DHMİ, Kanal İstanbul’un Yeni İstanbul Havalimanı’nı olumsuz etkileyeceğine dair görüşünü bir hafta sonra değiştirdi, ‘sehven verdik’ dedi.
Birgün'den Uğur Şahin'in haberine göre; DHMİ’nin yeni görüşünde ‘mega projenin’ hava trafik hizmetleri üzerinde herhangi bir olumsuz etki oluşturmayacağı öne sürüldü. DHMİ, ayrıca ‘acele’ ibaresiyle Ulaştırma Bakanlığı’na bir yazı daha gönderdi, yapılaşma şartlarına uyulmasını talep etti.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Kanal İstanbul projesinin İstanbul Havalimanı’nı olumsuz etkileyeceğine dair raporunu bir haftada değiştirdi. Kurum, sonrasında kaleme aldığı yazıda ‘mega projeyi’ uygun buldu. Ulaştırma Bakanlığı’na ‘acele’ ibaresiyle gönderdiği yazıda ise yapılaşma şartlarına uyulmasını istedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, DHMİ’den Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvuru dosyası hakkında görüşlerini istedi. Bunun üzerine DHMİ İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığı, 15 Mart 2018’de bakanlığına bir yazı gönderdi. DHMİ’nin ilgili daire başkanlığı, ‘mega projeye’ dair sunduğu görüşte, Kanal İstanbul proje alanının İstanbul Havalimanı’nın batıdaki pistinden geçtiğini belirtti.
‘YAPIMI UYGUN GÖRÜLMEMİŞTİR’
DHMİ’nin 3’üncü havalimanı açılmadan kaleme aldığı yazıda, “Kanal İstanbul ve İstanbul Yeni Havalimanı projeleri birbirine zarar verici değil, tamamlayıcı olmalıdır” denildi ve projenin yapımı uygun görülmedi: “Söz konusu proje sınırının İstanbul Yeni Havalimanı sınırının dışından geçecek şekilde düzenlemesi, projenin gerçekleştirilmesi esnasında patlatma, oyma vb. işlemlerin yapılıp yapılmayacağı, yapılması durumuna ne kadar mesafede etkili olacağına dair bilgilerin Genel Müdürlüğümüze bildirilmesi gerekmektedir. Bu proje ile İstanbul Yeni Havalimanı’nın uçuşa açılması imkânsız olacaktır. Sonuç olarak tüm pistler kullanıma açıldığında günde 3 bin 500 uçak trafiğinin olacağı öngörülen asrın projesine gölge düşürmemesi açısından projedeki koordinatlarda Kanal İstanbul projesi yapımı uygun görülmemektedir.”
‘SEHVEN YAZILDI’ İDDİASI
Ancak DHMİ, aradan geçen bir hafta sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ikinci bir yazı yazdı. İlk yazıda Kanal İstanbul projesinin yapımını ‘uygun’ bulmayan DHMİ, söz konusu görüşlerin ‘sehven’ yazıldığını öne sürdü. 22 Mart 2018 tarihli yazıda, ÇED sürecine dair çalışmaların devam ettiği, nihai görüşün detaylı değerlendirmeden sonra bildirileceği aktarıldı.
Ardından da geçen sene 27 Mart’ta yeni bir görüş sunuldu. Söz konusu görüşte, özetle şu ifadelere yer verildi:
OLUMSUZ ETKİSİ OLMAYACAK
Yapılan harita incelemeleri neticesinde Kanal İstanbul proje sahasının; Atatürk Havalimanı’nın (AHL) 2 km batısından başlayıp kuzeye doğru uzandığı ve İstanbul Yeni Havalimanı (İYH) batısından geçerek Karadeniz’e bağladığı belirlenmiştir. Kanal İstanbul projesi kapsamında imalatı planlanan tüm tesis ve yapılar ile bu tesis ve yapılara ait müştemilatın AHL ve İYH için yürürlükteki İCAO Annex 14 mania sınırlama kriterlerine göre hazırlanmış mania planlarını ihlal etmeleri halinde; AHL ve İYH için sağlanan/sağlanacak hava trafik hizmetleri üzerinde olumsuz bir etkinin oluşmayacağı tespit edilmiştir.
