Sağlık Bakanlığı'nın kamu spotunun RTÜK'ün onayından geçerek yayına verildiğini söyleyen Bildirici, "Şehir hastaneleri özel hukuk hükümlerine göre, kamu-özel işbirliği modeli ile yapılıp işletilen kuruluşlardır" hatırlatması yaparak, "Hastaneler kamu kuruluşu kabul edilemez.O nedenle bu kuruluşların reklamının zorunlu yayın olarak ücretsiz yaptırılması yasalara aykırı" dedi.
Bildirici, RTÜK'ün Bursa Şehir Hastanesi spot filminin zorunlu olarak yayınlanmasına oy çokluğuyla karar verdiğini ancak kendisinin iktidar faaliyeti tanıttığı için bu spota karşı çıktığını söyledi. Bildirici karar için yaptığı muhalefet şerhinde şunları kaydetti:
Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı Bursa Şehir Hastanesinin hasta kabulüne başladığını duyuran şehir hastaneleri konulu spot filmin, toplumu bilinçlendirici, uyarıcı ve eğitici içerik taşımadığı, aksine ticari iletişim unsurları içerdiği ve mevzuata aykırı olduğu kanısındayım.
Zorunlu yayınlar, 6112 Sayılı Kanunun 14. Maddesinin 5. Fıkrasıyla düzenlenmiş olsa da bu yayınlara uygulanacak ölçütler hususunda düzenleme bulunmuyor. Bu nedenle karşı görüşümü kaleme alırken, zorunlu yayın statüsünde olmayan spot filmlerle ilgili esasları düzenleyen 6112 sayılı Kanunun yanı sıra Kamu Spotları Yönergesinden yararlandım. Spot filmle ilgili karşı olduğum hususlar şunlar:
Spot film uyarıcı ve eğitici unsurlar içermiyor: 6112 Sayılı Kanunun 14. Maddesinin 5. Fıkrası, radyo ve televizyonların “ayda en az doksan dakika halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi ile teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin daha verimli kullanılabilmesi gibi konularda uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapmak zorunda” olduklarını öngörüyor.
Oysa söz konusu spot filmde örneğin, tütün kullanımının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri, sağlıklı beslenmenin hastalıklardan korunma açısından önemi, çevre kirliliği kanser ilişkisi gibi “halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi ile teşhis ve tedavi” konularında uyarıcı ve aydınlatıcı hiçbir bilgi yer almıyor. Filmde verilen mesajlar eğitici, aydınlatıcı olmayıp aksine, televizyon kanallarında paralı olarak yayınlanan özel sağlık kurumlarının reklamlarıyla da büyük benzerlik gösteriyor.
Şehir hastaneleri kamu kuruluşu kabul edilemez: Adına “şehir hastaneleri” denilen sağlık birimleri, kamu kuruluşları değildir; bu kuruluşlar 21 Şubat 2013 tarih ve 6428 sayılı yasanın 1. Maddesinde ifade edildiği gibi “ihale ile özel hukuk hükümlerine göre, kamu-özel iş birliği modeli” ile yapılıp işletilmektedir. Şehir hastanelerinin kuruluş yasasının adı da “Sağlık Bakanlığı’nca kamu özel iş birliği modeli tesis yaptırılması, yenilenmesi ve hizmet alınması” ifadesini içerir.
Yapılan sözleşmelerle, şehir hastanelerinin görüntüleme, laboratuvar gibi yan hizmetlerinin yürütülmesi, ticari alanlarının işletilmesi imtiyazı da özel girişimcilere veriliyor. Sağlık hizmetlerinin bütünleyici parçası olan sağlık yan hizmetleri özel kesimce yürütülüyor, yani satılıyor ve ticarî kazanç elde ediliyor.
Bu yönüyle ele alındığında; tanıtım filminin kanallarda yayınlanmasından, hastanenin yan hizmetlerini ve ticari alanlarını işleten özel girişimcinin menfaat sağlayacağı, ticarî kazanç elde edeceği açıktır. Üstelik tesis reklamı mahiyetindeki bu spot kanallarda ücretsiz yayınlanacağı için özel veya kamu tüzel kişiliği statüsündeki diğer sağlık kurumları açısından haksız rekabete yol açacaktır. Spot film bu nedenle RTÜK Kamu Spotları Yönergesinin, kamu spotlarında gizli ticari iletişim de dâhil her türlü ticari iletişime yer verilemeyeceğine ilişkin 4. Maddesinin 3. Fıkrasına aykırıdır.
Tüm Türkiye’ye yayın yapan kuruluşlara tavsiye edilemez: Sadece Bursa ve çevresinde yaşayan vatandaşların yararlanabileceği Bursa Şehir Hastanesiyle ilgili spot filmin Türkiye geneline yayın yapan tüm kanallarda, üstelik zorunlu yayın kapsamında yayınlanması da Yönergeye aykırıdır.
