Sözcü'den Latif Sansür'ün haberine göre, 6 Şubat depremlerinde özellikle kamu hastanelerinin neredeyse tamamı yıkıldığı için yaralılara hizmet verilememesinin, ölüm sayılarını artırdığının ortaya çıkması, gözleri İstanbul başta olmak üzere deprem riski bulunan il ve bölgelere çevirdi.
Deprem uzmanlarının sürekli uyarılarda bulunduğu İzmir'de, aralarında üniversite hastanelerinin de olduğu 30 kamu hastanesinin bulunduğunu söyleyen İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Bir çoğu 50 yılını tamamlamış durumda.
Behçet Uz Çocuk Hastanesinin yapım yılı 1938. Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi 1946, Bayındır Devlet Hastanesi 1950, Ege Üniversitesi Hastanesi 1971'de yapılmış. İzmir'deki tüm hastanelerin depreme dayanıklılıkları açısından ivedilikle Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası gibi uzman kuruluşlarla yeni bir değerlendirmeye alınması gerekir” dedi.
“SAĞLIK MERKEZLERİNİN ÖNEMİ 6 ŞUBAT DEPREMİNDE GÖRÜLDÜ”
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan, sağlık merkezlerinin doğal bir afetteki öneminin 6 Şubat depremlerinde bir kez daha görüldüğünün de altını çizen Kaynak, “Bir depremde ilk 24- 48 saat için sağlık tesisleri çok önem taşıyor, çünkü yaralı olarak kurtarılan depremzedelerin hayatta kalması sağlık tesislerinin ayakta olması ve işlemesi ile ilintilidir. Türkiye deprem ülkesi olduğu için başta sağlık kuruluşlarının yenilenmesi, mutlaka çok ciddi bütçeler ayrılması şarttır” ifadelerini kullandı.
“BAKANLIK TERCİHİNİ ŞEHİR HASTANELERİNDEN YANA KULLANIYOR”
Sağlık Bakanlığı'nın genel bütçeden aldığı payın yüzde 4.5-5 dolayında olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Süleyman Kaynak, “Türkiye'de son 20 yılda uygulanan sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde şehir hastaneleri projelendirildi; 14'ü açıldı, 4 tanesinin yapımı sürüyor. Bakanlığın zaten yetersiz olan sağlık bütçesinin büyük bölümü de şehir hastanesi yapımı ve işletmesi üzerinden aslında inşaat sektörüne aktarılıyor.
Yapılan sözleşmeler çerçevesinde, sadece bugün için değil, önümüzdeki 20-25 yıllık dönemde de bütçenin büyük bölümü bu hastanelere aktarılacak. Bakanlığın yaptığı tercih ile 14 şehir hastanesine çok ciddi finans aktarılırken, öteden beri çalıştırdığı ülke genelindeki bini aşkın sağlık kurumunda donanım, tamirat, güçlendirme yapabilecek bütçeleri bile ayıramıyor. Bu nedenle Hatay'da, Maraş’ta, Adıyaman'da hastaneler ayakta kalmadı” dedi.
“REFERANS HASTANELER BOŞALTILDI”
Adana ve çevresinin en önemli referans ve bölgenin en iyi üniversite hastanesi olan Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi; İstanbul'da tüm Türkiye için referans hastane olarak gösterilen Çapa Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanelerinin depreme dayanıklı olmadığı için boşaltılmasını değerlendiren İzmir Tabip Odası Başkanı Kaynak, “Bu hastanelerin depreme dayanıksız olduğu yıllardır biliniyordu. Bakanlık bu referans hastanelerini güçlendirme, dönüştürme veya yenileme yerine, çok kötü bir tercih ile bütçesinin büyük bölümünü şehir hastanelerine aktardı.
Üniversite hastanesi demek sadece bina demek değil. Binlerce çok iyi yetişmiş öğretim üyesi, binlerce çok iyi yetişmekte olan genç öğretim üyeleri, asistan, binlerce sağlık personeli hemşire ve teknik elemanın yetiştirildiği kurumlar demektir. Bunların ötesinde de her gün binlerce hastaya verilen çok üst düzeyde sağlık hizmetidir. Bunların ihmal edilip, bütçenin şehir hastanelerine aktarılması, bugünkü kamu yönetiminin, devleti yönetenlerin yapmış olduğu çok ağır ve hatalı bir tercihtir” şeklinde konuştu.