YAPILAŞMA İÇİN BİLGİ VERİN
Kanal İstanbul Projesi kazı sınırı göz önüne alınarak yapılan inceleme neticesinde; hâlihazırda söz konusu projenin, Genel Müdürlüğümüz sorumluluğunda bulunan elektronik sistemlerin sinyal performansı açısından sakınca oluşturulmayacağı değerlendirilmektedir. Ancak Kanal İstanbul projesinin İstanbul Yeni Havalimanı Mania Planı’nı kapsayan saha içerisinde kalan kısmında yapılması planlanacak tüm yapılaşmaların, proje bazında bilgilerinin Genel Müdürlüğümüze gönderilmesi ve görüşlerimizin alınması gerekmektedir.
YANILGIYA DÜŞÜRECEK SİSTEM KULLANMAYIN
Havaalanları Çevresinde Yapılaşma kriterlerine uyulması, kanal aydınlatmasında uçakları yanılgıya düşürecek herhangi bir sistemin kullanılmaması gerektiği Genel Müdürlüğümüz görüşleridir.
‘ACELE’ İBARELİ YAZI: YAPILAŞMAYA UYUN
DHMİ İşletme Dairesi Başkanlığı ise ‘acele’ ibaresiyle 25 Eylül 2018’de ‘mega projeye’ dair Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na yazı gönderdi.
Yazıda, şu ifadelere yer verildi:
“İlgi yazınız ile ÇED mühendislik çalışmaları Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Kanal İstanbul projesi kapsamında mevcutta bulunan ve deplasesi planlanan veya yeniden yapılması planlanan karayolu veya demiryolu projelerinin ortasından kanalın geçecek olması sebebiyle, bu kısımlara geçişi sağlamak için köprüler inşa edilmesi planlandığı, Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından Kanal İstanbul projesi sebebiyle yapılması planlanan köprülerin Atatürk Havalimanı ve İstanbul Yeni Havalimanı Mania Planlarında belirtilen kriterler çevresinde değerlendirilerek oluşturulacak Genel Müdürlük görüşümüz talep edilmektedir. Bahse konu yapılaşma planlarında Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü onaylı İstanbul Yeni Havalimanı Mania Planı ve İstanbul Atatürk Havalimanı Mania Planı kot sınırlarına, Havaalanları Çevresinde Yapılaşma Kriterleri Hakkındaki Genelge, ICAO Annex-14 Cilt 1 ve SHT-HES kriterlerine uyulması hususunda gereğini arz/rica ederiz.”
NE OLUMLU DİYEBİLİYOR NE DE OLUMSUZ
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, DHMİ’nin Kanal İstanbul’a ilişkin görüşlerini BirGün’e değerlendirdi:
“DHMİ ilk görüşünde bu projenin İstanbul Havalimanı’na vereceği zararı çok ayrıntılı olarak yazıyor. ‘Asrın projesi olarak görülmekte olan bu projenin yapılması halinde havalimanı kullanılamaz hale gelecek’ diyorlar. DHMİ, bu projenin uygun olmadığı şeklinde görüş beyan ediyor ama tam 7 gün sonra da bu kadar ayrıntılı ve teknik anlamda verilmiş görüşe rağmen ‘sehven verdik’ diyorlar. DHMİ gibi devasa bir işletme böyle bir görüşü sehven vermiş ise vay halimize. Gerçekten üzüntü ve kaygı verici durum. Raporun içeriği sehven olmadığını ortaya koyuyor. Bir hafta içerisinde kimler, hangi güçlerin etkisi altında böyle bir gerçekliği ortadan kaldırmak adına sehven verdik dedi?”
CHP’li Karaca, DHMİ’nin ‘acele’ ibaresiyle Ulaştırma Bakanlığı’na gönderdiği yazıya dair ise şu yorumu yaptı: “Aslında orada da ilk rapordaki gibi riskleri ortaya döküyorlar. Fakat ne olumlu, ne de olumsuz diyemem diyorlar. Bana göre olumsuz bir durum. Fakat ‘o kadar baskı altındayım ki, olumlu da diyemiyorum, olumsuz da diyemiyorum’ şeklinde görüş vermişler.”