İzmir'deki sivil toplum örgütleri, sendikalar, siyasi partiler, oda ve derneklerin oluşturduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklama yaptı. Bartın'ın Amasra ilçesinde 41 işçinin hayatını kaybettiği maden faciası nedeniyle hükümete tepsi gösteren kalabalık "Kaza değil katliam", Kar uğruna işçileri katledenler hesap verecek" yazılı dövizler açıp, "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek", "Bartın'ın hesabı sorulacak" sloganları atarak, facianın sorumlularının cezalandırılmasını istedi.
'GRİZU PATLAMASI GERÇEĞİ KABUL EDİLMİŞTİR'
Emek ve Demokrasi Güçleri adına hazırlanan açıklamayı; TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Aykut Akdemir okudu. ANKA Haber Ajansı'ndan Kerim Uğur'un aktardığına göre; açıklama şöyle:
2019 yılı Sayıştay raporuna göre; Ocak'ta -236/-300 kotları arasında biri yarı mekanize diğeri manuel olmak üzere iki adet üretim panosu bulunmaktadır. Bunlara ilaveten -250/-350 kotları arasında da pano hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir. Söz konusu patlamanın gerçek nedeni yapılacak incelemeler sonucunda ortaya çıkacaktır. Her olayda ortaya atılan trafo bahanesi başlangıçta burada da kullanılmaya çalışılmış, inandırıcı olmayacağı anlaşıldığında grizu patlaması olduğu gerçeği kabul edilmiştir. Ölümlerin nedeni, grizu patlaması sonucu oluşan yüksek sıcaklık ve şok dalgası nedeniyle yanma ve ortama yayılan karbonmonoksit gazından zehirlenmedir. TTK Tahlisiye ekipleri kurtarma çalışmalarını büyük bir özveriyle yürütürken, yer üstündeki kriz yönetimi organizasyonunda önemli aksaklıklara, madencilerin ailelerine bilgi verilmesinde eksikliklere, can kaybı sayısındaki belirsizliklere sebep olmuştur.
'FITRAT OLARAK TANIMLAMAK KAR HIRSINA KILIF BULMAKTIR'
Bakan Dönmez’ in açıklamalarında -350 kotunda 5 işçinin mahsur kaldığı bildirilmiştir. Hazırlık kotunda yeterli güvenlik önlemi alınmadan 5 işçinin ne amaçla bulundurulduğu izaha muhtaçtır. Gaz izleme sistemi verilerine ulaşılamamıştır. Metan sensorünün kritik seviyede uyarı verip vermediği, verdiyse ne çeşit önlemler alındığı, uyarı vermediyse nedenlerinin incelenmesi gerekmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; yukarıda sıralanan sayısız soruna neden olmuş ve ne yazık ki bu facia meydana gelmiştir. Madencilik bilim ve teknolojisi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir. Bilim ve tekniğin gereklerini uygulamak yerine, yaşanan kayıpları kader ve fıtrat olarak tanımlamak üretim ve kar hırsına kılıf bulmaktır.
'SORUMLULAR CEZALANDIRILANA KADAR VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşlarımız üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler. Maden işletmelerinde denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır. Yaşanan bu kazanın hukuki ve cezai sorumlulukları geçmişte olduğu gibi birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir. Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Buradan hükümete sesleniyoruz. Sayıştay raporunu, bakan ziyaretlerini açıklayamadığınız gibi manipülasyoncu kriz masanızla bilgilere ulaşımı engellediniz, biliyoruz ki bundan sonra da doğru bilgilere erişimi engelleyeceksiniz. Boşuna taziye mesajları, ziyaretlerle uğraşmayın. Çünkü biz biliyoruz o madeni mezarlığa çeviren sizsiniz. Sizde bilin; kar hırsınız, denetimsizliğiniz, vurdumduymazlığınız sebebiyle hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızın kanı ellerinize bulaştı. Ve biz hayatını kaybeden, gençliklerini ve geleceklerini çaldığınız yurttaşlarımızın acısını yüreğimizde hissederek peşinizdeyiz. Tüm sorumlular cezalandırılana kadar da vazgeçmeyeceğiz.