha güzel noktalara doğru ilerleyeceğimize de inanıyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye ile Katar’ın ortak sınamalar karşısında güçlü dayanışmasını sürdürdüğünü dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
“Özellikle diyaloğa ve barış çağrılarına en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, biz de Türkiye olarak tüm taraflarla diplomasi ve diyaloğu önceleyen tutumumuzu devam ettirmekteyiz. İslam dünyasını yakından ilgilendiren Suriye, Filistin, Afganistan ve İslam düşmanlığı gibi konularda istişare ve işbirliğimize önem atfediyoruz. Bölgesel konularda Ankara-Doha diyaloğunun ve işbirliğinin tüm bölgemizin istikrar ve güvenliği bakımından büyük önem taşıdığına inanıyoruz.”
“TÜRKİYE ENFLASYONU DÜŞÜRMEKTE KARARLIDIR”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Yeni Türk hükümetinin önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisini ilerletmek ve ekonomiyi olumsuz etkileyen bazı konuları ele almak için planları nelerdir?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Yeni dönemde ekonomi programımızın üç temel bileşeni olacak. Birincisi, bütçe disiplininin yeniden tesis edilmesi. Türkiye’de tarihi olarak bütçe açıklarının milli gelire oranı makul şekilde seyretti. Bu sene deprem etkisiyle bu oran artacaktır ancak bu bir sefere mahsus bir şoktur. Deprem hariç bütçe açıklarının Avrupa Birliği standartları çerçevesinde şekillenmesi için gerekli tedbirler alınmıştır. Mali sürdürülebilirlik yolunda bu kararlılığımız devam edecek.
İkincisi, para politikasında fiyat istikrarının sağlanması ve enflasyonun kontrol altına alınması. Para politikasını, enflasyonu orta vadede kontrol altına almak için şekillendiriyoruz. Parasal sıkılaşmanın ilk adımlarını geçen ay attık. Para ve maliye politikalarına bütüncül bir bakış açısıyla Türkiye enflasyonu düşürmekte kararlıdır.
Üçüncüsü, Türkiye’nin kazanımlarını korumak, geliştirmek ve kalıcı hale getirmek için yapısal reformları da birer birer hayata geçiriyoruz. Eylül ayında açıklayacağımız Orta Vadeli Program kamuoyu için bir yol haritası ortaya koyacak kararlılığa sahip olacak.”
“ULUSLARARASI TOPLUMLA BİRLİKTE ÇALIŞMAYA BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ”
Türkiye’nin, Körfez bölgesinin istikrar ve güvenliğini kendi istikrar ve güvenliğinden ayrı görmediğini anlatan Yılmaz, Türkiye-Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) ilişkilerini canlandırmayı, bu kurumla güçlü ilişkiler tesis etmeyi arzuladıklarını dile getirdi.
Yılmaz, bu çerçevede, Dışişleri Bakanları düzeyindeki Türkiye-Körfez İşbirliği Konseyi Yüksek Düzeyli Stratejik Diyalog Mekanizması’na da önem verdiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanı’mız ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi arasında Doha’da, Zat-ı Alileri Emir Şeyh Temim’in ev sahipliğinde gerçekleşen görüşmede, ikili ilişkilerimizi tüm alanlarda geliştirme ve bölgesel meselelerde işbirliği konusunda anlayış birliğine varılmıştı. Bu anlayış doğrultusunda ülkemiz ile Mısır arasında karşılıklı Büyükelçi atamaları yakın zamanda gerçekleştirildi. İlişkilerimizi ilerletmenin yolları üzerine görüş alışverişimiz devam ediyor.”
Suriye meselesinin çözümünde güç birliğini sürdürmelerinin de önemine işaret eden Yılmaz, Türkiye’nin, Suriye bağlamında ilkeli tutumunu sürdürdüğünü belirtti. Cevdet Yılmaz, “Terörle mücadele, geri dönüşler, siyasi süreç ve insani yardımlar önceliklerimizi teşkil etmeye devam ediyor.” dedi.
Yılmaz, Irak bağlamında, bir taraftan PKK terör örgütüyle mücadele ederken, diğer taraftan Irak’ı güçlendirecek, geliştirecek projelere Türkiye’nin desteğinin devam ettiğini aktardı.
Filistin davasına, Kudüs’ün ve Harem-i Şerif’in kutsiyetinin muhafazasına ve Filistin halkına her platformda güçlü desteğin sürdürüldüğünü de anlatan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “İki devletli çözüm perspektifinin korunması için başta İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olmak üzere, uluslararası toplumla birlikte çalışmaya büyük önem veriyoruz.” dedi.
“AB’YE ÜYELİK STRATEJİK HEDEFİMİZDİR”
Yılmaz, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğine ulaşmak için iletişimin yoğunlaştırılmasının önemini vurguladı. Avrupa ile ilişkiler söz konusu olduğunda Türkiye’nin vizyonu nedir? AB üyeliği ile ilgili müzakerelerin yenilendiğini görecek miyiz?” şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
“Türkiye AB’ye aday bir ülke ve Birliğin önemli bir ortağıdır. AB’ye üyelik stratejik hedefimizdir. Bölgemizde ve uluslararası sistemde yaşanan değişim ve dönüşüm, ekonomiden enerjiye, güvenlik ve savunmadan düzensiz göçe, birçok sorunun çözümünde Türkiye-AB birlikteliğinin önemini ortaya koymuştur. Türkiye-AB ilişkilerini tüm boyutlarıyla canlandırmamızın tam zamanı olduğuna samimiyetle inanıyoruz. Güçlü bir üyelik perspektifinin korunması ve tüm aday ülkeler için adil ve sonuç odaklı katılım müzakerelerinin yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Önümüzdeki dönem, AB’nin ve üye ülke liderlerinin siyasi kararlılık göstermesi gereken bir dönem olacaktır. Türkiye, bir Avrupa ülkesi olarak, üzerine düşen sorumluluğun bilincindedir ve ortak geleceğimize katkıda bulunmak için yeni adımlar atmaya hazırdır. AB’den beklentimiz de ilişkilerimizin ortaklık ve üyelik süreci üzerinden ilerlemesi yönünde gerekli iradeyi sergilemesidir.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin kuruluşunun 100. Yılı olan 2023’ün aynı zamanda Katar’la diplomatik ilişkilerinin 50. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, “Biz önümüzdeki dönemi Türkiye Yüzyılı olarak tarif ediyoruz. Her alanda yeni hamleler yapacağımız bu dönemde kardeş Katar ile de yeni ufuklara hep birlikte yürüyeceğimize inanıyoruz.” değerlendirmesini yaptı. (AA)