Çünkü Kamu Spotları Yönergesinin 7. Maddesinin 1. Fıkrasına göre; konusu yerel veya bölgesel nitelikte olan spotlara ancak ilgili yerel veya bölgesel ölçüde yayın hizmeti veren yayıncılar için tavsiyede bulunulabilir. Dolayısıyla tüm Türkiye’ye yönelik yayın yapan kuruluşlara zorunlu yayın spotu olarak gönderilmesi uygun değildir.
Kamu spotlarıyla iktidar faaliyetleri tanıtılamaz: Bu spot filmde Bursa Şehir Hastanesinin hasta kabulüne başlaması üzerinden bakanlığın ve iktidarın faaliyetleri tanıtılıyor ve film “İcraatın İçinden” programını andırıyor.
Oysa Kamu Spotları Yönergesinin 4. Maddesinin 1. Fıkrası’na göre, “Başvuru yapan kuruluşlar, hazırladıkları spotlarda belirtilen konu dışında sadece kendi faaliyetlerinin tanıtımını yapamaz.” Kamu spotları, ancak toplumu ilgilendiren ve yayınlanmasında kamu yararı bulunan olay ve gelişmelere ilişkin konularda hazırlanır. Söz konusu spot film Yönergenin bu hükmünü de ihlal ediyor.
RTÜK iktidarın incelemeden onaylayan makamı olamaz: Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğünün bu spot filmle ilgili yazısı RTÜK’e 22 Temmuz 2019’da gönderilmiş. 23 Temmuz 2019’da Üst Kurul’da görüşülmüş; 24 Temmuz’da ise -daha karar Üst Kurul üyelerinin imzasına bile açılmadan- ilgili kuruma onay yazısı gönderilmiş.
Kamu Spotlarının ilgili kurum tarafından Üst Kurul’a 15 gün önce gönderilmesi gerekirken bu kurala uyulmayıp iki gün içinde onaylanması ve yayınlanması RTÜK’ü incelemeden her geleni kabul eden bir “onay makamı”na dönüştürür; özerkliğine ve itibarına zarar verir. Nitekim daha önce de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından gönderilen 15 Temmuz Milli Birlik ve Dayanışma Günü ile ilgili bir kamu spotu Üst Kurul’a hiç getirilmeden doğrudan onaylanmıştı.
Diğer taraftan bu karar Üst Kurulda oy çokluğuyla alındı. Üyeler İlhan Taşçı, Ali Ürküt ve ben karşı oy kullandık. Karşı oy yazılarımız istenmeden alelacele kuruma onay yazısı yazılması yanlıştır; kabul edilemez.
Televizyon kanallarında zorunlu yayın obezitesi tırmanıyor: RTÜK mevzuatında kamu spotları ve zorunlu yayınlar birbirinden farklılık gösteriyor. Yayın kuruluşları kamu spotlarını değil ama zorunlu yayın spotlarını yayınlamak zorundalar. İlk yıllarda tütün ürünlerinin zararlarının önlenmesine yönelik bilinçlendirici yayınlarla (2011) sınırlı olan zorunlu yayınlar giderek artmış, ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesi (2012), afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi (2012), tüketicinin korunması (2014), askerlik kanunu (2017), orman alanlarının korunması (2018) konularını da kapsamıştır.
Son olarak 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı bir KHK ile zorunlu yayınların kapsamı alabildiğine genişletilmiş, TV kanalları özellikle seçim dönemlerinde neredeyse tüm bakanlıkların faaliyetlerine ilişkin zorunlu tanıtım filmleri yayınlar hale getirilmiştir. 2016-2018 yıllarında Üst Kurul gündemine gelen zorunlu yayın sayısı 92’dir. Kamu spotları bunun dışındadır.
Nitekim bu durumun farkına varıldığı için olsa gerek, Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinde değişiklik yapılarak “zorunlu yayın” yerine “öncelikli yayın” kavramının kullanılması, ayrıca zorunlu yayınlar ve kamu spotları yayınlanırken ekranda yeni tasarlanmış iki logonun yer alması talep ediliyor.
Özel radyo ve televizyonlara TRT muamelesi yapılması kabul edilemez. Özel radyo ve televizyonlara bu yöntemlerle iktidar faaliyetlerinin tanıtımı zorunluluğu getirilmesi medya özgürlüğüne olduğu kadar teşebbüs ve işletme özgürlüğüne de aykırıdır.
Yukarıda saydığım nedenlerle Sağlık Bakanlığı şehir hastaneleri spot filminin zorunlu yayın olarak televizyonlarda yayınlanması kararına karşıyım.